Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerini kaybeden CHP'de artık kılıçlar çekildi.
Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel'in aday olma niyetleri her geçen gün biraz daha ete kemiğe bürünüyor.
Son tartışma, CHP'nin en önemli isimlerinden Bülent Kuşoğlu'nun "Grup Başkanımız da ( Özgür Özel) o mevkide otururken ya da Ekrem Bey Büyükşehir Belediye Başkanı'yken, Genel Başkan'a karşı daha dikkatli olmalılar" sözleriyle alevlendi.
İlginç olan, Kuşoğlu'nun bu sözlerinin sadece parti kültürünü hatırlatıcı sözler olmasına rağmen, CHP adaylığına hazırlanan isimlerin, bu sözler üzerinden bir tartışma başlığı açmalarıydı.
Demek ki dışarıdan çok görülmese de, CHP içinde birikmiş ciddi bir hesaplaşma enerjisi var.
Yoksa, bu kadar naif sözlere, medya dahil çok yönlü ve sınırları zorlayan yanıtlar verilmezdi.
Hele hele İmamoğlu'nun danışmanı Murat Ongun'un, Kuşoğlu’nu, yani mensubu bulunduğu partinin genel başkan yardımcısına, sosyal medyadan yapılan ağır eleştiriler için beğeni butonuna basması CHP tabanında da hoş karşılanmadı.
Ongun'un, CHP'ye yakın gazeteci ve siteleri enforme ettiği bilgisi, CHP koridorlarına çok hızlı ulaştı.
CHP'de öne çıkan görüş, Ongun'un bu eylemlerinin kendi tasarrufu olmadığı yönündeydi.
Bu gelişmeler üzerine CHP Genel Merkezi, Kılıçdaroğlu'nun basın danışmanı Deniz Demir aracılığıyla, Murat Ongun'a "Siyasete bu kadar meraklıysa istifa edip siyasete girmelidir. CHP Genel Başkanımıza ve partimizin kurumsal kimliğine yapılan bu saygısızlığı kınıyorum." yanıtını verdi.
Ve tüm gelişmeleri, TV100'deki Memleket programında konuşmak için CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu'na sordum.
Telefonun zaman zaman zor çektiği, Bülent Beyin konuşmalarının zor anlaşıldığı bir ortamda şu sohbeti yaptık.
"CHP, OKYANUSLARI AŞAN BİR TRANSATLANTİKTİR"
+ Sayın Kuşoğlu, CHP'de yine neler oluyor? Gemiyi sakin bir limana yaklaştırmak mümkün olacak mı? Son günlerdeki gelişmeler, geminin alabora olma ihtimalini de bir obsiyon olarak önümüze koymuyor mu?
- Hiç bir şey olmaz. CHP, okyanusları aşan bir transatlantiktir. Her CHP'li gibi korumaya çalıştığımız Türkiye ve Türkiye Cumhuriyetinin 100 yıllık kurucu iradesi olan CHP'nin tüzel kişiliğidir.
+ Nasıl yani?
- CHP'nin tüzel kişiliğini sayın genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu bey temsil etmektedir. Türkiye'de sol ve sağı masada birleştirerek tarihe geçmiş bir emeğin sahibidir. CHP'nin genel başkan yardımcısı olarak altını çizmeye çalıştığım ana omurga budur. Çok geçmiş zamanlarda CHP'nin en azından algı olarak içine düştüğü hizipçi görüntüye tekrar dönmemesi açısından önerilerimin olmasından daha doğal ne olabilir ki Talat Bey?
+ Öneri mi, eleştiri mi? Çünkü, Ekrem Bey ve Özgür Özel Beye yönelik eleştirileriniz gündem oldu.
"ÖZEL'İN DE İMAMOĞLU'NUN DA ABİSİYİM, HER İKİSİ DE ÇOK DEĞERLİDİR"
- Her ikisi de CHP'nin çok degerli isimleridir. Ayrıca eleştiri değil, öneridir. Kaldı ki demokratik bir partiyiz, elestiri de olabilir ama tam ismi öneridir. Ben Sayın Ekrem İmamoğlu'nun da, Sayın Özgür Özel'in de abisiyim. Kişisel en ufak bir problemim olmadığını kendileri de çok iyi bilirler.
+ Sayın Kuşoğlu, son günlerde size yönelik CHP'ye yakın olduğu varsayılan medyanın ağır sayılabilecek saldırıları var. Hatta Sayın İmamoğlu'nun danışmanı, sizin eleştirildiğiniz haberleri sosyal medyada onayladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
+ Şu aşamada bu tartısmalara girmek istemem. Muhattap olduğum kişi ve konumlar bellidir. Siyaset yapmak isteyen için de, genel başkan olmak isteyenler içinde CHP'de yollar kapalı değildir. Durumdan vazife çıkaranlar olabileceği gibi, vazifelendirilmiş olanların da olması mümkün. Kişiler geçicidir, kurumlar kalıcıdır. Şimdiye kadar yaptığım konuşmalara dikkat ederseniz, CHP'nin tüzel kişiliği, CHP seçmenini rahatsız edecek, bilerek ya da bilmeyerek yapılan sözlere karşı bir nefsi müdafaa olarak konuştum hep.
"ASLINDA HEDEF BEN DEĞİLİM! YALIDA, KÖŞKTE OTURMUYORUM, EVİMİ SATTIM!"
+ Ama bu saldırılar sizi özne yapan hamleler değil miydi?
- Siyaset maalesef biraz da böyle. Hedef ben görünsem de, amaç başka. Saldırı kaynaklarının önemli bölümü yönlendirmeli. Eleştiriyi başımızın üstünde taşırız ama iftira unutulmaz haliyle. Ne kurumsal, ne şahsi olarak verilemiyecek bir hesabımız yok. Yalıda, köşkte, sarayda oturmuyorum. Mutevazi bir hayatım var. Evimi sattım, iyi arabamı satıp, daha ucuz bir araç almak zorunda kaldım. Şahsi olarak eski günlerimden daha az konforlu yaşıyorum. Bundan da şikayetçi değilim. Gerekirse kurultay da, kamu vicdanı da herkesten hesap sorar. Ayrıca, bu saldırıların çoğunun mal beyanları ve mevcut durumlarının hesabını veremeyecek medya kuruluşları ve kişilerden gelmesi de ilginç. Gerektiğinde bu unsurlara yanıtlaması kolay olmayan bir kaç soru ve olguları da sorar ve ortaya koyarız ama amacımız CHP'nin tüzel kişiliğini, CHP'ye gönül vermiş, hatta gönül vermiş gibi gözükse dahi, bizleri de eleştiren medyanın enerjisini düşürmek değil, kardeşliğimizi muhafaza etmek istiyoruz.
"CHP'YE GÖNÜL VERMİŞ HİÇ BİR ÇİÇEĞİ KOPARMAYIZ!"
İftira atanları, özeleştirilerini yapmadıkları sürece bu değerlendirmemin dışında tutuyorum. Hukumu korumayı bilirim ama CHP'nin siyaset yapma enerjisi düşmesin diye şimdilik içime atmayı tercih ediyorum. Türkiye'de hiç kimseye zerre kadar husumetim olmadığını beni biraz yakından tanıyanlar da, geçmişte ve bugün söylediğim sözlerimi ısrarla bağlamından koparanlar da, CHP camiası da iyi bilirler. Herkesin içi rahat olsun. CHP, hiç bir evladını, kendisini eleştirse de, CHP'ye gönül vermiş hiç bir gülü koparmadan, tüm seçimlerden alnının akıyla birlik ve beraberlik içinde çıkacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Yüzyıllık tarihimiz buna şahittir.