Rusya ve Çin, 1700’lü yıllardan sonra dünyaya hakim olan Batı hegemonyasına son vermek için geçen yıl anlaştı. Pekin ve Moskova egemen eşitlerin olduğu, yeni bir finans sistemi ve yeni bir rezerv para birimi olan yeni bir düzen kurmak istiyor. Özellikle 2. Dünya savaşı ABD’nin dünya üzerinde kurduğu hakimiyete son vermek istiyorlar.
İlk adımı Rusya attı. Ukrayna’ya saldırarak ABD ve Avrupa’ya “Bütün buralar benim” mesajı verdi. ABD’ye, “Avrasya ve Orta Asya’dan uzak durun.” dedi.
Her ne kadar Putin, hedef olarak 9 Mayıs’ı koymuş olsa da neredeyse 2 aydır devam eden Ukrayna işgalinde işler planlandığı gibi gitmedi. Ukraynalı mültecilere kapılarını sonuna kadar açan Batı, Ukrayna ordusuna da bolca silah desteğinde bulundu. Yaptırımlarla Rusya köşeye sıkıştırılmaya çalışıldı.
Putinsiz bir Rusya, Rusyasız bir Avrasya isteyen Batı bu savaşa müdahil olmasaydı, barış müzakereleri çoktan sonuç verir, masum sivillerin ölümü son bulurdu. Ama maalesef Batı’nın Ukraynalılara yardım adı altında verdiği desteğin tek amacı Rusya’yı mümkün olduğunca yıpratabilmek.
Bu kaos ortamından şimdiye kadar en karlı çıkan iki ülke ABD ve İngiltere oldu. Hem Rusya’yı hem de NATO’nun varoluşunu tartışmaya açan AB ülkelerini kıskaca aldılar. Öyle ki “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti.” diyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron bile “İyi ki NATO var” demeye başladı.
ABD, planlı olarak dünyayı demokrasi ve otokrasi ülkeleri olarak ikiye ayırıyor. ABD başkanı Biden, demokrasi platformu adı altında bir birlik kurdu. Geçtiğimiz Aralık ayında yapılan zirveye Türkiye, Çin, Rusya, Macaristan davet edilmedi. Kimler vardı biliyor musunuz? Mesela Kongo, mesela Irak, mesela Brezilya gibi demokrasinin beşiği sayılan tüm ülkeler oradaydı? ABD Başkanı zirvede “Otokratlar yüzünden küresel özgürlük tehdit altında” dedi. Çıtayı epey bir yükseltmişti Biden. Eskiden tek bir ülkeye demokrasi götürürlerdi şimdi hedefe tüm dünyayı koymuşlar anlaşılan.
Neyse konumuza dönelim, Ülkeleri bir araya toplayabilmek daha doğrusu taraf seçmeye zorlayabilmek için karşılarına bir risk çıkarmak lazım. Avrupa için bu Rusya’ydı. Demokrasinin anası ABD de bunu kullandı.
ABD bir taraftan da Çin’e aba altından sopa göstermeye çalıştı. Biden, Pekin yönetimine “yaptırımlara siz de katılın, Rusya’ya askeri yardım yapmayın” dedi. Pekin’den beklediği cevabı alamayınca da onları da yaptırımla tehdit etti ama Çin “hodri meydan” dedi. Çin, biliyor ki Rusya’dan sonra sıra kendisinde ve ne pahasına olursa olsun Batı’yı durdurmalı. Rusya-Ukrayna savaşında buna göre pozisyon alıyor.
Peki bu savaş nasıl sona erecek? Rusya, Ukrayna’ya ölümü gösterip sıtmaya razı edecek, nasıl mı? Rusya’nın Ukrayna harekatı tam teşekküllü bir işgal hareketi gibi görünse de Putin, ülkenin doğusunda Rus yanlılarının çoğunlukta olduğu bölgeleri ele geçirip, Kiev’in Karadeniz bağlantısını kesecek, orada istediği gibi at oynatacak. Ülkenin batısında yaşayan Ukraynalı milliyetçilere de kıpırdayacak alan bırakmayacak. Batılı destekçiler hızlı davranıp Putin’i devirmezse, Batı’nın kuklası Zelenskiy ya öldürülecek ya da kaçacak. Kiev’de Rus yanlısı bir hükümet kurulacak.
Bu senaryonun tam tersini düşünmek bile istemiyorum. Zira ola ki Rusya bu savaşı kaybeder, Putin savaş suçlusu ilan edilip yargılanırsa sıra önce bize sonra da Çin’e gelecek. Ondan sonra Karadeniz’deki gazmış, Mavi Vatan’mış, yerli otomobilmiş, yerli motormuş, yerli ve milli savunma sanayiiymiş unutun gitsin.
Bu kaos bizi nasıl etkileyecek? Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşın başından bu yana barış diplomasisine ön ayak oldu. Hem Putin hem Zelenskiy ile defalarca görüştü. Müzakere heyetlerini hem Antalya’da hem İstanbul’da buluşturdu. Asyalı ve Batılı liderlerle defalarca krizin çözümü için iletişime geçti. Türkiye’yi her fırsatta ötekileştiren, Erdoğan’ı yalnızlaştırmaya çalışan Batı, nedense çark etti. ABD’de Bıden hükümeti Kongre’ye mektup göndererek F-16’ların satışının onaylanması istendi, “Türkiye bizim için önemli” mesajı verildi. Hatta ABD’nin Ankara büyükelçiliği bir açıklama yaptı, “Türkiye Amerikalılar için yatırım üssü” denildi. Peki, bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü? ?
Çünkü Batı-Doğu mücadelesinde en önemli ülke Türkiye. Hem Batı hem de Doğu için Türkiye vazgeçilmez bir konumda. Batılılar da Doğulular da yatırım için Türkiye’yi seçecek. Türk Dünyası ve İslam Dünyası ile ortak projeler de hayata geçince Türkiye’nin finans problemi kalmayacak. Amma asıl problem bundan sonra başlayacak. Eğer iktidar ve muhalefet bir araya gelmezse, ülke ve halk için en iyide anlaşamazlarsa, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” felsefesi hayata geçmez, devletin finansal zenginliği birkaç elitle paylaşılıp halk yoksulluk içinde bırakılırsa bizim için asıl yıkım o zaman başlar.