Seçimlerin mutlak galibi artık tartışılmıyor: Ak Parti. Ama bu galibiyete giden süreç hala tartışılıyor. Sosyal devlet maskesiyle yapılan yardımların aslında oy avcılığından başka bir şey olmadığı, cemaatlerin ve etnik unsurların kullanılarak halkın kandırıldığı, seçim döneminde oluşturulan ortamın Ak Parti’nin 5 yıllık iktidarının sorgulanamamasına neden olması bu eleştirilerin birkaç ana başlığı. Bu süreci her detayına kadar değerlendirenlerden biri de MHP. Çünkü “60. Hükümet Milliyetçi Hareket” sloganıyla yola çıkan MHP ancak 3. parti olarak Meclis’e girebildi. MHP’nin umduğu ile bulduğu arasındaki farkı belki de en çarpıcı şekilde gösteren örnek Yozgat. Yıllarca MHP’nin kalesi olarak bilinen Yozgat’tan bile ancak tek milletvekili çıkarabildi MHP. Biz de hem bu sonuçların ne anlama geldiğini Genel Başkan Bahçeli’nin kurmaylarından Yozgat Milletvekili ve MHP Genel Başkan yardımcısı Mehmet Ekici’ye sorduk.
TURKTİME: Tam da CHP-MHP koalisyonu konuşulurken sanki bu söylentileri destekler gibi İlhan Selçuk-MHP aşkına şahit olduk. Ama bu aşk da şimdi duruldu. Bu, kısa süren bir yaz aşkı mıydı?
MEHMET EKİCİ: Böyle bir aşk yok. Bu aşk icat edilmiş. MHP İlhan Selçuk’a aşık falan değil. Ama İlhan Selçuk kendi marjında değerli bir yazardır, o ayrı bir konudur. Fikirleri size ters olsa da, fikirlerine katılmasanız da başka gruplardaki şahsiyetlerin kıymetini ifade etmek aşk demek değildir. MHP bu noktada nazik ve mesafeli duruşunu her zaman devam ettirdi. İlhan Selçuk MHP’ye oy verin diye bir yazı yazdı. Bu yazıyı da biz yazdırmış değiliz. O kendi görüşüdür.
TURKTİME: Siz MHP’nin CHP ile koalisyon kuracağı yönündeki söylentilerin Ak Parti ve CHP tarafından birlikte oynanan oyunun sonucunda çıktığını söylemiştiniz. Biliyoruz ki İlhan Selçuk gazeteciliğinin ötesinde özellikle sol kesimin ideologu gibi bir misyona da sahip. Selçuk’un bu özelliğini de dikkate alırsak yazdığı o yazıyı bu oyuna katkı açısından okuyabilir miyiz?
MEHMET EKİCİ: Doğrusu o konuda çok emin değilim. Ama belki ilhan Selçuk Ak Parti’nin ortaya koyduğu marj karşısında kendi inandığı dünya görüşü dışındaki dünya görüşlerinin de harekete geçmesini temenni etmiş olabilir. Bu, bizimle alakalı bir olay değil. Tersten bakarsak, bir Alman Başbakanı Ak Parti iktidarını daha çok tercih ederken, Talabani yada Barzani’nin çıkıp da Ak Parti’nin iktidar olması bizim için memnuniyet vericidir sözlerini bırakıp da biz İlhan selçukla mı uğraşacağız. Bu konuları değerlendirirken bunları da göz önüne alalım. Talabani’nin destek verdiği bir Recep Tayyip Erdoğan olmak yerine İlhan Selçuk’un destek verdiği Devlet Bahçeli olmak daha önemlidir, daha saygındır, daha haysiyetlidir.
“MHP KİMSENİN KURŞUN ASKERİ DEĞİLDİR… KİMSE ÜZERİMİZDEN EVCİLİK OYNAMASIN”
TURKTİME: Ellerine çekirdeklerini alıp “MHP ve DTP’li Meclis’te bakın neler olacak” diye keyifle izlemeye koyulanlar MHP’nin tokalaşma jestiyle ters köşeye yattı. MHP’nin bu tavrını nasıl okumalıyız?
MEHMET EKİCİ: MHP kimsenin kurşun askeri değildir. MHP, kimsenin jandarması da değildir. Ama aynı zamanda MHP başkaları kendisini öcü göstermesin diye tavırlarından ve fikirlerinden vazgeçecek bir parti de değildir. MHP’den kimse dalkavukluk beklemesin. Kimseye şirin görünmek adına inançlarından taviz göstermesini de beklemesin. MHP’nin duruşu çok nettir. Genel Başkanımıza DTP’lilerle ilgili soru sorulduğunda bir cevap verdi. Dedi ki; Türkçe yemin etmeleri ve yemine sadık kalmaları halinde bizim bir problemimiz olamaz. Bu, MHP üzerinden evcilik oynamak isteyenlerin amaçlarına hizmet etmeyecek kadar net bir duruştur. Kimse MHP üzerinden evcilik oynamaya kalkmasın. El sıkma olayına gelince, birisi size elini uzatırsa o eli sıkmayacak mısınız? Bu, en azından medeni ölçüler içerisinde bile kabul edilemez bir durumdur.
TURKTİME: Bu duruşunuz DTP’nin görüşlerini içine sindirdiği anlamına gelir mi?
MEHMET EKİCİ: Hayır. MHP nerede ne reaksiyon vereceğini kendi tespit edebilme yetisine sahip bir siyasi partidir. Ve MHP’nin tepki göstermesi için birilerinin DTP’li olması da gerekmez. Biz DTP’den çok başka siyasi partilerin içindeki bölücülerden daha çok rahatsızız. İktidarın Türkiye’deki bölücülüğün siyasallaşmasına katkısını bir kenara mı koyacağız? Ak Parti iktidarının yaşadığımız 5 yıllık süreçte Türkiye’deki bölücü akımların gelişmesine verdiği desteği ve gayreti bir kenara mı koyacağız. Artı olarak, herhangi bir gruba bir tepki konacaksa bu sadece MHP’nin görevi midir? Böyle bir şey yok. Biz görevimizi herhangi birinin bize sempati gösteri göstermemesine de bakmaksızın inandığımız doğru neyi gerektiriyorsa bunu yapabilecek ehliyete sahip bir siyasi hareketiz. Dolayısıyla bunlar çok ucuz, çok basit duruşlardır. Biz bunlara sadece gülüp geçiyoruz.
“MİLLİYETÇİ HAREKET YUMUŞAMADI, TAM TERSİNE ÇELİKLEŞTİ”
TURKTİME: Önceden ülkücüleri daha fazla sokakta görürdük, daha fevri çıkışlar olurdu ama şimdi sokaktan çekildi ve duruldu gibi. MHP geçen sürede daha mı olgunlaştı?
MEHMET EKİCİ: MHP her zaman olgun bir hareketti. Elmalarla armutları toplamamak lazım. MHP ve ülkücüler üzerine çok yoğun bir öldürme ve katliam duygusuyla saldıran gruplar vardı. Bize tokat vurana öbür yanağımızı uzatacak falan da değiliz. O gün öldürülüyorduk. Biz, şehit vermiş, arkadaşlarımızın cenazesinin altına girmiş, birçok arkadaşımızı o zamanki Marksist örgütlerin kurşunlarıyla kaybetmiş bir topluluğuz. Ülkücüler yine sokakta, miting yapıyorlar, sivil toplum olmanın gereği olan gösteriler yapılması gerekiyorsa yine yapıyorlar ama bunu kanun çerçevesinde yapıyorlar. Ama bize silah sıkan olursa biz ne yapacağız. Daha mı olgunuz? Tabii ki 40 yıllık tecrübe bir takım kazanımlar sağlayacaktır. MHP, Ak Parti gibi nevzuhur bir parti değildir. 40 yıllık bir gelenektir. Aynı zamanda salt bir siyasal hareket değil, sosyal bir harekettir. Gelenek oluşturabilme yetisine sahip bir taban hareketidir. Dolayısıyla o zaman da olgundu. O zaman da neyin mücadelesini verdiğini biliyordu. Bundan 10 sene önce kandırılıyordu da bugün maymunun gözü açıldı gibi bir bakış açısı olmaz. Bugün parlamentoda temsil edileceğiz ve TBMM’de bir grup nasıl davranması gerekiyorsa öyle davranacak, kanunların ona çizdiği sınırlar içerisinde politika yapmaya hazırlanan bir hareketiz. Ama yarın herhangi bir düşman kuvveti karşı apartmandan bana ateş ederse bugün böyle vekillik yapan, yaşı belli bir çağa gelmiş ben evime saklanmam.
TURKTİME: Ama Milliyetçi cephenin son kalesi de düşüyor mu bir endişe de yok değil özellikle şahin milliyetçi tabanda. Bu kaygıları giderebilir misiniz?
MEHMET EKİCİ: Milliyetçi hareket Türk milletinin sigortasıdır. Yumuşama falan değil, tam tersine çelik olmuştur milliyetçi hareket. Bırakın yumuşamayı, demire su verirsiniz ateşe sokarsınız, bunu tekrarlarsınız ve o demir çelik olur. MHP’de çeliktir. Ama çelik esnektir, hareket edebilir ama asla kırılmaz.
“DTP’LİLERİN ELİNİ SIKTIK DA ELİMİZE PKK’MI BULAŞTI?”
TURKTİME: El sıkmaya tabandan tepki nasıl?
MEHMET EKİCİ: Benim aldığım olumsuz bir tepki yok. Kaldı ki bu medeni bir tavırdır. Bu neden bu kadar şaşkınlıkla karşılanıyor anlamak mümkün değil. Elini sıktık da elimize PKK’mı bulaştı? Elini uzatan insanın elini sıkmak Allah’ın emridir.
TURKTİME: DTP’de bir yumuşama ve sağduyulu bir duruş göstermeye başladı. bu böyle devam eder mi?
MEHMET EKİCİ: TBMM henüz açılmamış ve Türkiye gündemi henüz sağlıklı bir şekilde yerine oturmamıştır. Dilerim seçilen bu milletvekilleri anayasa ve kanunlarda ve Türk milletinin siyasi geleneklerine uygun olarak siyasi faaliyet icra ederler.
TURKTİME: Yemin edildiği ve o karşılıklı jestin yapıldığı gün Ahmet Türk “Ben PKK’ya terör örgütü diyemem” dedi. Bu tutum umut kırıcı mı sağduyulu siyaset açısından?
MEHMET EKİCİ: Ben de onu söylüyorum. İzleyip bakacağız. Gelişmelere göre tepki verilmesi gerekiyorsa tepkiyi kimsenin kınamasına aldırmadan vereceğiz. Bu tepki ağız burun kırmak anlamında değil tabi… İdeolojinin karşılığı ideoloji, siyasetin karşılığı siyasettir. Gereği ne ise o tepkiyi verecek bir hareketiz.
“ANAMUHALEFET MHP OLACAKTIR… MHP’NİN ÇANTASINDA DAHA ÇOK TAVŞAN VAR…”
TURKTİME: MHP üçüncü parti ama ana muhalefet misyonunu sen git ben geleyim kavgası içindeki CHP’den almış gibi görülüyor. Sizce ana muhalefet kim?
MEHMET EKİCİ: MHP ana muhalefet partisi olacaktır. MHP’nin torbasında daha çok tavşan vardır ve zamanla bu tavşanları göreceksiniz.
TURKTİME: Sayısal bir ana muhalefet görevinden mi bahsediyorsunuz yoksa siyasal etkinlik açısından mı?
MEHMET EKİCİ: Sayı çok önemli değil. Etkinlik, duruş ve siyasal katılım önemlidir. Biz bu unsurların hepsini çok iyi karşılayan bir siyasi parti olma kararındayız.
TURKTİME: Ekrem Dumanlı MHP’ye anamuhalefet misyonun yüklenmesini solcu toplum mühendislerinin bu sıcak dönemde solu aradan kazasız belasız sıyırmak ve soba üstündeki kestaneyi MHP’ye tutturmak için oynadıkları bir oyun olarak niteledi ve MHP bu oyuna gelir mi diye sordu. Ne dersiniz, böyle bir oyun var mı ve MHP bu oyuna gelir mi?
MEHMET EKİCİ: Ekrem beyin yaptığı değerlendirme bizi bağlamaz. Biz kimsenin de tuzağının bir parçası olmayız. Türkiye için ne yapılması gerekiyorsa biz onu yaparız. Bazen elimiz yanar, bazen elimiz kopar, bazen kafamız kopar, bazen iktidar oluruz, bazen yok oluruz. Ama biz Türkiye için gereğini yaparız. Türkiye’nin problemlerinin sobanın üstünde olmasıyla buzdolabında olması arasında da bir fark yoktur bizim için. İnce hesaplara girecek falan değiliz. Ülkemiz için ne yapılması gerekiyorsa canımız yansa da yaparız.
“BAHÇELİ, BAŞBAKAN GİBİ BİR GÜN ÖNCE SÖYLEDİĞİNİ BİR GÜN SONRA DEĞİŞTİREN BİRİ DEĞİL…”
TURKTİME: Sayın Bahçeli bir yandan Ak Parti’nin en sıkıntılı olduğu Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis’e gireceğiz diyerek destek veriyor ama diğer taraftan da Başbakan’ın telefonuna bile çıkmıyor. Bu nasıl bir ikilem?
MEHMET EKİCİ: Seçim öncesinde cumhurbaşkanlığı seçim süreci yaşanırken bu iş TBMM’de çözülmeli, ara rejim tartışmalarının sebebi haline getirilmemeli, sokakta Soros tipi gösterilerle çözümlenmeye çalışılan bir konu ve Anayasa Mahkemesi’ne götürülen bir sorun olmamalıdır tezini savunan bir siyasi parti olarak o gün gösterdiği tavırla tutarlı olarak Cumhurbaşkanlığı seçiminde aynı noktayı koymuştur. MHP, cumhurbaşkanlığı tartışmalarının herhangi bir yerinde değildi ki. Dün ne söylediyse bugün de tutarlılık adına onu yapıyor. Bazen tutarlı olmak canınızı acıtsa da, işinize gelmese de tutarlı olacaksınız. Sayın Bahçeli, Başbakan gibi bir gün önce söylediğini bir gün sonra değiştiren biri değil ki. Yarın cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ve sonrasında meydana gelen yeni bir durumda MHP duruşunu gözden geçirebilecek yeteneğe de sahiptir. Sayın Bahçeli sorumluluk sahibi birisi olarak TBMM üyesi arkadaşlarının görevlerini yapacağını söylüyor.
TURKTİME: Ama başbakanın elini sıkmıyor, telefonuna çıkmıyor…
MEHMET EKİCİ: Bunların eli bile sıkılmaz diyen bir Başbakan’ın elini mi sıkacak? Sayın Bahçeli iki noktayı birbirinden ayırabilen, kişisel duruşu ile toplumsal duruşu gerekliliklerini yerine getirebilen bir liderdir. İnşallah sayın Başbakan da aynı özelliklere sahip olur.
“CAMBAZI ÇOK GÖRDÜK, BİRAZ DA BELEDİYE BAŞKANI MELİH GÖKÇEK’İ GÖRELİM”
TURKTİME: Ankara’daki bu su sorunu ne olacak peki? Melih Gökçek ne yapıyor?
MEHMET EKİCİ: Melih Gökçek Ankara’nın bu haline bakıp utanmalıdır. Sabahları kalktığımızda yüzümüzü yıkayamamamızın sorumlusu Melih Gökçektir. Sağda solda gidip belediyecilik dışındaki faaliyetlerini yapmak yerine görevlerini yapsaydı biz de bu sorunu çekmezdik. Gökçek, siyaset cambazlığını, ayak oyunlarını bırakıp biraz da belediye başkanlığı yapsın. Cambazı çok gördük, biraz da belediyeci Melih Gökçek’in seyredelim. Aslında bu Ak Partililerin hepsinin problemidir. Anımsarsanız Başbakan’ın belediye başkanı olduğu zaman İstanbul’un 30 yıllık su problemi çözülmüştü. Ama 30 yıllık çözüm 5 yılda patladı. Bunların hepsi aynıdır, birbirine çok benzerler.
RÖPORTAJIN BİRİNCİ BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYIN...
TURKTİME: Dediniz ki “60. Hükümet Milliyetçi Hareket.” Ama 60. Hükümet de Ak Parti oldu. Milliyetçi hareketin 60. Hükümet olamamasını neye bağlıyorsunuz?
MEHMET EKİCİ: Biz Ak Parti’nin 5 yıllık iktidarı boyunca ekonomik, sosyal, siyasal ve özellikle uluslararası ilişkiler alanında Türkiye’yi çok zora soktuğuna, bir sinir ortamında memleketi çok kötü idare ettiğine inanarak Türkiye’nin bu iktidardan kurtarılması gerektiği noktasından hareket ederek ve kendi hareketimizin de iktidar amaçlı bir hareket olması münasebetiyle böyle bir sloganla yola çıktık. Ama Türkiye’deki olaylar ve alınan seçim sonuçları bize bu hedefimizin ötesinde muhalefet görevi verdi. Vatandaşlarımız bizim muhalefet görevi yapmamızı oyları ile ifade ettiler.
TURKTİME: Bu sonuçlar milliyetçi hareketi iktidar hedefinden uzaklaştırdı mı?
MEHMET EKİCİ: Hayır… Biz iktidar hevesinden asla uzaklaşmadan, sadece mecliste bulunmak yada muhalefet ile yetinmeden önceki dönemi de doğru değerlendirerek iktidar hedefimizi devam ettiriyoruz. Asla hedefimizden sapma yok. Yola devam.
TURKTİME: Beklenen oyun alınamaması seçmene karşı bir kırgınlık oluşturdu mu?
MEHMET EKİCİ: Elbette umduğunu bulamamak, Ak Parti iktidarının bizim gördüğümüz eksikliklerinin milletimiz tarafından görülememiş olması veya bir başka takdir duygusu ile karşılanmış olmasını değerlendirmek durumundayız. Ama halkımızın tercihine saygı duymak zorundayız.
TURKTİME: Beklediğiniz sonucu alamamanızı analiz ettiniz mi?
MEHMET EKİCİ: Bu anlamda çalışmaları tamamlamış, sonuçları bir hap haline getirmiş değiliz. Dolayısıyla bu konuda parti görüşü olarak değil ancak kişisel görüşlerimi söyleyebilirim. Bir kere Türk modernleşmesi, kendini gözden geçirmek zorundadır. Yeni bir sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik bir kayış vardır. Bizim 150 yıldır sürdüregeldiğimiz sistematiğimiz bu sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik değişim süreçlerini kucaklayamamaktadır. Ve özellikle Cumhuriyet kendini sadece laiklik bağlamında ifade eden bir cumhuriyet olmanın ötesine geçmek zorundadır. Madalyonun bir yüzü budur. Bu seçimlerde bir başka şey daha yaşanmıştır. Bu moderniteye başka bir moderniteyle saldıranlar oldu. Mesela bu seçimlerde cemaatçilik, hizipçilik çok fazla ön planda faaliyetlerde bulundu. Etnisiteler çok farklı bir çalışma alanı meydana getirdi. Bunu sadece bir partiyle ilgili söylemiyorum. Özellikle Doğu ve Güneydoğu oylarının Ak Parti ve DTP arasında paylaşılmış olması da bunun bir göstergesidir. Yani bu seçimde etnisite, dini ve sosyal anlamdaki cemaatler tetiklenmiştir ve bu tetiklenmeler belki bu 150 yıllık sürecin bu güne kadar getirdiği bütün problemleri çok yoğun olarak kullanmıştır. Mesela başörtülü eşi olan bir cumhurbaşkanı seçtirmeyenlere karşı bir cephe meydana getirme duygusu da bu kabil bir duygudur.
“AK PARTİ, CUMHURBAŞKANLIĞI KONUSUNU ÇOK ÇİRKİN BİR ŞEKİLDE KULLANDI…”
TURKTİME: Demek ki Ak Parti modernitedeki bu kayışı doğru okudu ve kendi hanesine artı olarak yazdırdı. Bu kayış muhalefet tarafından neden doğru okunamadı da aynı şekilde cevap verilemedi?
MEHMET EKİCİ: Bu kayış ve ortaya çıkan kavga muhalefet partilerinin bir çoğunun dışında meydana getirilen bir kavga olarak zaman zaman hükümet-kurumlar kavgası olarak gerçekleşti. Anayasa Mahkemesi kararlarının ve silahlı kuvvetlerinin bazı açıklamalarının seçim malzemesi olması noktasında MHP’nin yada başka muhalefet partilerinin ortaya koyabileceği duruş ötesinde bir durumları da yoktu. Bu kavga muhalefet partilerinin başlattığı yada sürdürdüğü bir kavga olmanın ötesinde bir kavga olarak gelişti. Anayasa Mahkemesi’nin 367 şartını getirmiş olmasını muhalefetin eseri olarak görmek çok mümkün değil. Daha doğrusu bizim gibi Meclis dışı muhalefetin eseri değil. Bu durumda ancak duruşunuzu gösterebilirsiniz ve biz de duruşumuzu göstermiştik. Ama bu kavga seçim meydanlarına bir politik malzeme olarak takdim edildi. Bizim dışımızda bir olay olması nedeniyle muhalefeti bu noktada suçlamak yerine iktidar partisinin bu noktada hiçbir şey düşünmeksizin gösterdiği aşırı ihtirası dikkate almak lazım. Seçimin bitip her şeyin normale döndüğü bu dönemde Ak Parti’nin cumhurbaşkanlığı konusunda içine düştüğü açmaz da bunun bir ifadesi. Malzeme olarak kullandığınız bir şey size de geri dönebilir. Seçim meydanlarında “Cumhurbaşkanı Gül diye” bas bas bağırıp halkı kandıranlar bugün Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı noktasında gram konuşma yapmıyorlar. Son güne kadar konuşuyordunuz da neden şimdi konuşmuyorsunuz? Çünkü bu durum çirkin bir şekilde kullanılmıştır.
“TÜRKİYE’NİN İLK MAZOTÇUSU BAŞBAKANDIR…”
TURKTİME: Seçim döneminde atılan ip, mazot ve şehit cenazeleri gibi çok farklı bir gündem oluştu ve o gündem sanki her şey aşılmış gibi daha aradan bir ay bile geçmeden tamamen ortadan kalktı. Seçim gündeminin gerçek gündemden bu kadar farklı olması siyasi aklın neresine düşüyor?
MEHMET EKİCİ: Bir iktidar, seçim kampanyasını hizmetleri üzerinden yürütür. Ama Ak Parti kendi kampanyasını yaptıkları üzerinden yürütmek yerine eski olayları deşerek yürütmeye kalktı. Devlet Bahçeli’nin Erzurum mitinginde ip atma olayı olarak adlandırılan olayın gerçekleştirilmesi MHP’nin seçim kampanyasının bir bölümü değil.
TURKTİME: Ama önceden hazırlanmış bir mizansen olduğu çok açık. İp orada duruyor ve sayın Bahçeli alıp atıyor…
MEHMET EKİCİ: Tamam ama oraya gelene kadar geçen bir süreç, Başbakan ve Ak Parti yönetiminin başlattığı bir kampanya var. Sayın Bahçeli bu kampanyaların cevabını vermek durumundaydı. Öcalan’ın idamının gerçekleştirilememiş olmasının bir politik malzeme olarak MHP’nin aleyhine kullanılmasına gösterilmiş bir reaksiyondur. O kapıyı Başbakan açmıştır. İdam cezasının kaldırılma sürecinde MHP’nin hiçbir katkısı yoktur. Hatta şunu da yaptılar; beş yıllık iktidarları döneminde başörtüsü ile ilgili meydana gelen problemi çözemeyenler, kendi iktidarlarından öncesine atıf yaparak başörtüsü problemini canlı tutmaya çalışıyorlar. Bu kadar çirkinlik olur mu? Propagandada kullanılan mekanizmaların hepsini fazlasıyla kullandıkları için oldukça da başarılı oldular. Kendi iktidarları döneminin hesabını vermekten çok başka iktidarları kötüleyerek, o dönemde yaşanmış bazı krizlerin tekrar olabileceği üzerine propagandayı kurarak hareket ettiler. Kendi iktidar dönemlerini anlatmadılar. Mesela mazot fiyatından bahsetmediler. Türkiye’nin ilk mazotçusu Başbakan’ın kendisidir. 2002 seçimlerinde bu fiyata mazot mu alınır diyen Başbakan mazotun fiyatını iki katına nasıl çıkardığını anlatmak yerine önceki dönemlere ait politik argümanları kullanmayı tercih etti. Bu, kendi döneminin tartışılmaması için yapılmış bir stratejiydi.
TURKTİME: Seçim sonuçlarına bakarsak doğru bir strateji değil mi kendileri açısından?
MEHMET EKİCİ: Evet… Seçim sonuçlarına baktığınızda baktığımızda başarılı olduklarını görüyoruz. Halkın bu buğday, mazot, fiyatı neden böyledir, benim gerçek enflasyonum kaçtır, gibi soruları sorması gerekirken sormadığını görüyoruz. Sordurmadılar… Halk da bu yemi yuttu. Yani Ak Parti halkı gerçek gündeminin ötesine taşımayı başardı.
“İSLAM’I TEKELLERİNE ALARAK MÜSLKÜMANLARI BİZ VE DİĞERLERİ DİYE AYIRAN AK PARTİ İSLAM’A EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ YAPMIŞTIR…”
TURKTİME: Bu bir başarı mıdır?
MEHMET EKİCİ: Sonuçları ile siyaseten bir başarı olarak görülebilir ama müthiş bir riyakarlık ve halkı aldatma vardır. Türkiye’nin terör gündemine dönük her türlü açmaza, şehit cenazelerindeki o rezaletlere rağmen, ki bugün de şehit cenazelerine halk sokulmuyor, buna rağmen bunlar halkın gündeminden uzağında tutuldu. Her gün Anadolu’nun her tarafına şehit cenazesi gelirken mesela Yozgat Şırnak’la aynı tepkiyi verdi. Bu, kabul edilebilir bir şey değildir. Dolayısıyla gerçek gündemlerle siyaset yerine yapay, suni gündemler yaratıldı. Artı olarak başka unsurlar var. Mesela İslam dini iman esasları üzerine kurulu bir din olmanın ötesinde ritüellerin ve sembollerin dini haline getirilen bir algılama olarak kullanıldı. İslam’ın en büyük yasağı hırsızlıktır ama hırsızlık hiç gündeme gelmedi. Mesela zinaya insanlar hiç tepki vermedi. İmanın esaslarına vermeleri gereken tepkinin 10 da birini göstermeyenler başörtüsü konusunda kıyameti kopardılar. Abdullah Gül’ün eşi başı örtülü olduğu için mi cumhurbaşkanı olamayacak propagandası, zinanın serbest bırakılması ve hırsızlığı örttü. Bu, İslam’ın kendi esasları ötesinde kişilerle, gruplarla ve cemaat mantıklarıyla algılamanın sonucudur.
TURKTİME: Ak Parti’nin rolü ne burada?
MEHMET EKİCİ: Ak Parti bunu çok açık bir propaganda unsuru kullanmadı gibi ama özellikle İçanadolu’da sanki İslam kendi tekellerindeymiş gibi, Müslümanları biz ve ötekiler olarak ayrıştırarak buna katkı sağladı. Dindar cumhurbaşkanı seçtirmediler dediğinizde daha önceki cumhurbaşkanı dinsiz miydi sorusunun cevabını da vermeden politik argüman olarak kullandılar. Bu konuda da Ak Parti’ye yardım eden pek çok cemaat yapılanması söz konusu. İslam’ın inanç algılamasından çok İslami kimlik, kişilik yada şahsiyetlerin nezdinde İslam’ı algılamak gibi İslam’a en büyük zararı verecek süreci başlattı. Ak Parti, biz ve ötekiler üzerine kurulu bir politika güttü. Biz İslam’ı, halkı, demokrasiyi temsil ederiz, bizim dışımızda kalanlar bürokrasiyi ve başka değerleri temsil ederler mantığını oturtmaya çalıştılar. Yani biz ve bizim dışımızdakiler var. Ak Parti’nin Türkiye’ye yaptığı en büyük kötülük budur aslında.
“MHP, CHP İLE KOALİSYON KURACAK SÖYLENTİLERİ AK PARTİ VE CHP’NİN OYNADIĞI ÇİFT TARAFLI OYUNDAN KAYNAKLANDI!”
TURKTİME: Seçimler öncesinde bir anda her yerde MHP’nin CHP ile koalisyon kuracağı yazılmaya ve söylenmeye başladı ve bu iki partinin aslında birbirinden farkı olmadığı işlendi. Bu söylentini kaynağı neydi?
MEHMET EKİCİ: Toplumu biz ve ötekiler diye ayrıştırarak toplum üzerinde egemenlik sağlama çabalarının benzerini bu politik argümanda da görmek mümkün. MHP-CHP ile koalisyon yapacak diye bir lafı oldu mu MHP’nin? Genel Başkanın, genel başkan yardımcılarının yada MHP’nin herhangi bir ilçe başkanının ağzından CHP ile koalisyon yapabiliriz yada yapacağız gibi bir şey duydunuz mu? Hayır. Ama bu tahterevalli siyasetidir ve CHP’de bunu kullandı. Aldığımız sonuç her ne kadar beklediğimiz sonuç olmasa da MHP çok zoru başarmıştır. Çünkü söyle bir oyun oynandı; CHP, MHP ile koalisyon yapacağız diyerek kendi taraftarından MHP’ye akacak oyu engelleme çabasına girdi. Çünkü Ak Parti’den CHP’ye, CHP’den de Ak Parti’ye oy transferleri olmaz. Ama MHP hem Ak Parti’den hem CHP’den oy alabilecek bir siyasi parti. Dolayısıyla Ak Parti CHP ile korkutarak, CHP de Ak Parti ile korkutarak MHP’ye gelmesi gereken birçok oyu engelleme noktasında durdular. Bu, çift taraflı bir oyundu. Bu oyun kısman başarılı da olmuştur.
TURKTİME: Bu aşamada siz ne yaptınız?
MEHMET EKİCİ: Biz kendimizi savunmak durumundaydık. “60. Hükümet Milliyetçi Hareket” sloganına bütün gücümüzle sarıldık, meydanlarda bunu anlattık.
TURKTİME: Bu propagandadan aleyhinize etkilenenler oldu mu?
MEHMET EKİCİ: Elbette olmuştur. Bunu ölçüp biçip anlayacağız. Ama bugün gelinen noktada görüldü ki böyle bir koalisyon falan yok. Siyasetçinin üstüne düşen görevler vardır ama seçmenin üzerine düşen görevler de vardır. Bir grup seçmen Türkiye’de yaşanan süreçleri izleyerek, gelişmeleri takip ederek oy kullanmak yerine daha sloganik daha esası olmayan noktaları dikkate alarak tavır aldılar. Bugün sağ da sol da anlamsız hale geldi. Eğer Ak Parti sola karşıysa Zafer Üskül ve Ertuğrul Günay’ı izah edemez. Buna vatandaşımızın da dikkate alması lazım.
“SAADET ZİNCİRLERİYLE MÜCADELE EDEREK BURAYA GELDİK… MHP’NİN ALDIĞI OYU KİMSE KÜÇÜMSEMESİN…”
TURKTİME: Bu CHP-MHP koalisyonu söylentilerinde MHP kanadı da çok tatmin edici bir açıklama yapmadı. Her ne kadar hedefimiz tek başımıza iktidar olmak deseniz de taban, “CHP ile koalisyon kurmayacağız” gibi net bir açıklama yapmadığınızdan şikayet etti bu süreçte. Neden böyle bir netlikten kaçtınız?
MEHMET EKİCİ: Aslında açıkça söylendi.
TURKTİME: Ama net değil, siyaseten ima edildi…
MEHMET EKİCİ: Bakın, biz siyasi partiyiz. Bu, bu kadar söylenir. Daha seçim sonuçları alınmamış. Nasıl bir Parlemonto yapısı oluşacağı belli değil. MHP buna cevap vermekle mükellef değil. Siyasi partiler kendilerini ifade ederler. Neden ben falanla koalisyon yapmam, filanla selam vermem diyeyim ki? Türkiye’nin uzlaşmaya, birbirine tahammüle ihtiyacının olduğu bir dönemde MHP’yi salt bir radikalizmin içine itmeye çalışanların alet olmaya mecburiyeti yoktur MHP’nin. Bu tür iddiaların tarafı olsak, bir tarafından bu iddialara katılmış olsak eyvallah. Ama bizim katkımızın olmadığı bir süreçte bizi izaha zorlamak da bir başka propaganda türü değil midir? Bu işin en çok propagandasını yapan üstüne hiç de vazife olmamasına rağmen yapan Melih Gökçek’ti. Melih Gökçek’in yaptıklarını neyle izah edebilirsiniz? Ankara televizyonlarında MHP, CHP ile koalisyon kuracak demiş, bildiriler dağıtmış. Gökçek şimdi ne anlatacak? Gökçek onun hesabını da verecek. Bu propagandayı yapmış olmaktan Gökçek mutlu olabilir. Ama dürüst değil. Ak Parti belki sonuç aldı ama dürüst mü davranmıştır? MHP, CHP ile koalisyon yapacak diye mütedeyyin kesimleri ajite eden, bu kesimlerin MHP’ye yönelmesini önlemeye çalışanlar çok ahlaki mi davranmışlardır? Bunun da artık sorgulanması lazım. Karşımızda müthiş bir saadet zinciri var. Televizyonlar, gazeteler, çeşitli yayın organları… Bu saadet zinciri ile uğraşarak da biz bu noktaya geldik. Dolayısıyla tüm bunlara rağmen MHP’nin aldığı oyu kimse küçümsemesin. Seçim zamanında odun kömür dağıtmanın nasıl bir ahlaki yanı vardır?
TURKTİME: Ama Ak parti bu yardımı sosyal devlet gereği zaten hep yapıyorduk diyor…
MEHMET EKİCİ: Sosyal devlet böyle olmaz. Sosyal devlet bu değildir. Bu, halkını dilenciliğe alıştıran bir devlet modelidir ve asla sosyal devlet olarak nitelenemez. Kim buna sosyal devlet diyorsa tanımını bile bilmiyor demektir. Gerçekten sağlıklı bir demokratik hayat Türkiye’de oluşturulan zemin kaymaları üzerine bina edilemez. Fukaralıktan geçinen bir zümre yarattığınız zaman Türkiye’ye en büyük kötülüğü yaparsınız. Göreviniz fukaralığını geçim kaynağı haline getirmiş, size karnından bağlı bir zümre meydana getirmek değil. Ak Parti iktidarının yaptığı budur.
Haberin Videosu
Engin 21 Şubat 2008 Perşembe
|
S.METE 29 Aralık 2007 Cumartesi
|
şenelkeleş 24 Aralık 2007 Pazartesi
|
şenelkeleş 24 Aralık 2007 Pazartesi
|
Alper KOCABEY 19 Kasım 2007 Pazartesi
|
İbrahim Lorcu 29 Ekim 2007 Pazartesi
|
Atakan TÜRKYILMAZ 21 Ekim 2007 Pazar
|
yara 22 Ağustos 2007 Çarşamba
|
halil başbuğ 12 Ağustos 2007 Pazar
|
HASAN CAN 11 Ağustos 2007 Cumartesi
|