Franklin Roosevelt'in "Politikada hiçbir şey kazayla olmaz. Olmuşsa, öyle planlanmıştır." sözü, muhtemelen siyaset var oldukça alıntılanacaktır.
Sözde modern dünya, siyaset mühendisliği kavramını boşuna üretmedi. Matematiği olmayan bir mühendislik düşünülebilir mi?
Siyaset mühendisliği, siyasetçi için tenzil-i rütbe, utanacağı bir içsellik değildir. Buna rağmen, siyasetçilerin çoğu "hesapsız-kitapsız" görünmeyi daha üst bir ahlaki ilke olarak kabul ederler.
* * *
Hesap-kitap meselesini bu coğrafya biraz da anlamsız bir şekilde içten pazarlıklı olmayla eş değer gördüğü için kelimelere dökmekten imtina eder.
Liderlerin mitinglerde "Hesapsız- kitapsız geldim huzurlarınıza..." sözlerini çok işitmişsinizdir.
"Bravooo…" sesleriyle, alkış kıyamet kopar. Bir vatandaş da çıkıp "Vay hesapsız, vay kitapsız!" demez!
Aynı liderler, başka bir gündemle "Hesabımızı kitabımızı tek tek yaparak, hazırlanarak geldik huzurlarınıza..." dediğinde de yine alkışlar patlar.
Aradaki ton farkını, bu hesap-kitap işini çözene, çağın filozofu diyorlar zaten!
Karışık, biraz da felsefi bir mevzu olarak çıkıyor karşımıza.
* * *
Felsefe her ne kadar çoğunluk tarafından küçümsense de, hemen hemen tüm iktidarların bir zamanlar felsefe olan fikirler üzerine kurulduğunu da hatırlamamız gerekir.
Velhasıl anlıyoruz ki...
Aslında insanlığın tüm gayreti sadece iktidar için!
İktidar gücünün yerçekiminden daha kuvvetli çekim alanı olmasını, Afrodit kadar etkileyici haz abidesi olarak görülmesini kimse artık yadırgamıyor.
Çünkü herkes kendi alanında kurallı- kuralsız iktidar peşinde.
İktidar konusunda sadece filozoflarda farklı duruşlara rastladı bu gezegen.
* * *
Sokrates iktidara ne kadar karşı çıkmışsa, Hegel o kadar yanında yer almıştır. Descartes iktidara ne kadar sığınmışsa, Diyojen o kadar dışında durmuştur.
Ya günümüzde?
İçinden geçtiğimiz yüzyılı anlamak için bir yüzyıl daha gerekebilir. Çünkü...
Tarihçi- sosyolog- gazeteci- psikologlar da ağır yaralı.
Ve bu yarayla sağlıklı bir tarih yazmak kolay olmayacak.
Dikkatiniz çekiyor mu bilmem.
Siyasette hayatın olağan akışına ters bir hareketlilik var.
* * *
Meral Akşener istifa etti.
Koray Aydın partisinden istifa etti.
İktidar-CHP anlaşılması mümkün olmayacak şekilde yakınlaştı.
Hatta Özgür Özel, iktidar ile özdeş mavi ekoseli "Winner" ceket giymeye başladı.
Ankara-İstanbul belediye başkanları vites büyüttü.
Türk Tarih Kurumu eski başkanlarından Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu yeni bir parti kurdu.
Yavuz Aliağıroğlu parti kurmaya hazırlanıyor.
* * *
Benzer örnekleri çoğaltabilirim.
Tam bu noktada duralım.
Seçimden yeni çıktık.
Bu telaş, bu heyecan, bu panik atak niye?
Hayırdır?
Bil(e)mediğimiz neler oluyor?
Görünmeyen, görünenden her zaman daha çoktur.
Şu anda göremediklerimiz neler?
Burnumuzun dibinde bir şeyler oluyor!
Orhan Veli diyor ya.
Bir şeyler oluyor belli.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum…
* * *
Erken seçim desek, bizim TBMM 3. Dünya savaşı çıksa 2 yıl dolmadan erken seçim kararı almaz. Çünkü vekillerin hakları için 2 yıl şart.
Atom bombası atılsa, zinhar seçim kararı almazlar.
Siyasetteki bu tuhaf ve yüksek harareti araştırdım.
Elbette subjektif. Elbette bir mutlak gerçeğe dayanmıyor ama siyasetteki bu olağanüstü hareketin nedeni konusundaki bulgularımı sizinle paylaşmak istiyorum.
* * *
Kritik bir noktadan, muhalefetin güç unsurlarına ayrı ayrı bilgilendirme yapılmış!
Bu bilgilendirmenin ana çerçevesi, liderlerin sağlık ve irtifa kaybı ile ilgili.
Muhalefetin bazı gelişmelere hazırlıksız yakalanmasını istemeyen bir güç damarı olduğunu varsayabiliriz.
Ve bu ihtimaller arasına, "Vaziyet alın, buralar karışacak!" diyen, arka fonda rütbeli bir sesi de ekleyebiliriz!
"Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?" sorusu, siyasetin tam orta yerinde duruyor!
KORAY AYDIN
Bahçeli'nin "İyi Parti’deki tek ülkücü" dediği bir isim Koray Aydın.
Çekirdekten yetişme.
Dil sürçmesi ya da dil sürçmesi gibi yaparak, İyi Parti rozeti takarken "liderimiz Devlet Bahçeli" diyen bir siyasetçi o…
DP'nin başına geçeceği yönündeki söylentiler en azından şu an için sıfır ihtimal.
Aldığım bilgilere göre Koray Aydın'ın beklentisi, Devlet Bahçeli'nin liderlik için yeşil ışık yakması.
Milliyetçi cephede saygın bir isim olan Aydın'ın liderlik vizesini alıp alamayacağını şimdilik bilmiyoruz ama elinde ikinci bir kartı daha var!
Bu bilgiyi biraz daha netleştirince yazacağım ama jenerik olarak tüm anketlerin halen efendisi olan Mansur Yavaş ismini bir kenara not edin!
Bir de önemli bir karekter oyuncu var!
Onu da diğer yazıya bırakıyorum!
Malum; At koşar, baht kazanır!
VELHASIL: Uygarlık tarafından yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir uygarlık çağını yaşıyoruz.- Nietzsche
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!