Paris doğumlu, Robert Koleji mezunu, iş insanı, insan hakları savunucusu… Madalyonun bir yüzü böyle. Gelelim diğer yüzüne…
"11.11.11 Ayaklan İstanbul / Occupy İstanbul"… Bu hastag size bir şey hatırlatıyor mu? Evet doğru hatırladınız, Gezi parkı olaylarının fitili bu hastagle ateşlendi. “Sözde ağaç katliamı” adı altında halk sokaklara çağrıldı… Adını çevre duyarlılığı koydular ama sonrasında “Mesele ağaç değil hala anlamadın mı?” diyerek kendileri de meselenin ağaç olmadığını zaten itiraf ettiler. İstanbul sokaklarını savaş alanına çevirdiler.
O dönem Libya, Mısır, Tunus, Cezayir, Bahreyn ve Yemen’de de halklar kışkırtılarak sokaklara döküldü. Adına “Arap Baharı” denildi ama gelinen nokta ortada. 10 yıldır istikrarsızlaştırılan ülkelerin başına gelmedik kalmadı. Darbeler, bölünmeler derken Batı amacına ulaşmış oldu. İşte aynı şeyleri Gezi Parkı ile Türkiye’ye yapmak istediler.
Dostum, senin benim gibi işinde gücünde insanların, herşeyi geride bırakıp günlerce sokaklara çıkıp, üstelik hayatı pahasına şiddet olaylarına karışması mümkün mü? Çevreye bu kadar duyarlı olup da ağaçlar kesiliyor deyip insan hayatını hiçe saymak normal mi? Bu insanları günlerce süren eylemlerde fonlayanlar kimlerdi? Arap Baharı'nı fonlayanlar kimlerse bunları da fonlayanlar onlardı. İşte Osman Kavala denen zat, Arap Baharı'nı fonlayanların Türkiye’deki maşasından başka hiçbir şey değil.
Arap Baharını fonlayan George Soros’un Açık Toplum Vakfı'nın Türkiye temsilcisi kim? Osman Kavala… Soros’un, Kavala aracılığıyla pek çok vakfa ve derneğe yaptığı para transferleri, Gezi Parkı davasının mütalaasında da yer aldı.
Osman Kavala’nın sahibi olduğu Kavala Holding’e yönelik yolsuzluk suçlamaları ve mafya bağlantıları ortaya çıktı 1990’larda. Hatta her paylaştığı video ile izlenme rekorları kıran sözde iş adamı Sedat Peker’in Kavala’nın tahsilatçılığını yaptığı, şirketin girdiği ihaleleri alması için komisyonculuk yaptığı kendi itirafları ile zamanın mahkeme kayıtlarında var. Kızıl Soros Kavala, Muhalif Birgün gazetesinin de kuruluş finansörü.
15 Temmuz akşamı Büyükada’da toplanan CIA ajanlarıyla ilişkileri de ortaya çıktı Kavala’nın. FETÖ’cü darbe girişiminden bir ay önce Eski CIA ajanı Henry Barkey ve HDP’li Selahattin Demirtaş ile de görüşmüş. Barkey, ABD derin devleti elemanlarından, İstanbul doğumlu. Hem ABD hem de Türkiye vatandaşı ve o da Kavala gibi Robert Koleji mezunu. FETÖ’cülerle kanka, son seçimlerde bulduğu her fırsatta Ekrem İmamoğlu’na övgüler düzen ve tabii ki Erdoğan’ı despotlukla suçlayan bir profil.
Neyse detaylara boğmayayım sizi. Sadece şunu söylemek isterim ki; Türkiye için kim yararlı bir şey yapmaya çalıştıysa ya öldürüldü, ya darbe yapıldı. Darbe derken sadece askeri darbeyi algılamayın kişisel darbeler de yapıldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Adnan Menderes, Turgut Özal, Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Muhsin Yazıcıoğlu, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Gaffar Okkan, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Prof. Dr. Engin arık vs. vs. Daha nicelerini sayabiliriz. Bu insanların ortak özelliği vatanını, milletini sevmesi ve alanlarında Türkiye’yi fiziksel ve düşünsel olarak ileriye götürebilecek işler yapıyor olmalarıydı.
Amma kim Türkiye’yi bölmek, parçalamak, istikrarsızlaştırmak istediyse Batı ve Batı’nın Türkiye’deki beslemeleri hep onları destekledi. Hollanda, Almanya, Avusturya gibi ülkeler diyanetin ülkedeki Müslümanlar için görevlendirdiği imamları casuslukla suçladı. Kendi rahipleri casuslukla suçlanınca ortalığı ayağa kaldırdılar. Rahip Brunson’ı hatırlarsınız. Dönemin ABD Başkanı Trump, adamı almak için “Ekonominizi yerle bir ederim” diye tehdit etti bizi ki etti de. Sonunda ne yapıp ne edip aldı rahibi. Beyaz Saray’da şovunu da yaptı.
ABD ve Avrupa, rahip Brunson da olduğu gibi Osman Kavala için de resmen Türkiye’ye emir yağdırıyor “Derhal serbest bırakın” diye. Osman Kavala ile dayanışma org, osmankavalaya özgürlük, kavalaya özgürlük diye sosyal medyada propoganda yapıp, mağdur rolü oynuyorlar. Egemen Bağış’ın “bakara makarası”nı manşet manşet haber yapanlar, şimdi de Bülent Arınç’ın twitine sarılmışlar, “Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, adalete ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.” diye. Kimisi methiyeler düzüyor Osman Kavala için. Yok çok zenginmiş de, mavi turlara çıkıp lüks içinde bir hayat sürebilirmiş de ama işte o “Düşünsel, fiziksel ve maddi birikimini Türkiye'nin demokratik bir ülke olabilmesi yolunda harca”mış mış… Yok ya! Biz bu demokrasi martavallarını yemiyoruz be, hadi başka kapıya…
Son not, ABD ve Avrupa ırkçılığın, sömürgeciliğin, zulmün kitabını yazmıştır. Hegemonyaları altına alamadıkları liderleri devirmek için demokrasi kisvesi altında yapmadıklarını bırakmazlar, Arap baharında olduğu gibi. Gezi ile hayalleri Türk baharıydı ama o iş başka bahara kaldı…
Bu arada aklınızda bulunsun, İçimizdeki Truva atları, ağacın içindeki kurt gibidir… Sessizdir, planlıdır, sizdendir… saygılar…