Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
MÜHÜR KİMDE ..?
M. Kürşat Türker
YAZARLAR
25 Mayıs 2023 Perşembe

MÜHÜR KİMDE ..?

 

                                                " Mühür kimde ise Süleyman odur " bir atasözü olarak hangi atalardan beri söylenmektedir bilemiyorum. Dolayısıyla sadece bize özgü olmayan sandık demokrasisinde herkes üç dakikalığına da olsa birer Süleyman'dır..., İlginçtir ki; insanları hipnotize etme yeteneği olduğu eski yazıtlarda geçen peygamberde Hz. Süleyman'dır. Ekranlardan billboardlara, otobüs duraklarından sosyal ve antisosyal paylaşım sitelerine, haber sitelerinden gazetelere, elektrik direklerinden bina cephelerine kadar her yerde makyajlı da olsa aynı yüzü gören kişi, haliyle hipnotik trans etkisinde mührü Süleyman edasıyla savurabilmektedir. 

 

MÜHRÜN TALİPLİLERİ VE İKLİM : Efsanevi başkanımız bir önceki yamalak başkanlık sistemi sonuçlarına göre ilk rauntta ; yüzde 3 oy kaybı yaşarken ve AKP yüzde 7 oy kaybına rağmen, mevcut rejim tahtını korumuştur..., Girdiği hiçbir genel seçimde, CHP'yi yüzde 30'a ulaştıramamış ( Yaklaşık yüzde 25.5 ortalama ) ve de malulen emekli edilemeyen parti başkanı için bir nüktede bulunmak isterim...; Yapay zekâ ve robot teknolojisinin en donanımlı ürününe bizim siyaset tarihi bilgilerimizi yüklesek bize soracağı ilk soru ;  " Size istifa kodlanması yüklenmedi mi? " olacaktır..., Yüklenmemiştir. Hakkını teslim etmek gerekir ki, KK son bir yıldır gayret ve şevki ile gündemi eline almayı da başarmıştır. Bu hadise için şimdilik ; altı bezli olandan, kendisine kürsü asansörü yaptıran siyasetçilere kadar envaı çeşit geriatrik vaka görmüş bir memleket için olağandışı bir durum da denilebilir. Geçirilmiş olunan seçim neticesinde oy oranıyla beni yanıltan tek parti MHP olmuştur ki; Seçimden bir gün önceki konuşmasında " Türkiye'de alayı birden Recep Tayyip Erdoğan'ı s....ye kalksalar başaramazlar " tespitiyle halkın çoğunluğunun lügatine ve belki de iç sesine hitap etmiş olması da bir etmen olmuş olabilir.   Bir de tabii daimî başkanımızın yüzde 49,5 oya hiç itiraz etmemesi de bir çeşit muamma sayılabilir. Siyasetin adeta bir meslek dalı halini aldığı, parti içinde otokrasi ile ilelebet parti başkanı kalınabildiği ülkede, halen daha " Demokrasi " sayıklamaları yüksek perdeden dile getirilebilmektedir ki, buna medya dilinde aldatıcı reklam denilmektedir.

                                          Son 18 aya göre ortalama ; Et ve süt ürünleri 2-3 kat, meyve sebze en az 3 kat, elektrik, doğalgaz ve diğer ısınma amaçlı ürünler 2-3 kat ,benzin ve mazot 2 kat, elektronik ürünler ve ev eşyaları 3-4 kat, inşaat malzemeleri ve giderleri 2-3 kat artmışken ; kiralar 3-4 kat ve ev fiyatları neden 4-5 kat artmasın diyen mal mülk sahipleri neden türemesin ki ? İlginç olan sosyolojik vakalar ki bunlar nadir de değildir ; mevcut ahvalinin sorumlusunu, KK ya da dış güçlerdir şeklinde açıklayabilmekte ve hakikaten de bunu içselleştirebilmektedir. Bu bir çeşit tapınma ya da kutsamanın akli melekeleri ele geçirmesi hadisesi ise orada psikoloji ilminin yapabileceği şey yoktur. Binaenaleyh ; tıpkı tarikat müritlerinin olmadık mucizeleri şeyhinden bilmesi ve ömrünün büyük kısmında Rabbinden geleni sahte mürşitlerine vakfetmesi, el ayak öpmesi ve secde etmesi gibi siyasette de benzeri davranış kalıplarının yerleşmesi durumu fıkıh ilminin alanına girer ki, " Müşrik " olarak cehennemin en ateşli ve manzarasız alt katmanlarının misafiri olurlar Maazallah..., Tekrardan siyaset sahnesine dönersek; transferler ve pazarlıkların cirit attığı, siyaset erbaplarının söylemlerini yalanlama hızının radar cihazlarını yaktığı, kendini inkar kabiliyetinde olimpik rekorların kırıldığı şu son raunt öncesinde tek dileğim, kazanan adayın diğerine en az yüzde 4-5 fark atmasıdır. Çok küçük oy farkı ( Yüzde 0,5-2 ) ile sonlanan gecenin karanlığından ve gelen sabahından endişe edenler nazarında;  siyasetçisinden imamına, çıkar ehlinden çakar aşığına, nevrotiğinden psikotiğine, münafığından müşrikine öyle militanca söylemlerle yoğruldu ki bu ülke, Arap baharının geliş aşamalarını bilinçaltında bulunduranlar için hakikatli bir korku nedenidir... Kendi ifşaatlarının açığa çıkmasından korkan her totaliter yönetim biçimlerinde, bireylerin sindirim sistemi içerisinde hapsedilmelerinin en etkili silahı " Korku " olmuştur tarihte ve günümüzde..., Ve makaleyi bir alıntı ile bitirelim; " İktidarı çürüten güç değil, korkudur. İktidarı kaybetme korkusu gücü kullananları, iktidar tarafından cezalandırılmak korkusu da güce tabii olanları çürütür " AUNG SAN SUU KYİ 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime