Bazıları kendi gözlerindeki merteği görmez. Doğaları gereği ruhlarının yansıması olarak herkesi kendileri gibi görür ve yorum sandıkları sayıklamalarını derin analizlermiş gibi sunarlar.
Madem öyle, biz gösterelim.
MAŞALIK DOĞASI:
Maşayı tutmak için bir ele ihtiyaç vardır. Kendi rafine pozisyonunu sıkıntıya sokmayacak kadar şark kurnazı, gizlenmenin korkaklığından utanmayacak kadar ahlaki düşüklükte, gizlenmeye ihtiyacı olacak kadar hesapçı ve saldırganlıkla tatmin olacak kadar eksik bir ruh. Maşayı tutacak elin olmazsa olmazıdır.
E tabi o elin tutacağı maşa da kendisine uygun dökümde bir alete ihtiyaç duyacak. Alet ile işleten arasındaki derin uyum deyin siz buna.
Eh, her ne kadar hamur bu şekilde yoğrulsa da vicdanın kıyıda köşede kalan bölümü ışıklar kapanınca kendisiyle baş başa kalacak ve utancını hafifletmek için kendine yandaş arayacak, başkalarının da kendileri gibi olduğunu görmek, göstermek isteyecek. Ne kadar acıklı bir aranma.
Mesela şunun gibi;
Post Medya diye bir merdiven altı dedikodu sitesi, Turktime’ın Vakit Gazetesi’nin haberi ile ilgili analizinden sonra “her nedense” durumdan görev çıkartıp Turktime’a sataşma ihtiyacı hissetmiş. Neymiş; Uğur Dündar kendisi yanıt vermek yerine yandaş Turktime’ı maşa olarak kullanmış da analiz yazdırmış.
Ah…
Derdinizi anlıyoruz. Dediğimiz gibi, söz konusu ruh arındırma çabanızı da. Ama sahibi, yöneticileri belli, yayın çizgisi ortada, herkese ne mesafede durduğu malum olan Turktime ile eşleşme çabanız size kaç beden büyük gelir? Baktınız mı hiç?
Hayırdır?
Nedir bu panik Post Medya?
Canınızı acıtan ne?
Analizin konusu gazeteciliğin katledilmesi olduğu için mi üstünüze alındınız? Hani “Biz özgür gazetecilik yapacağız” ayağına yatıp künyedeki isimler sırra kadem bastıktan sonra, (Haklarını yemeyelim. Künye isim dolu. Ama künyede o kadar isim varken şu satırlar da onlara ait: …Sektörde baskılara maruz kalmamak, kendi kurumu hakkında da özgürce yazabilmek için dünyada uygulanan bir yöntem bu, yani isimleri gizlemek…) başlayan her günün sizin için yeni bir infaz günü olması mı o analizi getirip sizin içinize sızı olarak düşürdü?
Yoksa sizi tutan el saklandığı karanlıkta tamamen kör oldu da başkasına maşa derken nasıl maşa olduğunu göremeyecek kadar mı tedavi edilemez hal aldı?
Aslında bu paradoksun içinde ezilmeye mahkum bırakmak yeter sizi.
Ama madem derdiniz muhatap alınmak, madem iki tık daha gelsin de gerisi tufan derdindesiniz mutlu olun. Bakın isminiz Turktime’da geçti.
Ama madem size bu iyiliği yaptık bir fazlasından da bir şey çıkmaz.
“Post Medya’yı satan” İsmail Sağıroğlu… Haydi çıkıp açıklayın. Maşa mısınız tutan el mi?
Ticaret iyidir de, sattığınız şeye bağlı? Sahi, siz neyi sattınız?
sabriye 2 15 Mayıs 2009 Cuma 01:00
|
sabriye 1 15 Mayıs 2009 Cuma 00:55
|