Hatırlarsınız; kısa bir süre önce İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir araya geldiler.
Kılıçdaroğlu'nun evinde gerçekleşen görüşme 2 saate yakın sürdü.
Kamuoyuna akseden bilgi "Tüzük kurultayı konusunda bilgi alış verişi yaptıkları" yönünde oldu.
Fakat...
Her ne kadar kulis olarak kayıtlara geçirsem de, aldığım bilgilere göre İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu imalı da olsa büyük mevzulara girmişler.
Tahmin edeceğiniz gibi çoğunlukla İmamoğlu konuşmuş, Kılıçdaroğlu dinlemiş.
* * *
Her ikisi de çok açık konuşmadan, kendilerini bağlayacak kelimelerden sakınarak konuşmaya çalışmış.
İmamoğlu, "bilmeden yaptığım eksikliğim varsa telafi etmeye hazırım. Size saygım da sevgim de sonsuz." diyerek başlamış konuşmaya.
Kılıçdaroğlu tebessümle karşılamış bu sözleri. Yorum yapmamış.
Kılıçdaroğlu'nu tanıyanlar bilir.
40 gün aç kalsa, kimseden su istemez.
Her ikisi de CHP Lideri Özgür Özel'in siyaset yapma pratiğinden yeterince memnun olmadıklarını nazik, diplomatik bir dille birbirlerine aktarmışlar.
* * *
İlk yarım saatten sonra İmamoğlu, az önce yukarıda yazdığım "size eksikliğim varsa, telafi etmeye hazırım" sözlerini biraz daha açarak "bir gazeteci de siyaset yasağı aldığımı yazdı.
(O gazeteci bu satırların yazarı..)
Bizim bilgilerimiz de o yönde. Her ne kadar Yargıtay aşaması olsa da niyetleri belli. Özgür Bey bu yasakla ilgili nedense beni yeterince savunmadı. Bu durum beni de arkadaşlarımı da rahatsız etti. Özgür Beyin şimdiye kadar ki iktidarla yürüttüğü normalleşme politikasından da arkadaşlar çok memnun değiller. Bu noktadan bir çıkış yolu arıyoruz. Burada tıkandık." dedi.
* * *
İmamoğlu'nun bu sözlerle neyi kastettiğini daha iyi anlamak isteyen Kılıçdaroğlu "Nasıl aşılır?" diye sordu.
İmamoğlu ilk önce "sizin tecrübenizle." yanıtını verdi.
Bu noktada Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nun daha da netleşmesini sağlamak için "ben zaten gelen herkesle tecrübelerimi paylaşıyorum." deyince, İmamoğlu elini biraz daha açarak "Aktif ve yetkili olarak genel başkanım. En aktif nasıl oluyorsa o aktiflikte. Beraber yönetelim Türkiye'yi. Siz başımızda olursanız, benim adaylığımın önü de, Türkiye'nin önünü de kimse kesemez. Özgür Bey de bizim kardeşimiz. Onun da hakkını yedirmeden Türkiye'yi beraberce yönetelim."
Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerden sonra sessizleştiği bilgisini aldım.
* * *
Bir dip kulis notu eklemek isterim.
20/08/2024 tarihinde, yani İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu'nun görüşme yaptığı gün CHP Lideri Özgür Özel, Ankara'da Sosyal Demokrat Belediyecilik Eşgüdüm Konseyi Toplantısı yaptı.
Bu toplantıya İmamoğlu da katıldı.
İmamoğlu, "Bu toplantının yöntemi, içeriği böyle olmamalıydı!" diyerek Özgür Özel'e tepki gösterdi!
Kılıçdaroğlu- İmamoğlu görüşmesinden bir kaç gün sonra Özgür Özel "ben Cumhurbaşkanı adayı değilim!" dedi.
Muhtemelen görüşmeye dair bu yazdıklarımın bir bölümünü duymuş, ya da tahmin etmiş olacak ki, İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu arasındaki yakınlaşmaya karşı, İmamoğlu'na "ben tehlike değilim!" sinyalini vermek ihtiyacı duymuş.
* * *
Finale gelirsek...
Kelimeleri ve eylemleri kronolojik olarak dikkatle takip ederseniz, İmamoğlu'nun Kılıçdaroğlu'na tüzük kurultayı ya da daha sonrasında yeniden genel başkanlık yolunu açma imasında bulunduğunu anlayabiliriz.
En azından ben öyle anlıyorum.
Bu imanın realize olup- olmayacağını zaman gösterecek.
* * *
YOLCU SARHOŞ, HANCI SARHOŞ!
İktidar devasa bir yerel seçimi, büyük büyük illeri kaybetmesine, bir şekilde artan erken seçim olasılıklarına rağmen halen uyanıklıkla-uyur arasında bir yerlerde, uyur-gezer vaziyette geziniyor.
CHP'nin eski sonuç çıkmayan toplanıp toplanıp dağılmalarına benzer tuhaf bir ruh halindeler. Parti içinde bizzat sorunların kaynağı olanlardan sorunların çözümü bekleniliyor.
Hipnoz hali gibi.
SİZE REHAVETİN FOTOĞRAFINI GÖSTEREBİLİRİM!
Benim tüm yazacaklarımı özetleyecek bir fotoğraf var.
İktidarın Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekçi Hanımefendi, x'ten paylaşmış.
"Tarım ve Orman Bakanı'mız, hemşerimiz Sayın @ibrahimyumakli başkanlığında, Kastamonu Futbol Kamp Eğitim Merkezi ile ilgili brifing aldık...
İlimizi spor merkezi yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz..
Birlikte başaracağız..."
Şu fotoğrafa bakar mısınız?
Toplantıda koskoca bakan dahil toplam 8 kişi var!
Sağdan da, soldan da saysanız 8!
Bari bu fotoyu paylaşmayacak kadar siyaset üretin!
* * *
Mahallemizin bilge yaşlısı Pakize teyzenin deyimiyle "Bu iktidara büyü yapılmış" sanki.
Herkes birbirinin gözlerine bakıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın süreci kontrol altına alacak tecrübesi ve bir miktar azalsa da halen gücü varken, direksiyonu toparlayamaması ilginç.
Ekonomi yönetimi orta vade için bir miktar umut verse de, o alanın da kamuya açık tartışmanın odağında olması işlerini daha da zorlaştırıyor.
İktidar, sokaktaki vatandaşın iki uçlu parantezine hapislikten kurtulamıyor.
Vatandaş bugününü karanlık, yarınını meçhul görüyor.
Hatta bir çoğunun yarını düşünecek takati de yok. Çünkü...
24 saatin maddi- manevi yükü, yarını talep etmesini güçleştiriyor.
* * *
Bu iki parantezin eş zamanlı içi dolmadığı sürece İktidar için bir çıkış yolu pek görünmüyor.
Seçmen, uzun bir süre muhalefete "ölümün çaresini söylesen yüzüne bakmam' refleksi ile anlatılanları dinlemedi bile.
Benzer süreci şimdi iktidar yaşıyor.
Kalbi kırık bir seçmen bıraktı geride iktidar. Ekonomi düzelse bile önemli kısmı geriye dönmeyecek dozu yüksek bir kırgınlıktan söz ediyorum.
İktidar, büyük fedakârlık yapan seçmenine hak ettiği saygı ve özeni 10 yıldır bir türlü göster(e)miyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tam press sahaya inmeden, kurmaylarını sahaya çekmeden.
Eksiklik ve hatalarla yüzleşmeden.
Başta doğal gaz olmak üzere Türkiye'nin nimetlerini kalem kalem dar gelirlinin cebine nasıl gireceğini söylemeden, bırakın yeni seçmeni, kendi kırılmış kitlesini dahi ikna edemez.
Sanki yerel seçimleri CHP değil, kendileri kazanmış gibi rahatlar!
Erdoğan hariç!
* * *
Muhalefete gelirsek...
CHP yerel seçimlerde gösterdiği büyük başarıya rağmen hiç iktidara gelecek parti izlenimi vermiyor. Veremiyor.
3 salon ve kileri bulunan ev gibi CHP.
İmamoğlu, Özel ve Kılıçdaroğlu birer odada, kileri de Mansur Yavaş'a ayırmışlar. (*Oysa Anadolu ve anketler Mansur Yavaş'ın kilere sığmadığını bağırıyor! )
Bir gün bakıyorsunuz İmamoğlu, ertesi gün Özel, Kılıçdaroğlu'nun gönlünü almak için ziyarete gidiyorlar.
Muhalefetin koçbaşı bir parti, sürekli kendi iç işleri ile kamuoyunu meşgul eder mi?
Sanıyorlar ki, yerel seçimleri aldık.
Genel seçim de çantada keklik.
Seçmen, bir süre sonra "önce kendi aranızda anlaşın! Kendi arasında anlaşamayan bir parti ülkeyi nasıl yönetecek?" demez mi?
Bu ne dağınıklık?
Muhalefet, halktan aldığı muhalefet etme yetkisini kendisi için kullanıyor.
Muhalefet bu haliyle gevşek ve güvenilmez duruyor!
İktidar ve muhalefetin eş zamanlı problemli olmasının vatandaşın panik atağını çoğalttığını yazmaya gerek var mı?
REHA MUHTAR'IN İLK SÖZLERİ
Ünlü gazeteci Reha Muhtar geçirdiği talihsiz kazayı hemen hemen atlattı.
Bilinci yerinde. Sorulara yanıt veriyor.
Tansiyonu ve kalbi iyi.
Sanırım 1 haftaya taburcu edilir.
Muhtar, kendine ilk geldiğinde "beni soranlara selam olsun!" dedi.
Hastanede ölüm döşeğindeyken eski eşinin şifa dahi dilemeden ortalığı karıştırması, eşinin avukatının doğru olmayan beyanlarla ortalığı karıştırması doğrusu ibretlik gelişmelerdi.
Bu gelişmeler Reha Muhtar'a yeminli düşmanlarda bile Muhtar'a yönelik şefkat duygusu uyandırdı.
Uğur Dündar, Fatih Karaca ve Celal Kazdağlı'yı Reha Muhtar'ı yalnız bırakmadıkları için tebrik ederim.
* * *
VELHASIL; Zamanı gelmeden üzülme. Senaca
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!