Turktime

Yine Aynı Nakarat: Uğur Dündar’a Saldır, Şanın Yürüsün!

ABONE OL
Abone Ol
Yine Aynı Nakarat: Uğur Dündar’a Saldır, Şanın Yürüsün!
Haberler / Analiz
25 Aralık 2008 Perşembe 00:22
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Şu genellemeyi yapacak yeterli done var artık elimizde: Loser misiniz? Ne yapsanız sesiniz duyulmuyor mu? İrtifa mı kaybettiniz? Yoksa zaten kaybedecek bir irtifanız da mı yoktu? Daha Türkçe’si: “Benim adım da geçsin şu medya kazanında” diyenlerden misiniz? Uğur Dündar, bir numaralı hedef: Sallayın!

 

Onlarcasını gördük. Anlık. Sonra? Sonrasını biliyorsunuz. Onların hiçbiri yok. Birkaç tatminsizin alkışından sonra alkışlayanlarla birlikte unutuldu gittiler.

 

Uğur Dündar? Loserler hâlâ gündeme gelmek için Dündar’a saldırıyorlar ya, nerede olduğu açık.

 

Aslında anlaşılabilir bir psikoloji. Şu ya da bu nedenle unutulmuşsunuz, kendinizi çok yaman gazeteci, fikir adamı, şu, bu görseniz de ateşiniz cürümünüz kadar bile yer yakmıyor. Ama istiyorsunuz ki değil cürümüm kadar, tüm dünyayı tutuştursun içimdeki kıvılcım. Var olayım tekrar.

 

O zaman Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yok. Denenmiş, test edilmiş, sonucu görülmüş yöntem orada duruyor: Gazeteciliğinin ilk gününden bu güne hiç değişmeyen bir imajla ve ilgiyle izlenen, her davranışı gündemde olan birisine saldır. Hem hiçbir kir yapıştırma çalışması tutmadığı için kendileri de yorulan bir Deniz feneri medyası da var olası saldırıları içerik aramadan alıntılayacak.

 

Hem ne kaybedebilirsiniz ki zaten. Siz losersiniz. İsminiz; “2001 krizinde işsiz kalıp Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan…” diye kayıtlara geçiyorsa, gündeme boynunuza taktığınız yılanlarla yaptığınız şovlarla gelmeye çalışıp kalıcılığınız bir yılanın uyandıracağı okur ilgisinden öteye geçemediyse…

 

Boyundaki yılan fotoğrafından Dündar’a sallayan fotoğraf daha mantıklı değil mi satabilirlik/satılabilirlik açısından?

 

Aynen öyle.

 

Öyle olmasa; taa Londra’lardan şunu yazmazsınız mesela: Uğur Dündar gündemde kalabilmek için hiç bir fırsatı kaçırmıyor... Kapıdan, pencereden olmadı bacadan. Şu sıralar moda, moderatörlük (tartışma yönlendiricisi) yapmak.” diye ahkam keserken, Dündar’ın fırsat aramaya ihtiyacı olmadığını, Fırat-Gökçek-Kılıçdaroğlu düellolarında olduğu gibi gündemin ona aktığı sadece size sır olmazdı. Ama bilmiyorsanız herkesin bildiğini bir kez daha açıklayalım; Dündar, sadece gelen teklifleri kabul etmişti.

 

Öyle olmasa; “Nedense AKP’lilere karşı bir korkusu var Dündar’ın... 1998 yılında R.Tayyip daha belediye başkanı iken, bir TV programında konuşuyor, daha sonra telefonla Uğur Dündar katılıyor. R.Tayyip, Dündar’a öyle bir çıkışıyor ki, Dündar’da çıt yok..” derken o tartışmada Erdoğan’ın çıkışlarını anımsarken Dündar’ın verdiği karşılıkları da anımsar, o programdaki Dündar-Erdoğan kavgasının ertesi günün gazetelerini nasıl ‘manşetlerden’ süslediğini unutmazdınız.

 

Öyle olmasa; “Kolay kolay da rastlamazsınız Dündar aleyhinde, eleştirel bir habere. 2001’de DKM’de bir analiz yazmıştım, kendisiyle ilgili ama yazı ancak kısa bir süre kalabildi sitede...” diye yazarken, bu yazının da aynı sitede yayınlandığı gerçeğini es geçmez, bu her tarafı dökülen yazının saygınlığı genelde kabul gören Dördüncü Kuvvet Medya’da yayınlanmasını “Demek ki ben yanılıyorum” diye düşünebilirdiniz. Ya da Dündar eleştirisinin takıntı haline gelme modasını ve moda takipçilerini ıskalamazdınız.

 

Öyle olmasa;  “Dündar, 40 yıldır medyada olduğunu söylüyor. Ama medyaya kazandırdığı ikinci bir isim daha yok.” derken kendinizden utanırdınız. Eğer biliyor da yazmıyorsanız vicdanınızdan, bilmiyorsanız cehaletinizden… Madem Dündar’ı topa koyacaksınız, 2006 yılında Turktime’a verdiği röportajda Mehmet Ali Önel, Ertan Turhan, Gökhan Bektaş, Suat kozluklu ve daha niceleri… Bunlar ARENA okulundan yetişmiş, başarılarıyla övündüğüm kardeşlerimdir. Çoğunu üniversitede öğrenciyken gidip mülakatla bizzat kendim seçtim. İşte yetiştiler ve tümü ekranda yer sahibi… Ne mutlu bana ki, şu anda televizyonlarda soruşturmacı gazetecilik adına yapılan tüm çabalar, benim yetiştirdiğim kardeşlerim tarafından sergileniyor. Gerçekten ne mutlu bana…” sözü ve gerçeğini yok sayıp “medyaya kazandırdığı tek isim yok” tespitinizi patlatmanız utancınıza yeterdi.

 

Öyle olmasa; “Ulvi Yanardağ ve Sami Hoştan konusu arada kaynadı gitti.” derken Deniz Feneri medyasının kendi sıkışıklığını aşmak için nasıl zorlama sıkıştırmalarla benzer konuları şişirmeye çalıştığını ve sonunda şişenin kim olduğunu görebilirdiniz.

 

Ama öyle.

 

Öyle olduğu için daha önce adına hiç rastlamadığımız ama yazıyı okuduktan sonra boynundaki yılandan ve ülkeyi terk etmesinden başka elle tutulur gazetecilik başarısı bulunmayan Bahattin Çağdaş, en üst perdeden ve en cesur haliyle kesiyor raconunu: “Dündar izin verirse haftaya da devam edeceğim” diye. 

 

Biz diyelim; İzin verir, merak etmeyin sayın Çağdaş. Ama devam ederken neden “devam edemediğinizi” düşünün de öyle yazın bu kez. Kısacık yazınızdaki tonla yanlışı bir sağlam hedefle kapatmak zor artık. Deniz Feneri medyası hemen alıntılamış yazınızı, atlamış. Pek mutlu olmalısınız. Ama sizin de dediğiniz gibi, Etraf öyle eskisi gibi dikensiz gül bahçesi de değil.”

 

Ve etrafta hala gazeteciler var. Gerçek gazetecilere saygısını, kendini var etme kaygısından daha üstte tutanlar da. Belki saygınlığını zedelemek pahasına sizin devam yazınıza kapısını açar DKM yine.

 

Bakın, mutlu olun. Konu oldunuz işte. Yazmaya devam. Hedef bu değil miydi? Aferin!

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR

 serpil
 28 Şubat 2009 Cumartesi 13:00
ugur bey duydunuzmu bilmiyorum sizin araştırmanızı istiyoruz un akıtanın demir çelikte aldıgı araziyi araştırmanızı istiyorum duyarlı bir vatandaş olarak
 mustafa doruk
 6 Ocak 2009 Salı 21:47
sadece filistin için yardım toplamak ,miting düzenlemek yeterli değil sesini çıkarmayan araplar ve dünya ülkelerinede sattıkları malları almamaklada tepkimizi dile getirmeliyiz .öreniğin yahudi lobisi petrolden besleniyor araçlarımıza acil ihtiyaç haricinde binmemek yahudi lobisi gıda sektöründen besleniyor gıda ve temizlik kozmetik elbise elektronik eşyalar gibi sadece bununla kalmamalı destek verdiğimiz fakaat sesini çıkarmayan medya sivil toplum kuruluşlarınada tepkimizi göstermeliyiz .bilmeliyiz ki bir insanı sebepsiz öldürenler bütün insanlığı öldürmüşlerdir
 meri
 2 Ocak 2009 Cuma 20:51
cebinde sigara parası yokken ingiltereye nasıl gitigini açıklasın dürüst gazeteci
 şenol aga
 25 Aralık 2008 Perşembe 16:36
emekli beyabim geçen akşam altyazıyla şöyle yazıyordu c.h.p. evinin önünü temizliyor.normal bir haber kanalı haber verir yorum yapacaksada sonra yorum diye belirtir.öyle değilmi.ayrıca çankaya belediye başkanı mevzusu enaz 3 ay olmuştur.
 emekli
 25 Aralık 2008 Perşembe 12:52
şenol aga bey tv seyrederken sanıyorum gözlerini ve kulaklarını kapatıyor ve bu durumda da tv seyredemiyor hayalinde ki senaryoyu partisi için olmasını düşündüğü şekilde yazıyor,lütfen bundan sonra tv'yi önyargısız bir şekilde empati yaparak seyredin bakın herşey nasılda farklılaşacak,birde bu şekilde deneyin eminim yararı olacaktır.
 şenol aga
 25 Aralık 2008 Perşembe 10:09
uğur bey kim ne derse desin28 mart akşamına kadar c.h.p.yi övmek için,a.k.p.yi yermek için ne gerekiyorsa yapacak.gerekiyorsa amuda bile kalkabilir.30 mart akşamı uğur bey ve yol arkadaşlarının tutumu değişcek tayyiple bir röportaj yapmanın yollarını aramaya başlıcak.şenol aga söyledi dersiniz.
 TOTEM
 25 Aralık 2008 Perşembe 01:47
biz türkler iki konuda çok maharetliyiz!!kahraman ve hain ilan etme konusunda..bizde hiç ortası yoktur.
 Tarhan Tekelioglu
 25 Aralık 2008 Perşembe 00:59
Yeni bir gazeteci türü var(belki eskiden de böyleydi de ben bilmiyorum)Bir taraftan etrafi bombardiman edip kendine yer aciyor. Öte yandan büyük bir yerlerin de muhafizligini yaparak, ezilmek ve yok edilmek tehlikelerine karsi kendini emniyete aliyor. Bu güruha dahil olmayin sayin yazar. Bir kac defadir burada Ugur Dündar medhiyesi okuyoruz. Hos: bes kurus ödemeden burdan yararlaniyoruz,bunlari bize saglamak icin ne cektiginizi bilmiyoruz.Belesciliken utanmadan bir de is begenmezlik etmekde ayip

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime