Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr.
Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına 1 Temmuz'da başlanacak.
MHP, Ateş cinayetinin adli bir vaka olduğunu iddia ederken, Sinan Ateş cephesi, siyasi cinayet tezinde ısrarlı.
Ateş davasına sayılı günler kalırken, her iki tarafın da mahkemeye sunacağı delil ve beyanlar da merak konusu oldu.
* * *
Aldığım duyumlara göre; Ayşe Ateş'in avukatları, öncelikle Ateş cinayetine birden fazla kişinin katıldığını öne sürerek, bu davanın çete davası olarak görülmesini, cinayetin siyasi olduğu teziyle mahkemeden görevsizlik talep edecekler.
Ayrıca Ateş'in avukatları, iddianameye yansımamış bazı isimlerin, cinayetin talimat failleri olduğunu, bu faillerin halen partide üst düzey görev yaptığını iddia ederek, 3 önemli MHP'li ismin de iddianameye girmesini isteyecekler.
(*Ayşe Ateş'in avukatlarının iddia ettiği 3 ismi öğrendim ama bu süreçte isimleri zikretmenin, mahkemenin sağlıklı yürümesine engel olabileceğini düşündüğüm için yazmayacağım...)
* * *
Ateş'in avukatlarının çalışmaları bunlarla da sınırlı değil. Yeni bilirkişi, cinayet süreci ve öncesi meydana gelen telefon, mesaj, mail yazışmaları ve ses kayıtlarının da kronolojik olarak ortaya çıkarılmasını isteyecekler.
MHP cephesinin de yargılamaya sıkı hazırlandığını öğrendim.
MHP'ye göre; mahkemenin akışını değiştirecek yeni deliller var.
En önemli gördükleri delil; Sinan Ateş'in ölümüne neden olan kurşun açısının sorgulanması olacak.
* * *
Otopsi raporuna göre, Ateş'e isabet eden beş kurşunun; biri çenesinden girip başının üstünden, biri karnının solundan girip belinden, sol bacağının kasık bölgesinden giren bir kurşunun vücudundan çıkış noktası bulunurken; aynı yerden giren bir diğer kurşunun ve sağ kasığından giren bir kurşunun da vücudundan çıkışı var.
MHP'nin avukatları, çenesinden girip başının üstünden çıkan ve Ateş'i öldüren kurşunun açısında karanlık bir nokta olduğunu düşünüyorlar.
Yani, MHP cenahına göre; otopsi raporunda, çene altından girip, başının üstünden çıkan öldürücü kurşunun açı itibariyle farklı bir silahtan çıktığı düşünülüyor.
* * *
MHP avukatlarının bu tezi ispatlanırsa, Sinan Ateş cinayetine bakış perspektifi sil baştan değişebilir çünkü.
O zaman Ateş'i öldüren kurşunun başka bir yerden sıkıldığı şüphesi gündeme gelebilir. (*Balistik raporların durumunu bilmediğim için bu konuda daha fazla bir değerlendirme yapamıyorum.)
Gelişmeler, önümüzdeki sürecin Sinan Ateş cinayetine kilitleneceği anlaşılıyor.
Anton Çehov'un "Gerçek, niteliği ne olursa olsun, belirsizlik kadar korkunç değildir." dediği gibi, Ateş cinayetinde saf gerçeğin çıkmasını umuyorum.
İKTİDAR-MHP AŞKI NEREYE KADAR?
"Acaba bizi yönetenler, biz faniler kadar siyaset konuşuyorlar mı?" diye düşünürken, Oscar Wilde'ın "Siyasi partilere bayılıyorum. İnsanların siyasetten konuşmadığı tek yer orası kaldı." sözlerini hatırladım.
Wilde, yıllar öncesinden adeta içimi okumuş.
Acaba kendi kendimize konuşup, yine sadece kendi kendimizi mi dinliyoruz?
Bundan gerçekten ağır şüpheliyim.
Neyse...
* * *
Yazının başlığındaki sorunun yanıtını hemen vereyim; gittiği yere kadar!
Ortaya çıkan veriler gösteriyor ki başka bir alternatif olsa; MHP iktidarla, iktidar da MHP ile ortaklık yapmaz.
MHP, iktidar ortaklığını Türkiye'yi savunma hattı olarak görüyor.
İktidar da bu birlikteliği aynı perspektifle yorumlasa bile, biraz daha realize ederek; konjonktürel zorunluluk şeklinde değerlendiriyor.
İktidar içinde başta Kürt kökenli siyasetçiler olmak üzere MHP ile birliktelikten haz etmeyen farklı güç unsurlarının varlığı sır değil.
MHP'de 'Ne içindeyiz, ne dışında. Negatif yükleri neden omuzlanıyoruz? " diyen kesimin sesi giderek yükseliyor.
Gelinen noktada her iki parti birbirlerinin sınırlarını test etmekten, sınırlarında nöbet tutmaktan yoruldu.
Tam da bu yüzden bir süre kavga etmeden yürüyeceklerini öngörüyorum.
Olağanüstü bir durum olmazsa, iktidar-MHP ortaklığı seçimlere kadar gider.
* * *
"Bu kadar paradoksa rağmen mi?" diye sorulması anlaşılır bir tereddüt ama yanıtı yine de evet. Çünkü...
Birbirlerinin alternatifleri yok!
İktidar CHP'ye, CHP iktidara güvenmez.
Tersi, varlık nedenlerine aykırı.
Geriye kalan partiler bölük- pörçük ve zor ayakta duruyorlar.
Ve belki tüm bunlardan daha önemlisi.
* * *
MHP- iktidar ayrılığında, MHP'nin aynı gün 'erken seçim ' kartını masaya sürmesine hiç kimse şaşırmaz.
En azından bu satırların yazarı aksi olursa şaşırır.
Bir erken seçimin, iktidarı yüksek ihtimalle muhalefete düşüreceğini öngörebiliriz.
Öyleyse neden iki parti ipleri koparsın?
Neden bir karadeliğe kendilerini mahkûm etsinler?
Aklım kendime yetmiyor!
Bu yüzden kimseye akıl vermiyorum ama Cumhur İttifakı bu satırların yazarına "Ne yapalım peki?" dese...
Onlara "Ayrılacağınız yok. Madem öyle birlikteliğinizi bakan ve bürokratlar nezdinde kuvvetlendirin. Hem millet, hem de siz önünüzü görün!" derdim.
Belirsizlik bu toprağın çocuklarını çok yordu!
HERKES NEREDE?
Dünyanın ilk nükleer reaktörünü inşa eden İtalyan fizikçi Enrico Fermi diyor ki: 'Bizim şu anda bulunduğumuz noktada ve gelişmişlikte binlerce hatta yüz binlerce yıl önce bulunmuş yaşam formları olmalı. Biz bu kadarcık gelişmişliğimizle yayınlar, sinyaller yolladık etrafa, bu yaşam formları çoktan bizi bulup bizimle temasa geçmiş olmalıydı..."
Fermi'ye katılıyorum. Bizi neden uzaydan arayan soran hiç kimse yok!
Sahi, herkes nerede?
VELHASIL: Görünen değişiyor, görünmeyen değişmiyor.- PLATON
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!