Yargıya taşınan CHP’nin Alman Ebert Vakfı’ndan para aldığına yönelik iddialarda son durum ne? Mayın tartışması son hız sürerken ortaya atılan mayınları OYAK temizlesin tezi ne kadar geçerli? OYAK ne kadar milli? Neden temizleyemez? Org. Karadayı darbe için nasıl hazırlıklar yaptı? Subayları nasıl fişledi? Darbe konusunda güvenmediği hangi subayı Ankara’dan uzaklaştırdı? Büyükanıt ve Başbuğ hakkındaki kampanyaların arkasında kim var? Ergenekon ilk darbeyi nerede yapacaktı? 1 numaranın arkasında hangi oluşum var? Ergenekon’un hükümet içindeki adamları kimler? Hükümetin içindeki Tüm bunları ve daha fazlasını OYAK hakkında yazdığı kitapla OYAK’la mahkemelik olan, CHP-Ebert vakfı bağlantılı belgeyi ortaya çıkartıp suç duyurusunda bulunan emekli albay Av. Durmuş Türemen, Turktime Yönetim Kurulu Başkanı Talat Atilla ve Genel Yayın Yönetmeni Ersin Tokgöz’e anlattı.
TURKTIME: Sizin açtığınız davalar da size açılan davalar da hep çok ses getirdi. Mesela OYAK tutup bir emekli albayı dava etmişti. O dava ne oldu?
Evet… Ben geçtiğimiz yıllarda “OYAK-Garnitürler ve Organize İşler” isimli bir kitap yazdım. Kitapta kanıtlarıyla OYAK’ın insan haklarına aykırı bir kuruluş olduğunu, dünyanın hiçbir yerinde eşine rastlanamayacak ceberut bir yapı oluşturulduğunu anlattım. Ve organize işleri ortaya serince OYAK da bana dava açtı.
TURKTIME: Sonuç?
DURMUŞ TÜREMEN: Önce benim OYAK’a hakaret ettiğime karar verdi mahkeme. Ancak Yargıtay bu kararı bozdu.
TURKTIME: Neydi organize işler? Garnitürlerden kastınız nedir?
DURMUŞ TÜREMEN: 27 Mayısçılar OYAK kanununun görüşülmesi sırasında Jandarma, DURMUŞ TÜREMEN: Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nı kastederek onları dikkate almayacaklarını belirttiler, onları garnitür olarak nitelediler. Ben de onların bu ifadesine gönderme yaptım.
TURKTIME: OYAK genelde halkın askere karşı sevginin bir yansıması olarak normal bir ticari yapıdan ziyade görece kutsallık ve millilik atfedilen bir kuruluş gibi algılanır. Ama siz emekli bir albay olarak bir anlamda OYAK’a savaş açıyorsunuz. Neden?
DURMUŞ TÜREMEN: OYAK’ı organize eden 27 mayısçılar en büyük darbeyi Türk ordusunun disiplinine ve yapısına vurdular. OYAK’ı tartışmayan ve tartışmaya açmayı milli mesele gibi sunanlar 27 Mayıstan beri devam ettirdikleri organize akçeli işlerinin deşifre olmasını istemeyenlerdir.
TURKTIME: Şimdi herkes mayınlı arazilerin temizlenmesi ile ilgili bir şeyler söylemeye başladı. Emekli Org. Nejat Eslen bu işin OYAK’a verilmesini teklif etti bu görüşünün birçok emekli general tarafından paylaşıldığını söyledi. Siz de istihkam subaylığı yaptınız, bu konuda uzmansınız. Bu işin doğrusu nedir? Ve OYAK yapabilir mi?
DURMUŞ TÜREMEN: Mayın tarlaları Genelkurmay’ın dediği gibi ne NAMSA’da ne de güdük iktidarın kafasından geçirdiği gibi üçü günlük ülkelerin tecrübesiyle temizlenebilir. Mayın tarlalarının temizliğini bu milletin kendisi yapabilir. Yapmalıdır. Bize NAMSA veya başka adresleri gösterenlerin genetiklerinin bize yakınlığının tespitine ihtiyaç vardır.
Ama TSK'nın mayın temizlemek için yeterli teçhizatı yok deniyor…
Çok sıradan ve basit yöntemlerle temizlenecek bir olaydan bahsediyoruz. Hangi teçhizattan söz ediliyor? Ben ve çok sayıda arkadaşım hazır. Hodri meydan. Biz bu işi beraber yaparız. Kısa sürede çok daha küçük maliyetlerle bölgeyi mayınlardan temizlemek, hiçbir yabancı malzeme ve teçhizat kullanmadan tamamen kısa süreli bir kursa tabi tutularak eğitilmiş personel ile bunu yapmak mümkün. Ve ben bu sorumluluğu üstlenirim. Sonra NATO’ya ve İsrail’e devredecek kadar büyük bir olay ile karşı karşıya değiliz. Sonuçta NATO da kendisine bağlı yabancı firmalara yaptıracak. Bölgenin stratejik önemine ve ısrarla hangi emperyalist ülkelerin orada tarım yapma isteği içerisinde olduğunu unutmamalıyız. Suriye bile kendi tarafını kendi imkânlarıyla temizledi. Biz de kendi imkânlarımız ile bu işi yapabiliriz.
“OYAK MAYIN TEMİZLEYEMEZ… ÇÜNKÜ MİLLİ DEĞİL!”
TURKTIME: Peki, Org. Eslen’in teklif ettiği gibi OYAK? O yapamaz mı?
DURMUŞ TÜREMEN: OYAK’ın ne kadar milli olduğu İNG Bankası’na bakınca anlaşılıyor. Coşkun Ulusoy gibilerin ay yıldızlı tişört giymeleri ile ne kadar bizden olduklarını gördük. Bu konuda OYAK’a güvenenlerin hafızalarının balık kadar bile olmadıklarını söyleyebilirim. Onlar iş bilmeyen, ömrünü yalakalıkla geçirmiş insanlardır. Buradan açıkça ifade ediyorum. OYAK bu işe talip olursa ben yüzde 10 daha düşük fiyata bu işi yapmaya talibim.
TURKTIME: OYAK’a itirazınız milli olup olmaması noktasında mı?
DURMUŞ TÜREMEN: Tabii. Bu iş yüzde yüz milli alet ve kaynaklarla yapılmalı. OYAK’a güvenenler, Amerikan HEDGE fonlarıyla OYAK arasındaki ilişkileri araştırsınlar, belki ayılırlar.
“CHP DAHA EŞİT OLDUĞU İÇİN YARGI ONLARA İŞLEM YAPMIYOR”
TURKTIME: CHP’nin Alman Ebert Vakfı’ndan para aldığına dair suç duyurusunda bulundunuz ve bu olay çok tartışıldı. Bu nereden çıktı?
DURMUŞ TÜREMEN: Bu ilk değil. Daha önce de CHP hakkında suç duyurusunda bulunmuştum. Daha önce, elinde olan belediye araçları ile birlikte bir medya grubunun önünde yaptığı bir protesto vardı. Bu eylemde kamu araçları kullanılmıştır ve kamu araçları hiç kimsenin keyfi için kullanılamaz. Dolayısıyla bunun suç olduğu düşüncesiyle CHP hakkında suç duyurusunda bulundum. Bir siyasi partinin belediye araçlarını kullanarak böyle bir eylem yapması kanunsuzdur. Suiistimaldir. Ben işin etiğindeyim. Kendilerine emanet edilmiş kamu araçlarını suiistimal etmeye hangi kesimden olursa olsun karşı çıkarım. Orada milletin yararını gözetmek amacıyla bir girişimde bulundum.
TURKTIME: Bunu sadece CHP mi yapıyor? Mesela AKP’nin de kamu kaynaklarını kendi propagandası için kullandığına yönelik genel bir kanı var. AKP’ye dava açtınız mı hiç?
DURMUŞ TÜREMEN: AKP’nin kendi bayraklarını sallayarak böyle bir iş yaptığını ben şimdiye kadar görmedim. Belki olmuştur. Eğer böyle bir şey varsa ve haberim olursa aynı tavrı onlar için de gösteririm.
TURKTIME: Mesela seçimlerden önce yapılan beyaz eşya yardımı… Bu çerçevede değerlendirilemez mi?
DURMUŞ TÜREMEN: Onu valilik kararıyla Fak-Fuk-Fon aracılığıyla yaptılar. Altındaki niyet o olabilir ama görünürde valiliğin faaliyeti olduğu, valinin bunu ben yaptım dediği ve valinin böyle bir görevi yapabileceği için suç duyurusunda bulunmadım.
TURKTIME: Ve o çok konuşulan CHP’nin Alman Ebert Vakfı’ndan para aldığına yönelik suç duyurunuz. Nedir son durum?
DURMUŞ TÜREMEN: CHP’nin Alman Ebert vakfı’nın fonundan yararlandığına dair bir belge geldi. Ve ben bu belgeyi dilekçemin arkasına ekleyerek konunun aydınlatılması ve ilgililer hakkında gereğinin yapılması amacıyla Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulundum.
TURKTIME: İşleme konuldu mu? Son gelişmeler nedir?
DURMUŞ TÜREMEN: Diğer suç duyurumda da cevap gelmemişti. Bunda da hala verilmiş bir cevap yok. Bana yazı yazılıp bu konuda takviye bilgi ve belgelerin olup olmadığı sorulabilirdi ama o bile yapılmadı. Hiç ses seda yok.
TURKTIME: Bu sessizliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
DURMUŞ TÜREMEN: Bu durum bizim yargımızın halini gösteriyor. Türkiye’de bizim yargımızda bir eşitler vardır, bir de daha eşitler. Herhalde CHP daha eşitlerden olduğu için onlar hakkında bu işlemler pek yapılmıyor.
TURKTIME: CHP’den size direkt ya da endirekt bir tepki geldi mi?
DURMUŞ TÜREMEN: Hayır… Ama sempatizanlarından tepki aldım.
“ERGENEKON İLK DARBEYİ GENELKURMAY’DA YAPMAK İSTEDİ… ANCAK…”
TURKTIME: Ergenekon süreci hem hukuki süreci hem de askerlerle bağı bakımından çok tartışıldı. Siz hem eski bir asker hem de bir avukat olarak Ergenekon sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
DURMUŞ TÜREMEN: Türkiye’de Ergenekonvari yapılanmaların temeli ittihat ve terakki ile başlar. İttihat ve Terakki’de bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin çekirdeğini oluşturan Anadolulu kimse yoktur. Bir hareketin başarılı olabilmesi için halkla buluşması lazım. Onun için başarılı olma şansı yoktu. Bunlar gerçek anlamda milli bir yapılanma değildir. Milli bir yapılanma olsa vatandaşla buluşur ve çok daha büyük kitlelere yayılır, önünde durulamaz bir hale gelirdi.
TURKTIME: Yani sizin Ergenekon yapılanmasından hiç şüpheniz yok…
DURMUŞ TÜREMEN: Tabii… Bu yapılanmanın temel ideolojisi kendisini azınlıkta hissedip yönetime talip olup bundan nemalanmak isteyenlerin hevesleri etrafında döner. Yönetmek istemesinin sebebi yönetimde olmanın avantajlarıdır. Hepsi bu.
TURKTIME: Ergenekon tartışmaları en ağırlıklı yönünü paşaların gözaltına alınması ve Genelkurmay’ın buna izin vermesi oluşturdu. Eleştirenler de oldu bu tavrı destekleyenler de. Bir asker olarak Genelkurmay’ın tavrını ve örgüt içindeki asker rolü ile ilgili değerlendirmeniz nedir?
DURMUŞ TÜREMEN: Bunlar mevcut genelkurmay başkanına rağmen Genelkurmayı ele geçirmek istiyorlardı. Emir komuta zinciri dışında darbe yapılamayacağı görüldüğü için ilk önce Genelkurmay’da darbe yapmayı hedef aldılar. Bunların sistemini bozan, Özkök’ün bu işlere sıcak bakmaması oldu. Ve Özkök’ün yanında olanlar ve olmayanlar şeklinde bölündüler.
“ARTIK GENELKURMAY BAŞKANI’NIN ONAYI OLMADAN DARBE OLMAZ!”
TURKTIME: Emir komutasız darbe olmaz diyorsunuz ama biz darbe tarihimizden biliyoruz ki mesela albay düzeyinde bir örgütlenme bile darbeye gidebiliyor ve emir komutanın en üstündeki generaller bu süreçte tasfiye edilebiliyor. Ne değişti ki artık en üstteki general onay vermeden darbe yapılamıyor?
DURMUŞ TÜREMEN: 1960 ile 2000’lerin şartları o kadar farklı ki. Kitle iletişim araçları çok gelişti. En altta, er sevisinde bile bu işlere taş koyabilecek zihniyette insanlar var. 1960’daki gibi birkaç albay bir araya gelip de haydi, gidiyoruz dedi mi arkası boş kalır. Zihniyet değişti bugün. Asker artık şunu biliyor: kanunsuz emir olmaz. Kanuna aykırı hareket ettikleri zaman başlarına gelecekleri Talat Aydemir örneğinden biliyorlar. İkincisi, bu hareketin içinde kendisine iyi paye alamamış olan herkes buna karşı çıkar. Herkesi memnun edecek çapta bir örgütlenmeyi bu günün şartlarında yapamazsınız. Mutlaka bir yerden açığa çıkar. Ülkenin değişik istihbarat kaynakları var. Emniyet kendisini dışarıda bırakan bir harekete izin verir mi? En azından bu gün olduğu gibi deşifre eder. Ankara radyosunu ele geçirmekle bir şey olmaz artık. Ankara radyosu kimin elinde olursa olsun. Ne fark eder? Ancak Genelkurmay Başkanı’nın organize edeceği bir hareketin başarı şansı vardır. O da garanti değildir. Düşünün, böyle bir ortamda darbe hazırlığı yapanlar açığa döker hale gelmişler ve Genelkurmay Başkanı’na sağda solda küfrediyorlar. Kendi içlerindeki bölünmeleri ile Özkök ile Büyükanıt’ın görev değişimi süresince anormal derecede büyük bir kampanya başladı Büyükanıt’a karşı. En sonunda bu kampanyayı Fethullah Gülen’e yıkmaya çalıştılar.
TURKTIME: Değil miydi?
DURMUŞ TÜREMEN: Değildi tabii. Çünkü çok net bir şekilde görülebilirdi. Tüm yazılar kurmay lisanı ile yazılıyordu. Büyükanıt’ın önünü kesip Şener Eruygur’u Genelkurmay başkanı yapmak için. Büyükanıt’ın önü açık olduğu için onlara ihtiyacı yoktu. Onlarla birlik olması kendi önünü ileride ufak bir falsoyla kapatabilirdi. Onun için; klasik kurmay tavrıdır: boş ver benim önüm açık, kalan kalsın düşüncesiyle hareket eder. Belki de temelinde bunların büyük hayal kırıklıklarının sebebi de budur. Daha düne kadar arkadaşımızdı, niye bizi terk etti? Yok, sizi terk etmedi. Onun önü açıktı, sizinki kapalı. En ufak bir riske atmaz kendini. Ondan sonra Büyükanıt’tan çok büyük hayal kırıklıkları yaşadılar. Ardından aynı tavrı benimseyen Başbuğ geldi ve aynı hayal kırıklığı tekrar yaşandı.
TURKTIME: Başbuğ’un ağlama duvarındaki fotoğrafları için de aynı yorumu mu yapıyorsunuz?
DURMUŞ TÜREMEN: Evet aynı. Bunlar klasiktir. Generaller arasındaki iktidar mücadelesi bunlar. Başka kimsenin işi değildir… Tarikatın, örgütün falan.O resmi ele geçirebilecek onların yine yakınındaki kişilerdir.
TURKTIME: Buna nasıl emin olabiliyorsunuz? Tecrübe mi yoksa başka bilgilerden mi?
DURMUŞ TÜREMEN: Tecrübelerimden tabi. Rakibiniz olan bir kişiyi yediğiniz zaman seçilme şansınızı yüzde elli artırıyorsunuz, yüzde 20’de şansınız varsa çıktı yüzde 70’e. Mesele odur. Tamamen bir rütbe daha alabilmek, bir kademe daha ilerleyebilmek amacıyla yapılıyor bunlar.
ORDUYA DEĞİL, VATANA SADAKAT ŞEREFİMİZDİR!
TURKTIME: Sizin askerliğiniz süresince size “gel darbe yapalım” gibi şeyler söylendi mi? Böylesi girişimlere şahit oldunuz mu?
DURMUŞ TÜREMEN: Teğmenliğinden itibaren kişileri bunlar belirlerler, bazı görevlere getirerek denerler. Sadakatini ölçerler. Mesela garnizonlara yazılar yazarlar: Orduya sadakat şerefimizdir. Şimdi ordu komutanı şerefsizse şerefli olmak şerefsizlik oluyor. Orduya sadakat değil, vatana sadakat şerefimizdir, millete sadakat şerefimizdir olmalı. Ama hayır, yazıyor ki orduya sadakat şerefimizdir. Ordu dolarak onlar kendilerini görüyorlar.
TURKTIME: Orada sembolik bir yaklaşım var. Ne mahsuru olabilir ki? Ordu da milletin bir çekirdeği değil mi?
DURMUŞ TÜREMEN: Ordu denince benim aklıma sadece Mehmetçik gelir. Onlar ordu dedikleri zaman tuğgeneral ve üstünü anlıyorlar. Akıllarına sadece paşa takımı gelir. Öbür taraf hikaye.
ORG. KARADAYI İHTİLAL KONSEPTİNE UYGUN OLMADIĞIM İÇİN BENİ ANKARA’DAN UZAKLAŞTIRDI!
TURKTIME: Siz sadakat sınavından geçebildiniz mi?
DURMUŞ TÜREMEN: Hayır, çaktım… Elimde belgesi de var. İhtilal yapacakları zaman bu ihtilalde tam anlamıyla kullanamayacakları veya sadakatinden şüphe edecekleri yani bu çocuk demokrasiye bağlı dediklerini eliyorlar. Bakın; 1978 yılında ben aniden Ankara’da görev sürem daha beş yıl olmasına rağmen Trakya’ya tayin edildim. O zaman da tayin daire başkanı Tuğgeneral Karadayı’ydı. Bizde tayin kitaplarında herkesin rütbe sıralarıyla tayin edilmeleri yazılır; Albay, Yarbay, Binbaşı, Yüzbaşı, Üsteğmen, Teğmen diye… 78 Yılındaki tayin kitaplarında herkes sıralanmış teğmenler de bitiyor altında Yüzbaşı Durmuş Türemen. Yani benim kıdemime de yerime de uygun olmayan bir şekilde tayin kitabına yazılarak tayin oldum gittim. Sonra ben bunun için epeyce de mücadele verdim. Kara kuvvetleri komutanına da baskı yapıldı benim akrabalarım tarafından. O zaman tayin isteğim şiddetle reddedildi. Karadayı’nın son açıklamalarında diyor ki: o zaman biz Ankara Garnizonundaki subayların tayinlerini ihtilale göre ayarladık. Ben ihtilal konseptine uygun olmayan bir adamım. Görev yerim çok kritikti: savaş istikam birliği. Tahrip yapar bombaları bulur bu birlik. Ankara’da da tek birlik vardı o zaman o birliğin de komutanı bendim. Beni oradan Çorlu’ya tayin ettiler. Yani şimdi anlıyorum ki ihtilal yapılacak kadronun içinde uygun olmayan Yüzbaşı Durmuş Türemen uzaklaştırıldı. Ve bana iki tane de tayininiz yapılamamaktadır, uygun değildir, Ankara’da kadro yoktur diye yazı gönderiliyor Karadayı Tuğgeneralken. Hatta bir tanesine de gücü yetmiyor Nurettin Ersin’e Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sırasında bastırıyorlar ve ondan tehdit gibi bir mektup aldım. Bunlar hala duruyor bende imzalı olarak dosyamda. Burada bir kadro oluşturuyorlar kendi kafalarına göre, kendilerine hizmet edecek ve biz buna uygun değiliz. Hakikaten de değiliz. Ben böyle bir şey yapacak olsam benim gibi adamı istemem. Ve ben Çorlu’ya gidiyorum. Çok ağır bir tazminat davası açtım Karadayı’nın şahsına yönelik.
TURKTIME: Yani orduda ihtilal yapabilecek paşalara sadık askerler ve olmayanlar gibi örtülü bir fişleme mi vardı?
DURMUŞ TÜREMEN: Var tabi ki kesinlikle. Beni de fişlemişler işte, resmi belgesi elimde. Onlar Ankara’daki kadroyu o şekilde oluşturuyorlar ve biz yani bu tür subaylar harekatın yürütüleceği bölgelerden tamamen uzak yerlerde istihdam ediliyoruz. İttihat ve Terakki zihniyetinin devamı oldukları için bunların içinde Anadolulu kimse yok. Çoğu Rumelilidir. İkincisi Kafkasyalı, bunları da Anadolulu sayamazsınız. Anadolu insanıyla Cumhuriyetin yönetimi bir türlü buluşamıyor. Ergenekon’unda özeti budur zaten. Anadolu insanını maraba takımı gibi görüyorlar. Ben Konya Karaman’lıyım mesela. Ve onlar için de en tehlikeli adamlardan biriyim Karamanoğulları’ndan dolayı.
“1 NUMARAYI MASON LOCALARI, BÜYÜK KULÜP BELİRLİYOR!”
TURKTIME: Bu Ergenekon denen yapı gerçekten çözüldü mü? Mesela bir numarası var mı yoksa tamamen hayali mi sizce?
DURMUŞ TÜREMEN: 1 Numara diye kesin birini göstermezsiniz. Mesela askerlikte şöyle bir şey vardır: Tabur komutanı ölünce yerine vekili geçer. Onun yerine bir başkası, bakarsanız onbaşıya kadar iner bu iş. Değişkendir. Her an, bir saniye bile boş kalmayacak şekilde bir 1 numara vardır.
TURKTIME: Kim mesela o bir numara?
DURMUŞ TÜREMEN: Benim de herkes gibi tahminlerim var. Demirel olabilir, Denktaş olabilir, İstanbul’un kaçak bir belediye başkanı var ya o olabilir. Ve kendisini bir numara zannedenler de var mesela Karadayı gibi. O zaten hayatında her zaman kendisini bir şey zannetmiştir. Ama değildir.
TURKTIME: Ama ordunun bir numarası olmuş bir isimden bahsediyorsunuz. Ergenekon’un bir numarası olmaktan daha önemli değil mi Genel Kurmay’ın bir numarası olmak?
DURMUŞ TÜREMEN: Yok, onun mutlak tabi olduğu biri var. Şimdi Karadayı’yı genel zeka seviyesi havasıyla az çok tanıyan biri olarak söylüyorum. Genelkurmay başkanı elbisesini taşıdı o.
TURKTIME: Kimin adına?
DURMUŞ TÜREMEN: O gücün adına. Bir numarayı esas belirleyen kesim belli. Mason locaları yani Büyük Kulüp. Türkiye’de bunlar Fenerbahçe’de kümelenmiştir. Bizim bütün bu bir numara adaylarının hepsi Fenerbahçe civarında otururlar. Fenerbahçe ordu evinde, Fenerbahçe Kulübünde, Büyük Kulüp’te. Büyük Kulüp bazılarına onu bir numara gibi hissettiriyor. Sen bir numarasın diyor. Bunların bir hissettirdikleri bir de gerçek bir numaraları var. Gerçek bir numara yabancı da olabilir. Şener Eruygur falan bir numara olamaz, onlar taşerondur.
TURKTIME: Ergenekon’a birçok dış bağlantı kuruluyor. Rus, İsrail, Amerika… Hangisine daha yakın?
DURMUŞ TÜREMEN: Görünürde Amerika’ya bağlıdır. Ama temelinde bu işin arkasında bence Masonlar vardır. Masonlar zaten Amerikanın da arkasındadır yani dümen onların elindedir. Yani temelde o var.
TURKTIME: Ya Rusya ayağı?
DURMUŞ TÜREMEN: Rusya ayağı yeni çıkmaya başladı. Amerika bunları reddedince Avrasyacı oldular. Özellikle 89, 90, 91’de demir perdenin yıkılmasıyla beraber ihtiyaç da kalmadı Türkiye’deki bu yapılanmaya.
ERGENEKON’U ÇÖKERTME İRADESİ YOK, SADECE MİATLARI DOLDU, NE HALİNİZ VARSA GÖRÜN DENDİ!
TURKTIME: Peki bu Ergenekon’u çökertme iradesi nereden çıktı?
DURMUŞ TÜREMEN: Ergenekon’u çökertme iradesi yok. Ergenekoncular miadını doldurdu. Ufak ufak da yoldan çıktıkları için kullanan irade yani yurtdışındaki örgütler bunlara ne haliniz varsa görün dedi. Ufak ufak da Türkiye Cumhuriyeti’ndeki yargının polisin şunun bunun eline ipucu verin diyerek olayı başlatmıştır.
TURKTIME: Yani siyasi iktidar başlatmadı öyle mi?
DURMUŞ TÜREMEN: Hayır. Siyasi iktidar bence hala ne olduğunun normal vatandaş kadar da farkında değil.
TURKTIME: Şunu diyenler de var mesela: Siyasi iktidarın gücü yetse durdurur. Hatta sanki bir ön işaret fişeği gibi bir önemli bir Bakan’la bir Büyükşehir belediye başkanının konuşmaları da yayınlandı.
DURMUŞ TÜREMEN: Zaten o bakan ve belediye başkanı Ergenekon’un hükümet içerisinde en etkin kullandığı iki kişi. Melih Gökçek nereden çıktı? Nereden böyle bir anda ta buralara kadar geldi? Cemil Çiçek neden her dönemde bakan yardımcısı?
TURKTIME: Bunu ispat edecek bir deliliniz var mı?
DURMUŞ TÜREMEN: Bunu ispat edebilmek için büyük kulübün kasalarını açmak lazım.
TURKTIME: Yani burada Ergenekon savcısına Büyük kulübün kasalarını açarsan orada baya bir materyal var mı demek istiyorsunuz?
DURMUŞ TÜREMEN: Evet ama ben büyük kulübün kasası derken büyük kulübün hafızasından bahsettim. Türkiye’de mümkün mü öyle bir şey bulundurmaları?
TURKTIME: Peki, bundan sonrası ne olacak?
DURMUŞ TÜREMEN: Bundan sonra ne olacağı artık yargının dirayetine kalmıştır. Siyasi bir destek gelmez onlara.
TURKTIME: Yargı dirayetli mi sizce bu konuda?
DURMUŞ TÜREMEN: Hayır. İstanbul’daki bir grup dirayetli olsa bile Ankara’ya gelince bu dosyalar paçavra edilebilir. Ama bir tek güvence var: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.
AİHM ERGENEKONCULARI HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATACAK!
TURKTIME: Tam tersine Ergenekoncular da bu dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden dönecek diye umut ediyor…
DURMUŞ TÜREMEN: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi onların bazı konularda usulen işine yarayabilir. Ama AİHM onların umdukları gibi de değil, evrensel hukukun ilkelerine göre yargılar. Evrensel hukukta da demokrasi düşmanlığı en büyük suçtur. Usulden de yırtamazsın işte. Temelinde sen demokrasiye karşıt bir adamsın.
TURKTIME: Dediniz ki; Ergenekon’u başlatan irade yine kendisi sonuçlandırdı. Peki bu irade yerine başka bir şey ikame edecek mi? Edecekse bu ne olacak?
DURMUŞ TÜREMEN: Edecek tabii. Dünyadaki şartlara göre yeniden bir oluşuma yerini bırakır. Dünya üzerinde dünya hâkimiyetini kurmak isteyen ve buna gücü yetebilecek güçlerin ne tarz bir şey alacaklarına bağlı. Bunu artık askerler üzerinden bugünün dünyasında yürütmek artık çok demode oldu. Bunları tasfiye edecekler şimdi farklı ideologlar üzerinden veya büyük zenginler üzerinden çıkar çevreleri üzerinden yeni bir yapılanma yapılacak ve bunların içerisinde artık bundan sonra askerler çok tali görevler alabilirler burada.
RÖPORTAJ: TALAT ATİLLA/ERSİN TOKGÖZ-TURKTIME
irfan 6 Şubat 2010 Cumartesi 13:51
|
Nizamettin Uçar 31 Ağustos 2009 Pazartesi 14:45
|
osman nuri 25 Ağustos 2009 Salı 10:45
|
karaağaçlı iraz 25 Temmuz 2009 Cumartesi 22:12
|
CUBIDI 4 Temmuz 2009 Cumartesi 10:02
|
dermanca 4 Temmuz 2009 Cumartesi 08:48
|
KOÇAK ! TAN 9 Haziran 2009 Salı 17:21
|
NEJATA 29 Mayıs 2009 Cuma 19:14
|
Ahmet Demirezen 29 Mayıs 2009 Cuma 16:06
|
Nedim Deniz 29 Mayıs 2009 Cuma 16:02
|