Kaset furyasıyla iyice zıvanadan çıkan siyasi mücadele her gün yeni bir kurban seçiyor kendine ve linç edilmek üzere kamuoyunun önüne atılıyor.
O furyanın son kurbanı Hürriyet Gazetesi yazarı Metehan Demir oldu. Malumunuz… Metehan Demir ile Egemen Bağış arasında geçtiği iddia edilen ses kaydına göre Bakara Suresi ile dalga geçiliyor.
Egemen Bağış’ın da Metehan Demir’in o kaydın montaj olduğunu açıkladıklarını not edelim öncelikle. Ama durun hele…
Montaj değil diyelim. O konuşma bir TV kanalında mı yapılmış? Kamuoyuna açık bir yerde mi? İkiliden başka kimi ilgilendirir. Günah diyorsunuz belki… Ama günahsa, sadece ilgili şahısları ilgilendirmez mi?
“Bakın nasıl da ayıp bir konuşma” diyenler, o mantıkla bunu yayınlayanlar, yayanlar, fırsat bu fırsat diye mal bulmuş mağribi gibi din iman dersi verenler röntgenciliğin, kusur arayıp bunu faş etmenin daha iyi bir şey olduğunu mu düşünüyor acaba?
Düşünüyorsa; bu nasıl hastalıklı bir din kabulü, ahlak anlayışıdır?
İlgili konuşmanın Demir’in Hürriyet’te internetteki sızıntıları yazmasından hemen sonra bir gözdağı olarak piyasaya sürülmesinin ne demek olduğunu düşünmek gelmiyor mu kimsenin aklına?
Gazetecilik formasyonlarıyla Metehan Demir’i alt edemeyen bazı kifayetsiz muhterisler aç kurtlar gibi üşüştü ve sanki Metehan Demir, olduğu yere din sömürüsü yaparak gelmiş gibi o sözlerinin (gerçekse) gazeteciliğini bitireceğini iddia etti. Yetinmediler; o konuşmanın özel bir görüşme olduğu detayını atlayıp Fazıl Say-Twitter örneğini vererek aynı şekilde yargılanmasını istediler. Fırsat bu ya; belki Metehan Demir’den bir şeyler azaltabiliriz diye durdukları tüm zemini yok etme pahasına olmadık fikirler yumurtladılar.
Derler ya, ilk taşı en temiziniz atsın diye. Siz… Arkadaşlarınızla kendi özelinizde yaptığınız her konuşmayla kamuoyu önünde yüzleşmeye hazır mısınız?
1 milyon kişinin kaydının malum şebekede olduğu söyleniyor ya; Metehan Demir’in o 1 milyon kişiden biri olduğunu görüp eğer linçe kalkacaksak geri kalan kocaman yüzdeyi de görmemiz gerekmez mi? Ve bugün tırnaklarını birbirine sürterek zevkten dört köşe ses kayıtlarıyla oyalanan güruh, verdiğiniz cesaretle kendi tuzağınızı onlar adına kurduğunuzun farkında değil misiniz?
Ortaya konan oyununun tehdit ve gözdağlarıyla açıkça karakter suikastı olduğu bu kadar açıkken, ısrarlı bir şekilde neden o ses kayıtlarını görmüyorsunuz diye sormak, bu linçe ortak olmamızı beklemek nasıl bir mantıktır.
Açıkça söyleyelim… Turktime o linçe ortak olmayacak. Filler tepişirken aradaki çimenlerin ahlaksızca ezilmesine, sırf birileri tatmin olsun diye el vermeyeceğiz.