Turktime

Gürsel Tekin Turktime’a Konuştu

CHP’nin iki numaralı ismi Gürsel Tekin Turktime'ı ziyaret etti. Tekin, Talat Atilla ve Ersin Tokgöz’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
ABONE OL
Abone Ol
Gürsel Tekin Turktime’a Konuştu
Haberler / Siyaset
18 Nisan 2012 Çarşamba 22:31
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Yeni CHP’nin halka dönük yüzünün bir tarafı Kılıçdaroğlu ise diğer tarafı şüphesiz Gürsel Tekin. Bu; İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde başladı ve sonraki dönemde partinin bir ve iki numaralı isimleri olmalarıyla böyle devam etti. Halka dönük yüzünün tarafları dedik çünkü parti yönetiminde halkla en sıkı ilişki içinde olan, sokak sokak örgütü gezen ve onların dilini konuşan iki yönetici Kılıçdaroğlu ve Tekin. Her ne kadar belli bir alana sıkışıp kalmış CHP görüntüsü devam etse de o alandan çıkılacağının ilk işaretleri verildi geçtiğimiz seçimlerde ama sonuçlar gösterdi ki bu kadarı yeterli değildi. Peki neden? CHP neden iktidar olamadı? Neden olamıyor? Turktime'ı ziyaret eden Gürsel Tekin’le röportaja başladığımızda ilk sorumuz bu oldu. Tabii bu soru beraberinde onca soruyu da getirecekti ve biz sorduk Gürsel Tekin yanıtladı. İşte Gürsel Tekin’in Talat Atilla ve Ersin Tokgöz’e yaptığı çok özel açıklamalar. Buyurun...

 

CHP neden iktidar olamıyor?

Bunu tek bir nedene bağlayamayız.Birçok nedeni var. CHP mevcut siyasi partilerden çok farklı. Çok partili sisteme geçtiğimiz günden itibaren 360`ın üstünde siyasi parti kurulmuş. Bugün sayın dediğimizde sayabileceğiniz belki 20 parti var. Birçok parti tarihi süreç içinde yok olmuş. Dünyada da çok benzeri yok bunun. Demokrasiyle işleyen ülkelere baktığınızda 40 yıl iktidarda olmayıp hayatta olan siyasi parti çok azdır.

Bu neyi gösterir ki? İktidar olamamanın tesellesi mi?

Hayır... Bu çok önemli bir olay. Çok ciddi mayası, ciddi derinliği olan bir siyasi partidir CHP. CHP’nin tarihi aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihidir.

 

 

12 EYLÜL DARBESİ CHP’NİN İKTİDARINI ENGELLEDİ

 

O soru hala yanıtsız... CHP neden iktidar olamıyor?

12 Eylül darbesi öncesi tam CHP’nin iktidar olabileceği potansiyel var. Yani o döneme baktığınızda normal süreç devam etseydi, seçim olsaydı CHP büyük bir çoğunlukla iktidar oluyordu ama darbe oldu. Bugün daha açık ve net ifade ediliyor, geçmiş yıllarda belki bir rivayet gibi ifade ediliyordu ama bütün darbelere bakıldığında arkasında egemen güçler vardır. Yani dış güçler olmadan hiçbir darbe olmuş değildir. Doğal olarak o darbenin yaratmış olduğu tahribat normal işleyişi değiştirdi.

Egemen güçler zihinsel paradigmayı CHP’nin aleyhine mi değiştirdi yani?

Tabii ki. Düşünebiliyor musunuz;. 80 öncesi baktığınızda nüfusumuz 44 milyon. Sendikalı işçi sayısı 3.5 milyon. 500 bin örgütlü öğretmen var. Bütün o sürece baktığınızda yani 80 öncesi örgütlü insan sayısı 15 milyon.44 milyonluk bir ülkede 15 milyon örgütlü insan var. Gençlik hareketleri, sendikalar, sivil toplum örgütleri. Darbeyle 15 milyonun tamamı bertaraf edildi. 2 kesim vardı toplumda duyarlılık gösteren. Sağ ve sol. Milliyetçi kesim ve devrimci kesim dediğimiz 2 kesim. Darbe tamamen bu iki unsura yapıldı.

 

 

ILIMLI İSLAM PROJESİ 12 EYLÜL’DE BAŞLADI!

 

Tabanınız mı kayboldu böylece?

Bakın... Bu iki unsur yerini dolduracak bir şeye ihtiyaç vardı. İşte ılımlı İslam projesi 12 Eylül’de başlamıştır. O dönem  CHP’nin seçilmişleri, parti üyeleri, il başkanları, meclis üyeleri gibi 103 şehit sayabiliriz. MHP derseniz yine öyle. Peki, bu günkü iktidarın mağduriyeti var mıdır 12 Eylül’de sizin hatırlayabileceğiniz. Başbakan, cumhurbaşkanı, bakanlardan her hangi birinin mağduriyeti var mıdır bu dönemde? Yok. Bu, rastlantı mı yani?

Yani bu planlı bir projeksiyon muydu?

Elbette... Hiçbir şey plansız değil. 12 Eylül böyle bir proje ve solun tam iktidar olacağı bir dönemde hayata geçti. Askerlerin eliyle bütün bu dinamikler yokedildi.

 

 

SÜREKLİ İÇ MÜCADELEYLE ZAMAN KAYBETTİK, ANGARYAYLA MEŞGUL OLDUK!

 

Peki, süreç sizin anlattığınız gibi olsa bile Cumhuriyeti kuran bu kadar köklü bir partinin bu projeksiyona karşı güçlü bir hamlede bulunması beklenmez mi? Neden bunu yapamadı CHP?

Siyasi yasaklar kalkıp siyasi partiler kurulunca solda SODEP ve Halkçı parti kuruldu ve sol unsurlar bu iki alanda yer aldı. Özeleştirimizi yapmamız lazım. Maalesef  83’ten sonra biz yeniden yapılandıramadık kendimizi. Ne yazık ki, angarya işlerle meşgul olduk. İçe döndük, sürekli iç mücadelede zaman kaybettik. Bize önemli bir şans verilmişti, o şansı kullanamadık.

Neydi bu kullanamadığınız şans?

89’da bugün yüzde 50’ler falan diyoruz ya, o dönem 67 vilayetin 56’sını bu toplum bize emanet etmişti. Niçin emanet etti? Bu sağcılar çalıyor, çırpıyor, bu işi en iyi solcular yapar, sosyal demokratlar yapar deyip yerel yönetimleri sosyal demokratlara verdi. Biz o dönemi çok kötü geçirdik. Yerel yönetim aynı zamanda toplumla bütünleşme için bulunmaz bir fırsattır.

O fırsatı kaçırdınız ve bir daha da yakalayamıyorsunuz...

Evet... Dikkat ederseniz o dömeden sonra onlarca kurultay yapmışız. Sürekli mekanizmada iç iktidar mücadelesi. Tam tersine o enerjimiz daha çok sendika, daha çok sivil toplum örgütleri daha çok gençlik hareketleri oluşturmaya yönelseydi, bugünkü tablo farklı olurdu.

Yani iç iktidar çekişmesine kilitlenen bir CHP refleksi Türkiye’yi yönetmeye talip olacak bir alan geliştiremedi?

Tabii ki. Toplumun beklentisi sizin kurultayınızda Ahmet mi Mehmet mi seçilecek değil. Ona ne kim seçilecek? O senin iç sorunun. Sen iç sorunu bana yansıtma diyor toplum. Iç sorununu nasıl halledeceksen et. Biz o süreci ne yazık ki, 83`le 2000 yılları çok olumsuz kullandık. Üstüne de en olumsuzluklardan bir tanesi 91 yılında biliyorsunuz işte koalisyon hükümeti oluştu. O da büyük bir tahribat yarattı. 5 Nisan kararlarında bizim imzamız var. O zaman biz iktidar ortağıyız. Bunların hiçbirinde ne yazık ki, hiç direnç gösteremedik. Direnç gösteremeyince birçok siyasi parti denendi. Bütün bu süreç sonunda toplumun beklentisine cevap verebilecek bir iktidar olmadı. Olmayınca haklı olarak toplum bir arayışa girdi. Ve sonrasını biliyorsunuz.

 

 

 

KAVGASIZ EVE KIZ VERİRLER... CHP’NİN DE İÇ KAVGALARDAN ARINMASI LAZIM!

 

Siz dışarıdan sıradan bir vatandaş olarak baksanız CHP’yi iktidar adayı görebilecek reflekslere sahip olduğunu düşünür müydünüz?

İçinde yaşayan bir insan olarak söyleyim, Türkiye’de iktidara en hazır parti CHP’dir. Özellikle son dönemde hazırlamış olduğumuz ve toplumla paylaşmış olduğumuz 41 tane projenin nasıl hazırlandığının çok canlı tanıklarından birisiyim. Işte o 41 projenin tamamı 50 yıllık projelerdir, öyle 2023 falan değil, 2050yi öngören projelerdir. Toplumun hemen hemen her kesiminin beklentisine göre ciddi projeler yapılmıştır. Ve bu projeleri keşke iktidar olsaydık hayata geçirebilseydik.

 

 

PARTİ İÇİNDEKİ KAVGAYI DIŞARI YANSITANLAR NAMUSSUZLUK YAPIYOR!

 

Ama olamadınız. Bu da hala dışarıdaki vatandaşın CHP algısı ile ilgili soruyu önemli kılıyor. Ve o soruyu tekrarlamak istiyorum: Siz dışarıdan sıradan bir vatandaş olarak baksanız CHP’nin bir iktidar adayı olarak görebilecek reflekslere sahip olduğunu düşünür müydünüz?

Dışarıdan bir vatandaş olarak baktığımızda elbette kaygılarım olur. Niye kaygılarım olur? Işte az önce söylediğim gibi geçmiş yıllarda gerek yerel yönetimlerdeki yaratmış olduğumuz sıkıntılar, gerekse merkezi hükümetteki onun da yaratmış olduğu sıkıntılarla beraber seçmenin şöyle bir beklentisi var. Anadolu’da derler ya, kavgasız eve kız verirler. Bu çok önemli. Derler ki, sana köyün bilinen, saygın birisi var onun kızını alacağız. Onu soramazsın, kör müdür, sağır mıdır, akıllı mıdır, akılsız mıdır. Onu bile sorgulamazsın, onun kızıysa tamamdır. O bir güven veriyor. Siyasi partiler güven verecek. CHP’nin ivedilikle ve ivedilikle iç sorunlarından ayrılmış bir siyasi parti görüntüsü vermek zorunda.

Bunun için birşeyler yapıyor musunuz?

Aslında her siyasi partide bunlar var, ailede olduğu gibi, olmaz değil. Ama biz perdesi açık ev gibiyiz. Yani aile içerisindeki, mutfaktaki bu kavgaların çoğunu dışarıya bizim arkadaşlarımız yansıtıyor. Bu çok ağır birşeydir, hiç insani birşey değildir. Kim olursa olsun! Kardeşim de olsa böyle bir şey yapıyorsa namussuzca bir davranıştır. Aile içerisindeki kavgalar aile içerisinde kalmalı. Aile dışına bu kavgalar çıkıyorsa, bu ailede arıza var demektir. O arızayı gidermemiz lazım.

Gidermek yönünde hiç bir adım atabildiniz mi?

Tabi ki, bu sıkıntıların önemli bir kısmı giderildi. Mesela İstanbul İl Başkanı’yken bunun gereğini yapıyordum, yani hiç tereddütsüz en ufak bir tartışma yoktu İstanbul’da.

Şimdi artık il başkanı değilsiniz, partinin yönetcisisiniz. İstanbul’daki bu kültürü tüm partiye yayabilecek misiniz?

Bizim sayın genel başkanın olağanüstü bir hoşgörüsü var, çok zekidir. Hoşgörüsünü suistimal edenler var. Umut ediyorum ki, sayın genel başkanım en kısa sürede onun gereğini yapacaktır. CHP kavgasız bir parti olmak zorunda! CHP’ye oy veren, CHP’de siyaset yapan, CHP’de yöneticilik yapan herkesin aklını başına toplaması gerekiyor. Türkiyede şu anda sıkıntıları giderebilecek bir tek kurum var, o da CHP. Eğer biz kendi elimizle CHP’yi itibarsız hale getirirsek sadece kendimize kötülük yapmayız. Türkiyede 74 milyon insana kötülük yaparız. Bütün CHP’lilerin bunu iyi kavraması gerektiğine inanıyorum.

 

 

 

KILIÇDAROĞLU DİSİPLİNİ VE OTORİTEYİ UYGULARSA...

 

Kılıçdaroğlu’nu tanımlarken olağanüstü hoşgörülü dediniz. Siyasette bu kadar hoşgörü bir zaaf olarak gözükmez mi? En azından böyle bir risk yok mu?

Yok gözükmüyor. Seçmene hoşgörülü davranacak ancak yöneticilerine hoşgörülü davranmayacak. Hoşgörülü davranmayacak dövecek anlamında değil tabii ki. Daha disiplinli, daha otoriter olması gerekiyor.

 

KILIÇDAROĞLU DIŞINDA ÇALIŞAN CHP'Lİ YOK!

 

 

Dışarıdan bakınca bir partide liderin otoritesi tesis edilmemişse seçmende o partinin Türkiye’yi yönetmekte problemi olabileceği yönünde bir şuuraltı oluşmaz mı?

Hayır. Sayın kılıçdaroğlu 2 şeyi uygulayabilirse, yani disiplini ve otoriteyi uygulayabilirse vatandaş o içerideki disiplini ve otoriteyi hissederek daha çok güven duyar. Şunu da söylemeliyim ki; Kılıçdaroğlu dışında çalışan CHP'li yok!

Medyanın kuşatıldığını söylüyor ve hükümetin herkesi susturduğunu söylüyorsunuz. Ama nasıl ki bugün yandaş medya varsa geçmişte de yoldaşlar vardı deniyor. Yani aslında değişen pek bir şey yok gibi...

Hiçbir dönem böyle olmamıştı. En azından geçmişte Mesut Yılmaz`la medyanın arasının iyi olmasına rağmen banka yolsuzluklarını bütün gazeteler manşetten vermeyi bilmişti. Mesela Sabah Gazetesi’nin patronu Dinç Bilgin içeride olmasına rağmen Sabah Gazetesi yine dirençle ayakta kalabildi, gazetecilik yapabildi. Zaafları yok muydu geçmiş dönemde elbette vardı. Ama bugün esaret altında. Şu an medya tamamen esir alındı. Manşetlerin bir anda geceyarısı nasıl değiştiğini çok iyi biliyoruz. Ikincisi, gazetelerin manşetlerini bırakın, köşe yazarlarına bile müdahele edilebilir duruma geldi. Belki gazeteci arkadaşlarımız bize kızacak ama gazeteler itibarlarını önemli bir ölçüde kaybetti. 16 milyon gazete okuru vardı, şu andaki okur sayısı 8 milyon. Nüfus artışını hesaplamıyorum. Bu 8 milyon arasında bağımsız bir kuruluşça araştırma yaptırırsak, itibar durumunun çok kötü olduğu ortaya çıkacak.

 

 

KILIÇDAROĞLU BİZİ PROSTAT EDECEK... BENİ BOĞMAK İSTEDİLER, BAYKAL KORUDU!

 

Uzun zamandır partidesiniz. CHP’nin lidelerini karşılaştırırsanız nasıl tanımlarsınız?

Birebir hepsini tanırım. Hepsinin kendine göre farklı özellikleri var. Sayın Kılıçdaroğlu bir kere olağanüstü çalışkan. 15 saat çalışsın, hiç yorgunluk nedir bilmez. Şu anda da inanın, CHP’de tek çalışan adamdır. o'nun dışında çalışan yok. Onun temposunun dörtte birinin biz çalışalım vallahi Türkiye’de yer yerinden oynar.

Eleştiriye karşı açıklar mı?

Kemal bey eleştirilere çok açık. Benim en rahat konuştuğum insan sayın Kılıçdaroğludur. Rahatlıkla her türlü eleştiriyi söyleyebilirim. Sadece benim eleştirime değil, herkesin eleştirisine açık. Şimdi parti meclisi toplantıları yapıyoruz. Eskiden bu toplantılar 1 saat sürerdi. Şimdi 9 saat sürüyor. 9 saat dinliyor sayın Kılıçdaroğlu. Ben espri yaptım. Sizi dava edeceğim, hepimizi prostat edeceksiniz diye. Ben sayın Kılıçdaroğlu’na da sayın Baykal’a da hiç çekinmeden yöneltirim eleştirilerimi. Derlerdi bunu bunu sakın söyleme ben söyleyeceğim kardeşim diyordum ve söylüyordum. Ama sayın Baykal hiç kimseye göstermediği hoşgörüyü bana gösteriyordu.

Neden?

Çünkü niçin söylediğimi hissediyordu. Aynı zamanda kendisi bir siyaset bilimcisidir. O çarşaf açılımı sırasında beni çok korudu Deniz bey. Beni herkes boğmak istedi. Toplumla başka türlü bütünleşemezsin kardeşim. Onu yok say bunu yoksay böyle bir siyasi parti olur mu?

 

 

CHP’NİN ÖTEKİSİ OLAMAZ!

 

Çarşaf açılımı ile CHP tarihinde bir bir anlamda devrim yaptınız ve şimdiye kadar pek sıcak ilişkilerinizin olmadığı muhafazakarlara da açıldınız. Benzer bir girşiminizi olacak mı? Var mı yeni bir açılım?

Cumhuriyeti kuran ve türkiyede devrimler yaratan parti CHP’dir. CHP’nin ötekisi olmaz. Her siyasi partinin ötekisi olur. 74 milyona çatı kuracaksanız, Türkiye’de devrimler yaratacaksanız o toplumu kucaklayacak Türkiye’de bir tek CHP’nin olması gerek.

Açık konuşalım. CHP’nin dine karşı olduğu yönündeki algı sapasağlam yerinde duruyor.

Yanlıştır. Hangi siyasi parti insanlara yaşam biçimi dayatabilir? Hangi siyasi parti insanların sosyal yaşamlarını değiştirebilir? Sosyal yaşamlarında ancak ve ancak ekonomik özgürlüğü kazandırdığın zaman tercihi değişebilir. Böyle bir şey olamaz kardeşim. Bu ülkenin Kürt’ü var, bu ülkenin Alevisi var, bu ülkenin azınlıkları var, giyim kuşamı, Anadolu gelenekleri var. Bizim bugün çarşaf dediğimiz şey üç bin yıllık bir geleneketir, yeni yaratılmış bir gelenek değildir.

Ama sizden önce CHP’de böyle bir şey yoktu ki?

Yanlış işte. Bugünkü iktidar da bunun üzerine zemin kurarak siyaset yaptı. Başka argümanları vardı yani geçmiş dönemde bu partilere baktığınızda böyle 2050`lere öngörüsü olan şey sunan siyasi parti miydi? Toplumun mağduriyeti üzerine siyaset inşa ettiler. Öyle enterasan şeyler var ki, Anadoluda bir köyle başka bir köy arasında tamamen farklı bir sosyal yapı var. Köyler arasında şehirler değil. Bunlar bizim zenginliklerimiz. Bu zenginliklerimizi ötekileştirerek, bu zenginliklerimizi siyaset malzemesi yaparak siyaset yapmanın doğru olmadığını, hele hele sosyal demokrat bir partinin, CHP’nin, Mustafa Kemal Atatürk partisinde böyle birşeyin olmasını kabul etmek benim anlayışıma da partinin anlayışına da ters düşer.

 

 

 

CHP’LİLER AKP’LİLERDEN DAHA DİNDAR... AKP’LİLER BİZE DİNDARLIK DERSİ VERİNCE İÇİM ACIYOR!

 

Ama sanki buna rağmen “CHP dinsizdir, dinle arasında mesafe vardır” algısı yıkılamadı gibi...

Elbette suni bir algı ama bu algıyı yaratmak da önemli bir şeydir. Algıları değiştirmek de çok zordur. Bu algılar nereden oluştu? Kendiliğinden oluşur mu? Bugünkü iktidar partisi de dahil olmak üzere siz gider Anadolu’da halkı kandırırsanız, bak sizin dininizle uğraşıyorlar algısını yerleştirirseniz ve bu algıyı kaldırmak da elbette zorlaşır. Bunda bizim de önemli payımız olmuştur, bunu da kabul etmek lazım.

CHP’nin geçmiş siyasi hafızasında, "CHP'nin dinle imanla işi yok" algısını besleyen unsurlar hiç olmadı diyemezsiniz ama...

80 öncesi yok. Bu son 15 yılda oluşturduk bu algıyı. Şimdi eğer biz din iman testinden geçeceksek çağıralım 2 tane din alimini açsın Kuran-ı Kerim’i dini kurallarla nasıl yaşanması gerektiğini izah etsin. Ondan sonra bakalım, CHP’nin kadrosu hangi kurallar içinde yaşıyor, AKP’nin kadrosu hangi kurallar içinde yaşıyor.

CHP daha mı dindar yani?

Eğer sosyal yaşamı baz alacaksak bana göre daha dindar. Önder Sav’ın serveti var mı? Deniz Baykal’ın serveti varmı? Bülent Ecevit’in serveti var mı? Servetleri boş verin, haram yediler mi? Dinde affedilmeyecek en önemli unsurlardan bir tanesi haram yemektir. Şimdi bir tarafta haramın içinde olacaksınız, bir tarafta da bana din iman dersi vereceksiniz. Ya kusuruma bakmayın kardeşim, ne olursunuz siz vermeyin. Herkes verebilir ancak hele şu andaki iktidar temsilcilerinin din iman dersi vermesine içim acıyor.

Yani vatandaş böyle bir şey sorarsa cevap veririm ancak iktidar böyle bir şey sorarsa anlamsız olur mu diyorsunuz?

Tabii kesinlikle. Kabineye bakalım, kabinedeki bakanların çocuklarına bakalım.

Ama ticaret yapıp kazanıyorlar diye yanıt veriliyor o yöndeki sorulara...

Mehmet efendinin çocukları geri zekalı mıdır? Tokat’taki Urfa’daki kişilerin çocukları gerizekalı da sizin çocuklarınız çok mu zeki? Böyle bir anlayış olabilir mi? Bakın ticaret yapabilirsiniz, hiç itiraz etmiyorum. Helal para kazanın, dünyanın parasını kazanın, Allah daha çok versin. Ama kamu imkanlarını kullanıyorsanız ve bunu da ticaret olarak kabul ediyorsanız, Allah katında bu kabul edilebilir bir iş midir? Kamu dediğin nedir, 74 milyonun hakkıdır. Gaspedeceksin ona da bir kılıf bulacaksın bu ticaret diyeceksin.

 

 

KİM MEZHEPTEN BAHSEDİYORSA BÖLÜCÜLÜK YAPIYOR!

 

Eski-yeni bazı CHP’liler medyada satır aralarına gizleyerek ya da kulislerde CHP bir mezhebin partisi olmaya başladı diyorlar. Bu çıkışların haklılık payı var mı?

Bu dil ayrıştırıcı, bölücü bir dildir. Bu dili malesef sayın Başbakan kullandı. Bunu bir CHP’li de kullanıyorsa bu CHP’liyi de bölücü olarak tarif ederim ve reddederim. Bu Türkiyenin bütününün kurtulması gereken temel sorunlardan bir tanesidir. Ne demek insanların mezhepleri? Mezhepler bizi ilgilendirmez. Siyasi partilerdeki insanların mezhepleri sorgulanır mı? Ben sayın Başbakan’ın mezhebini hiç sorguladım mı? Sayın Başbakan’ın kabinesinde hangi bakanın nereli olduğunu sorguladım mı? Bu çok ayıp, çok çirkin birşeydir. Kaldı ki sayın Kılıçdaroğlu bunları aşmış bir insandır. Hayatının hiç bir alanında insanların ırkı, dini, mezhebi ile ayırmaz, onun dünyasında yoktur bu ayrım. Onun dünyasında bir tek şey var, insan!

Bir yandan siz İstanbul’da türban açılımı yaptınız ama diğer taraftan ismi ikna odaları ile özdeşleşmiş eski rektör yine İstanbul’dan vekil yapıldı. Bu tezat nedir? Ve bu tezat inandırıcılığınızı zedelemez mi?

Hayır, zedelemez. Şundan dolayı. Her parti gibi bizim partide de farklı insanların farklı düşünceleri olacak ve bu da büyük bir zenginliktir. Kaldı ki, geçmiş dönemde vekilimiz orada başbakan değildi, bakan değildi sayın vekilimiz bir bürokrattı. Bir bürokrata hangi görevi verirseniz o görevi yapar. O zaman ben de sorar ve derim: Ey darbe hesapları soran başbakan, sayın Beşir Atalay ne iş yapardı 12 Eylül döneminde? Şu an Bakanlar Kurulu üyelerinden en az 4-5 kişi 12 Eylül döneminde ya vali, ya emniyet müdürü, ya da en önemli görevlerde. Şimdi neden sadece CHP sorgulanıyor. Hadi sorgulayalım. O dönemde, işkence döneminde en önemli görevlerde. İki, faili meçhul cinayetler döneminde en önemli bakanlar şu anda gene AKP’de. Hiç kimse sormuyor. Yani konu oraya gelirse tavuk mu yumurtadan çıktı yumurta mı tavuktan çıktı meselesine gireriz ki işin içinden çıkamayız.

 

 

 

28 ŞUBAT’IN EKONOMİK BOYUTUYLA NEDEN HESAPLAŞILMIYOR?

 

Hükümet 28 Şubat’la hesaplaşıyor. CHP bu konuda ne diyor?

Bütün olumsuzluklarla hesaplaşalım. İster 28 Şubat olsun, isterse ne olur olsun. Demokrasiye ve hukuka aykırı ne varsa bunların hesabı sorulsun. Siz o tarihlerde de yaşayan insanlardınız. Eğer bugün emekli 600 liraya mahkum edilmişse, eğer bugün taşeron işçi para alamıyorsa, eğer bugün köylü çiftçi mağdur durumdaysa bunun sorumlusu 380 milyar dolar bankada çalınan paradır. Hiç kimse hesap soruyor mu? Önemsiz mi bu?

Yani ona soruluyorsa buna da sorulsun diyorsunuz?

Tabii ki. İşin ekonomik boyutundan da hesap sorulması gerekir. Bu 380 milyar dolar çalınırken bakanlar yok muydu. Başbakanlar yok muydu? Genel müdürler yok muydu? Hiç kimseden hesap sorulmuyor. Böyle birşey olabilir mi? Türkiye’de darbeler falanlar filanlar herşey değişir ancak yolsuzluklar değişmez. Gelin yolsuzlukları değişecek yeni bir mekanizma bulalım. Var mısınız sayın Başbakan? İktidar yetkilileri? Yolsuzlukları tarihe gömebileceğimiz imkanlar alanlar yaratalım. Niye İngiltere’de yok? Almanya’ya bakın. Ne kadar basit bir şey?  Şimdi biz bize vatandaşlar olarak konuşsak, bir cumhurbaşkanı bir tanıdığına dese ki ya buna ucuz kredi ver, bir şey olmaz, normalde bu insani görev gibi karşılanır. Bundan dolayı Almanya’da adam cumhurbaşkanlığını bırakmak zorunda kaldı. Işte gelin öyle bir mekanizma oluşturalım. Yolsuzlukların olmadığı, torpillerin olmadığı, her şeyin hukukla işlediği bir Türkiye yaratabiliyor muyuz? 28 Şubat’la 12 Eylül`le hesaplaşacaklar. Oturmuşlar Evren’in getirdiği yasaların üstüne, koltuk güzel, oh! Darbecilerden rahatsızsın da darbecilerin getirmiş olduğu yasalardan niye rahatsız olmuyorsun? Hadi hodri meydan, değiştirelim!

Değiştirilebilir mi?

Değiştirilemez. Değiştirmezler. Amerikalıların çok güzel bir sözü var: Bütün ortaklıklar bozulur, suç ortaklığını bozamazsınız. Bu kadar kısa ve öz.

Torpilsiz bir sistem yaratalım dediniz. Ama Mustafa Akaydın Antalya Belediyesi’ne CHP Genel Merkezi’nin talimatıyla yüzde 40 oranında eleman aldık dedi. İşte Torpil size. Buna ne diyeceksiniz?

Bu sistem otursa hiçkimse böyle söyleyemez. Ne yazık ki, sistem böyle olduğu için haklı olarak o da kendi sistemini hayata geçiriyor. Bakın, iyi adam kötü adam devri bitti. Iyi sistem ve kötü sistem devri geldi. Dünya iyi sistem veya kötü sistemle yönetiliyor. Şu anda Brüksel’de 8 aydır iktidar yok tek bir işleyiş aksamış değil. Çünkü sistem işliyor. Zaman zaman Başbakan çıkıyor böyle balkon konuşmaları yapıyor. Teminatınız benim diyor. Bunu gelişmiş ülkelerde alay konusu yaparlar. Başbakanlar iktidarlar teminat olmaz. Dünyada demokrasi kurallarının işlediği yerlerde teminat hukuktur, anayasadır.

RÖPORTAJ: TALAT ATİLLA & ERSİN TOKGÖZ / TURKTIME

  Haberin Videosu

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR

 Misafir
 21 Nisan 2012 Cumartesi 13:13
Üzerinize sinmis olan ihtilal kokusunu atmaniz yillari alacak.Hic bir tederjan ve sabun bu kokuyu yok edemez.Vallah acinacak haliniz var.
 Misafir
 19 Nisan 2012 Perşembe 21:34
Halk partisi ilk önce kendi icinde hesaplasiyor, yine kendi iclerinde hesaplasacak,daha sonra yine kendi iclerinde hesaplasacaklar...28 subatla hesaplasmaya böylelikle hesaplasmaktan kurtulacaklar.Nasil yedik dimi..1453
 Misafir
 19 Nisan 2012 Perşembe 19:30
Çoğunlukla doğru söylüyorlar ama kendilerini bir türlü dine soğuk bakan imajından kurtaramıyorlar. Geçmişte çok aşırı laik tutum sergilemişlerdi.Neyapıp edip bu imajdan kurtulmaları gerekir.
 Misafir
 19 Nisan 2012 Perşembe 18:52
Sayın TEKİN, şimdi laga lugayı bırakın, bakın kindar gençlik , dün bir doktorumuzu bugünde bir öğretmenimizi kalbinden bıçakladı.
 Misafir
 19 Nisan 2012 Perşembe 14:07
iktidardakiler de gelse şöyle dobra dobra konuşsa anlatsa ne güzel olur. ancak adamlar brad pitt gibi yüzlerini gören cennetlik. iktidar konuşmalıdır aslında muhalefet değil. iktidar yaptıklarını yapamadıklarını anlatmalıdır. bizimkiler anca davulla garibana takla attırma peşinde.
 Misafir
 19 Nisan 2012 Perşembe 13:46
kılıçdaroğlu çalışıyor, sizler de çalışın. 444'lü eğitim modeli ve deniz feneri'ni unutturmayın, halkın duyarlı olduğu iki konu üzerine gidin ve en önemlisi zamlar, vatandaş vergilerden nefes alamıyor, meydan sizin.
 Misafir
 19 Nisan 2012 Perşembe 13:07
Antalya da yaşayan biri olarak bana Baykalı savunma, Belediye başkanının otobüs almasını engelleyen bir insan, Antalyalıyı taksiye bindirmeye cebinden para harcatmaya çalışan bir insan, ne olur bana Baykalı savunmayın.
 Misafir
 19 Nisan 2012 Perşembe 11:40
gürsel bey partinin başına geçse kılıçdaroğlundan daha başarılı olur
 Misafir
 19 Nisan 2012 Perşembe 11:19
Baykal hizbini chp örgütleri türkiyeden defetti,şimdi bir tek Antalya da kaldılar, oradada belediyeyi çalıştırmıyorlar, siz görmezseniz bile halk görüyor. Gürsel Tekin kendine gel, Baykalın Antalyada belediye çalışmalrını engellemsini siz olmazsanız bile halk izin vermeyecektir.
 hulya
 19 Nisan 2012 Perşembe 11:07
Zurnanın zırt dediği yer özgürlüğün içselleştirilmememiş olmasıdır.Eğer içşelleşmiş olsaydı evlerde ne türbanı zorla tak diyen olurdu nede üniversitelerde türban takıyorsan girmeyeceksin diyen olur nede Kur'an ın surelerini yorumlaryanların gücüne göre hareket eden kitleler olurdu.Özgürlük içselleşmemişse bencillik artar.İster bankada müdürü ol,ister patron,ister polis,ister vali ister asker,ister öğretmen ol bencillik vardır ama özgürlük asla yoktur.

DİĞER RÖPORTAJLAR

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime