Vaktiyle Mehmet Metiner’i her yerde görüyorduk. Vaktiyle dediysek, öyle çok uzun bir zaman önceyi işaret etmiyor geçmiş zaman vurgusu.
Daha AKP’den vekil olmadan önce, seçim sathı mahalline girilmek üzereyken.
Nereye baksak Metiner hançeresini yırtarcasına AKP’yi savunuyor, Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere AKP ile ilgili her türlü karşı sözün karşısına o çıkıyor, kimseye laf ettirmiyordu.
Ki o gazeteciydi. Ama gerek köşesi gerekse ekranlar hiçbir AKP’li için Metiner kadar AKP savunusu için rezerve edilmiyordu.
Bunlar, adrese teslim mesajlardı. Erdoğan tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi döneminde kapıya konulmuş ve başka siyasi mecralara akmaya çalışmış ama becerememiş olan gazeteciliğini, kalemini tek bir amaca kilitlenmiş bir araca dönüştürdü, yılmadan, usanmadan Erdoğan’ın gözüne girmeye çalıştı, kendini affettirmek istedi.
Ve bunu başardı da. Sonunda aday yapıldı ve Adıyaman’dan AKP vekili olarak Meclis’e geldi.
Şimdi o Metiner Erdoğan ile ilgili sözleri ile gündemde tekrar. İnternette yayınlanan ses kaydına göre Erdoğan’ın çapsızlığından giriyor, anti demokratlığından çıkıyor.
Bu, bir haber midir? Yukarıdaki arka planı göz önüne aldığımızda haberdir. Diyebilirsiniz ki, ama o ses kaydı yasa dışı yollardan kaydedilmiş. Olur mu öyle şey?
Metiner de öyle diyor. Komplodan bahsediyor, ürettiler diyor, kaydedenlere ve haberi yapanlara namert diyor.
Doğru mu?
Şuna bakalım… Ses kayıtlarının tarihi Metiner’le mi başladı? Türkiye’de son yılların bitmez tartışması yasa dışı dinlemeler ve bunun servis edilmesi değil mi? Peki; bu yasa dışı kayıtlar daha çok kimlerle ilgili ve hangi kanallardan geçerek yayılıyor, yaygınlaşıyor? Kayıtlar Metiner’in ideolojik karşıtlarının ve yayan taraf da Metiner’in paylaştığı ideolojiyi paylaşan yayın organları değil mi?
Peki; çıkmadığı ekran kalmayan Metiner’den bu güne kadar onlarca insanın hayatını karartan ses kayıtları ile ilgili tek bir eleştirel çıkış anımsayan var mı? Köşesinde bir kez olsun “Ama yasa dışı ses kayıtları namertliktir” diye tek bir satır gördünüz mü?
Bu mudur ahlaki tutarlılık? Bu mudur hakkaniyet?
Metiner’in ses kaydıyla ilgili biri diğerini yalanlayan çelişkili açıklamalarına girmiyoruz bile. Ne önce “bu kayıtlar bana ait değil, ispatlasınlar istifa edeyim” demesi ile ilgiliyiz ne daha sonra çark edip “demiş olabilirim ama yıllar önce” diyerek topu taca atmasını.
Eh, Metiner gazeteciyken de siyaset yapıyordu zaten. Kıvırma becerisi bu işin raconu zaten. Ama az biraz tutarlılık ve insafı Metiner’den bile bekliyoruz.
Hele çelişkilerini yüzüne vuran internet medyası ile ilgili sözleri, pes artık. Diyor ki Metiner: “İnternet medyası kadar tehlikeli, gayri ahlaki bir mecra olamaz.”
Merak ediyoruz. Metiner, internet medyasının tehlikesini ve ahlaksızlığını kendisini deşifre edene kadar neden anlayamadı acaba? Ve bir merak daha: Bu ahlaksız ve tehlikeli mecraya kendisi de girdi mi? Hem de çok büyük rakamlar aktararak? Eğer girdiyse… E o zaman?
Dedik ya; az biraz tutarlılık ve insafı Metiner’den bile bekliyoruz. Eğer şapkasını önüne koyup özeleştiri yapmak yerine suçlayarak kendini aklamaya çalışmaya devam ederse internet medyası merak edilen soruların yanıtını da verecektir.
İbrahim Günaydın 23 Kasım 2011 Çarşamba 15:32
|
Misafir 4 Kasım 2011 Cuma 23:51
|
Misafir 13 Eylül 2011 Salı 18:12
|
Misafir 12 Eylül 2011 Pazartesi 20:35
|
Misafir 9 Eylül 2011 Cuma 16:28
|
Misafir 8 Eylül 2011 Perşembe 13:09
|
Misafir 8 Eylül 2011 Perşembe 13:05
|
Misafir 8 Eylül 2011 Perşembe 13:01
|
Misafir 8 Eylül 2011 Perşembe 12:39
|
Misafir 8 Eylül 2011 Perşembe 11:25
|