Lafı dolaştırmayı sevmem ama mesele CHP olunca sosyolojiden girip, siyaset biliminden çıkmadan bir türlü olmuyor!
Bünyesinde o kadar iç içe geçmiş disiplinleri barındırıyor ki CHP, bazen partiye yıllarca genel başkanlık yapanlar bile ancak görevini bıraktıktan sonra anlayabiliyor partilerini.
CHP içindeki bitmeyen fırtınayı "ama bizim partimiz demokrat ve çok sesli!" diye izah etmek, marifet buluttayken, hepimizin yağmura şiirler yazması gibi realiten kopuk bir manipülasyon...
Her fırtınayı, "belki de CHP'nin güvertesi temizleniyor" diye sükûnetle karşılayan CHP seçmeni, fırtınaların giderek teknenin dümenini de kırdığını fark etse de, devrimci tarihine rağmen sisteme uyum sağlayan yeni genlerine yenik düştü.
CHP 50 yılı aşkın süredir kendisinin bestelediği, bazen kısık, bazen dev hoparlörlerden gürültüyle çalınan bir repliği ezberlemek zorunda kaldı:
"Acı veriyorsa bir geçmiş, geçmemiş demektir!"
Tam bu noktadaki paradoksu, mazisiyle yüzleşse köklerinden kopmak, köklerine sarılsa, bağnaz bir tutuculukla eleştirilmek oldu.
Orhan Kemal, "Güçlü bir hafıza, ağır bir cezadır. Ve işin kötüsü; iyi anları nadiren, kötü anları sıklıkla hatırlatır.” der.
Kemal'e katılsam da gerçek final yanıtın Oğuz Atay'dan geldiğini düşünüyorum.
“Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni…”
Soruyorum; Atatürk ve bir kaç çalışma arkadaşı dışında tarihin odasına hangi seyirlik resimleri asabildi CHP yönetimleri?
Sadece CHP lideri değil, ona muhalefet eden muhalefet refleksinin de içinde bulunduğu aklın, yüzyıllık çınarın yapraklarını hızar gibi biçtiğini sahiden hiç kimse görmüyor mu?
KILIÇDAROĞLU'NUN KURMAYINDAN İMAMOĞLU'NA "ADAY YAPMAYACAĞINI İMA ETTİ!"
Neyse...
CHP'ye yönelik bu tez ve antitezleri senteze taşıma teşebbüsünü şimdilik bir kenara bırakıp, sizleri güncel ama deşifre edilmeyen bir gelişmelere götürmek istiyorum.
Takip edenleriniz olmuştur.
İmamoğlu, “İktidar İçin Değişim” sitesinin verilerini açıkladı:
“Toplum, CHP’de lider ve yönetimin değişmesini istiyor”
İmamoğlu, kamuoyuna 'iktidar için değişim' sitesinin sonuç çerçevesini bu şekilde açıklasa da, asıl verileri gizledi!
Bu siteye, İmamoğlu ve kurmaylarına gelen milyonu aşan yorum- öneri ve etkileşimlerden çıkan ezici çoğunluk İmamoğlu'nun yeni bir parti kurmasını istiyordu.
İmamoğlu'nun yeni parti kurmasını öneren veriler sadece bunlarla sınırlı değil.
İmamoğlu'nun yaptırdığı 3 ayrı ankette de aynı veriler çıktı.
Çekirdek ekibiyle toplanan İmamoğlu'nun bir dizi kararlar aldığını öğrendim.
1) İmamoğlu, olağanüstü bir gelişme olmazsa kurultayda genel başkanlığa aday olacak.
2) Kurultayı kaybederse İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığını devam ettirmeye çalışacak.
Çalışacak diyorum çünkü kendisine yakın halen Kılıçdaroğlu'nun kurmayı olarak görünen tanınmış bir CHP'li yöneticinin "Kemal Bey sizi aday yapmayacağını ima etti" sözüne inanmış görünüyor.
3) Ve tüm seçenekler tükenirse, İmamoğlu tereddüt bir şekilde parti kurmaya karar verdi.
Yakın bir kurmayını da parti için şimdiden tedbiren seferber etti.
CHP teşkilatından katılacaklar, diğer partilerden gelecekler, sanat ve medya dünyası dahil geniş bir rapor hazırlandı.
Bir de kalkıp, "CHP seçmeninin gözleri neden hep ıslak? " diye sormuyorlar mı?
Hayalleri hep suya düştüğü için olabilir mi acaba?
İNAT MI VAR?
Atanmayan öğretmenlerimize karşı tuhaf bir İNAT seziyorum.
Şimdilik bu inadın Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gelmediğini söylemekle yetineceğim!
55 bin, aileleriyle birlikte 400 bini aşkın ağır yaralı bu toprakların çocuklarını kimsesiz, yalnız ve sahipsiz bırakmaya hiç kimsenin hakkı da, haddi de yok!
Niye okulunuzu bitirin dediniz?
Niye bir önceki Bakan "Atayacağız" dedi?
İptal et, 2 kez sınava sok!
Deprem geçirsin, üzerinden sel geçsin, pandemi geçsin ama umurunda olmasın öyle mi?
Sendika ağalarının, nüfuz sahibi siyasetçilerin çocukları olsaydı bu öğretmenler yer gök inlerdi değil mi?
Gazeteci arkadaşlara söyleyecek tek kelimem yok, tarih söyler onlara!
Eski Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'e de bir çift sözüm var.
Sayın Özer;
Sözlerine çok güvendiğim, sizin de sevdiğiniz bir devlet adamı zatınız için "Çok değerli bir insandır" dedi bana.
Bari onu utandırmayın!
Öldünüz mü?
Maçlar dahil her konuda twit atıyorsunuz?
Futbol topu kadar değeri yok mu bu öğretmenlerin sizin gözünüzde?
BBP Lideri Mustafa Destici'ye teşekkür ederim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a süreci şimdiye kadar tek taşıyan siyasi lider olduğu gibi "sonuna kadar takip edeceğim" dedi.
Canlı yayın ve sonrasında Süleyman Soylu beyden, Fuat Oktay Beye…
Bekir Bozdağ Beyden, Prof.Dr. Mevlüt Karakaya Beye kadar sayısını hatırlayamayacağım kadar siyasetçi, bürokrat ve danışmana bu acıyı anlattım, ilgi ve desteklerini istirham ettim.
İletişim Başkanı Prof.Dr Fahrettin Altun Beye de ilgi ve desteğini istirham ettim.
En son Yeniden Refah Lideri Fatih Erbakan Beye ilettim.
Erbakan'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a iletecek. Bana samimi geldi.