13 seneye sığdırdığı lokal başarılar olsa da CHP artık
Kemal Kılıçdaroğlu'nu taşıyamaz haldeydi.
Ve onu sahanın dışına attı.
İmamoğlu'nun desteği ile kazanan Özgür Özel'in CHP'ye kısa vadede katkı sağlayacağı anlaşılıyor.
Kısa vadedeki maksadım yerel seçimler.
Sandığa küsen CHP'liler ve iktidar yorgunları yerel seçimlerde sandığa gider. Ayrıca Aydın ve İzmir başta olmak üzere, İstanbul’da bazı kritik ilçe belediye başkan adaylarını değiştirme fikirleri olduğunu duyuyorum.
Buradaki hedef, CHP'nin oy oranlarını arttırarak, genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik iktidara basınç yapmak istiyorlar.
Ve belki CHP muhalefet unsurlarını yeniden toplamayı da başarabilir.
Neresinden bakarsanız bakın.
CHP'de bir hareketlenme olacaktır.
CHP için yakın ve orta vadedeki tehlike İmamoğlu-Özel ekibinin ayrışması olacaktır.
Ana muhalefet koltuğuna kim oturursa otursun, bir süre sonra 'patron benim' diyecektir.
Patron dışarıda olsa da!
Ekipleşme kaçınılmaz ama çatışma sadece ertelenebilir!
Kılıçdaroğlu'nun sayesinde 13 senedir konforlu alanda siyaset yapan iktidar bundan sonra kırmızı alarm seviyesinde olmasa da diken üstünde olacaktır.
Bu kısmi alarm durumu, siyasi refleksleri bazen gevşeyen iktidara da iyi gelebilir.
Çünkü güç bazen gerçek dostları görmeye perde olur. Ki bu iktidarda da olmuştur.
Mesela artık iktidar için İstanbul'u almak eskisinden daha zor olacak.
Çünkü değişimin mimarı İstanbul'da oturuyor!
Velhasıl, CHP'deki değişim sadece CHP'nin üzerindeki ölü toprağını almakla kalmadı, vidaları gevşeyen, iki ayağı da serin sularda olan iktidar için de, kendi içini onarma, kendi cevherlerini hırpalamama güdüsünü ayağa kaldırabilir.
İMAMOĞLU'NUN SON ANDA 4 BAŞKANI ARAMASI VE KILIÇDAROĞLU'NUN YANLIŞ TAKTİĞİ SEÇİMİN KADERİNİ BELİRLEDİ!
Kılıçdaroğlu'nun yanlış taktiğinden başlayayım isterseniz.
Daha doğrusu Kılıçdaroğlu adına düşünenlerin.
Bilirsiniz, seçimlerde iktidar partisi seçim sonuçlarını verirken, sürekli önde oldukları yerlerin verilerini öne çıkarma stratejisi izlerler.
Nihayetinde muhalefet ve iktidarın verileri aynı çıkar ama bu durum iktidara moral değeri olarak geri döner.
Kılıçdaroğlu ekibi kongre günü tam da bu taktiği uyguladı.
Aniden canlı yayında beliren Kılıçdaroğlu tezahüratları karşısında herkes Kılıçdaroğlu'nun kazandığını düşündü.
Amaç, Özgür Özel'i destekleyen delegenin "Bu iş bitti artık!" diyerek evine dönmesini sağlamaktı.
Oysa bu silah geri tepti.
Önce morali bozulan, sonra "Orada ne oluyor?" diye kulak kabartan delege sandıklara abandı.
Gazeteci-siyasetçi Dr. Ali Haydar Fırat'ın bu stratejiyi hissetmiş gibi TV’de ısrarla ters yöndeki konuşmalarının Özgür Özel'in delegesinin toparlanmasında etkili olduğunu söyleyebilirim.
Ve fakat işi bitiren yine İmamoğlu oldu.
Kılıçdaroğlu'nu destekleyen, birisi büyükşehir, ( Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı) 4 il başkanını yakın markaja alarak ikna eden İmamoğlu o illerin delegelerini Özel'e kazandırdı.
Son sözü hep alın yazısı söylüyor ama her kararımız eyleme geçtiğinde kader oluyor!
BAŞBAKAN DÜŞÜNCE!
Gazeteci kardeşim Tamer Korkmaz'dan dinledim.
Kılıçdaroğlu kongresi sonrasında tam yerine denk gelir diye düşündüm.
1991 yılındaki kongrede Mesut Yılmaz'a kaybederek Anavatan Partisi Genel Başkanlığı ve Başbakanlık koltuğundan ayrılmak zorunda kalan Yıldırım Akbulut bir gün Meclis kulisinde Tamer Korkmaz'la karşılaşır.
Korkmaz'ın koluna giren Akbulut, TBMM kulisinde oturan partili milletvekili arkadaşlarını göstererek "Dün yanımdan ayrılmayan bu arkadaşlar koltuk gidince selam dahi vermez oldular. Siyaset bu işte!" diyerek dert yanar.
Bırakın ansiklopedileri, Google'a bile sığmayacak bir siyaset özeti adeta...
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!