İşte Abdüllatif Şener’in Turktime Yönetim Kurulu Başkanı Talat Atilla ve Genel Yayın Yönetmeni Ersin Tokgöz’e yaptığı özel açıklamaların ikinci bölümü…
TURKTIME: Sizi “Türkiye’de yeni bir yapı kurulacak, sen cumhurbaşkanı olabilirsin” diye etkilediğine dair bir söylenti var. Bu doğru mu? O dönem böyle bir vaatte bulunu8ldu mu size?
ABDÜLLATİF ŞENER: Bunlar saçma sapan şeyler. Ben hep anlaşılır olmaya çalıştım. Siyasette inandığım bir şey vardır; kim kendini akıllı zannederse, kafasında kırk tane tilki dolaştırırsa, siyasetin labirentleri o kadar karmaşıktır ki, gelir bir yere toslar. Siyasette en etkili ve başarılı olmanın yolu sade anlaşılır ve doğru olmaktır. İlk başladığımdan beri de öyle olmaya çalıştım. Hiçbir karmaşık ilişkinin ve ortamın içerisine girmedim. Uzaktan bakan benim ne yaptığımı görür ve anlar. Geldiğimiz noktada siyasetin gidişinin iyi olmadığına doğru olmadığına karar verdik, Türkiye için yeni bir siyasi yapılanma başlattık. Bunu güçlendirmeye ve genişletmeye çalışıyoruz. Cumhurbaşkanlığı sürecinde ben varım diye ortaya çıktım mı? Partide kimse konuşamazken Cumhurbaşkanlığı meselelerini ben konuşurdum ve kendimden uzak tutardım. Onu bırakın, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında gürültü, kavga, gerginlik arttı bu gergin ortamı yatıştırmak için Başbakan ve Gül bir toplantı yapmıştı: benim sık sık ekrana çıkıp ortalığı yatıştırmamı istediler. Ben de o süreçte sık sık televizyonlara çıkarak o geleneksel, yumuşak bana ait üslupla yatıştırmaya çalıştım. Ben o sürecin gürültüsüz olması için çaba harcamıştım.
TURKTIME: Şu an AKP içinden dostluğunuzun hala sürdüğü görüştüğünüz isimler var mı? Görüştüğünüz isimler size kırgınlıklarını belirtiyorlar mı?
ABDÜLLATİF ŞENER: Var tabi. Çoğu ile görüşüyoruz. Ama kırgınlık belirtecek şekilde çok konuşmuyoruz. Konuşanlar parti içinde de çok rahat olmadıklarını rahatsız olduklarını belirtiyorlar.
AYRILDIKTAN SONRA GÜL’LE GÖRÜŞTÜK AMA ERDOĞAN’LA…
TURKTIME: Sizin onlara rahat değilseniz gelin buraya şeklinde bir çağrınız oluyor mu? Yakında böyle sürprizler duyabilir miyiz?
ABDÜLLATİF ŞENER: Diyoruz ama bir türlü karar veremiyorlar. Ben şunu anladım; insanların duyguları ve kafalarında oluşan şeylerle somut kararlar arasındaki fark zaman zaman 180 dereceye kadar çıkıyor. Benim kullanmadığım, daha ağır üsluplarla eleştiriler yapanlarda bile artık burada durmamak lazım diye karar verme cesaretini göremiyorum ve neden böyledir diye hayret ediyorum. Biz Türkiye Partisi olarak Türkiye idealleri çevresinde siyaset yapmak isteyen milletvekillerine açığız. Gelirler Türkiye’nin geleceğini beraber yürütürüz.
TURKTİME: Peki siz ayrıldıktan sonra hiç Sayın Başbakan veya Sayın gül ile görüşmeniz, telefonlaşmanız konuşmanız oldu mu?
ABDÜLLATİF ŞENER: Cumhurbaşkanı ile birkaç kez görüştüm. Hal hatır sormak gibi karşılaştığımız da oldu birkaç saat sohbet betiğimiz de oldu kendisiyle ama siyaset konuşmadık hiç. Bir ara davet etti beraber yemek yedik sadece aile sohbeti gibi bir konuşma geçti. İki eski arkadaşın sohbeti gibi. Ama Başbakanla ayrıldığımdan beri hiç görüşmedim.
BARAJ SORUNUMUZ YOK, İTTİFAK ARAMIYORUZ
OKURLARIMIZ SORUYOR…
SERVET: Yüzde 10 barajı değişmeyecek ve sizde barajı aşamayacak gibi görünüyor… Seçim ittifakı yasak ama başka bir partiden aday olmak gibi bir yol tercih eder misiniz? Hangi partilerle ortak hareket edersiniz?
ABDÜLLATİF ŞENER: Bizim baraj sorunumuz yok.
TURKTIME: Peki ittifak yapar mısınız?
ABDÜLLATİF ŞENER: Hayır… Bir ittifak arayışında değiliz.
ÖMER GÜNAY: Seçimlerde CHP ile ittifak yapacağı söylentisi var… Bu doğru mu?
ABDÜLLATİF ŞENER: Yanlış. Dediğim gibi, ittifak arayışında değiliz.
BENİM ÇOCUKLARIM ZENGİNLEŞMEDİ!
ATATÜRK NEFERİ: Başta Başbakan olmak üzere bakanların çocuklarının aniden zenginleşmelerine, kimse bize bir şey yapamaz tavırlarına oradayken tepkiniz ne oldu?
ABDÜLLATİF ŞENER: Birinin aile çoluk çocuk ortamıyla ilgili bir tartışma ve bir söylemde bulunmadım onu kamuoyu değerlendirir. Vay senin çocuğun neden böyle yaptı diye tartışmadım hiç. İkili konuşmalarda da böyle bir konu geçmedi. Çünkü böyle bir zemin olmadı. Yaptığımız işler vardı, yoğunduk ve o yoğunlukta da özel konulara girmedim çok. Bu tartışmalar zaten 2007’de hararetlendi. Başlangıçta böyle konular yoktu.
TURKTIME: Sizin çocuklarınızın durumu nedir? Onlar da ak çocuklar gibi çok zenginleştiler mi?
ABDÜLLATİF ŞENER: Çocuklarımdan biri üniversitede okuyor, biri de babasının 60 yıldır yaptığı faaliyetle uğraşıyor. Ayrıca bundan iki üç ay öncede bir sigorta şirketi kurdu arkadaşıyla beraber. O da büyük bir iş değildir, onu söyleyeyim.
ATATÜRK NEFERİ: Galataport dışında başka Özelleştirmelerde de mücadeleniz oldu mu?
ABDÜLLATİF ŞENER: Sadece Galataport değil, ben bu iktidarın yaptığı özelleştirmelerin hiç birine imza atmadım.
ÇERKES ÇETESİ DİYE BİR ŞEY BİLMİYORUM
SERVET: Zamanında çok gizli ibaresi ile “Türk Telekom’un çok zarar ettirin ki bir an önce özelleştirelim” talimatı verdiğinizi internet medyasında ve diğer medyada okuduk. Bu doğru muydu?
ABDÜLLATİF ŞENER: Bu doğru değil. Öyle bir yazıda nasıl imzam var? Şöyle… Telekom’la ilgili bir komisyon kurulmuş, özelleştirme stratejilerinin belirlenmesi için. O komisyon benden önce kurulmuş bir komisyon, raporunu yazmış ve benim de o raporu bir yere sevk etmem gerekiyor bir üst yazıyla. O raporun özeti ekte sunulmuştur yerine özelleştirme idaresi bana imzayı getirdiği metin de o rapora özet dedi. Ben o rapordaki görüşler böyledir diye bir yere gönderiyorum, onu göndermek zorundayım çünkü. Konu budur, benim görüşüm değildir. Komisyonun yaptığı çalışma sonrası yazılan bir rapordur.
C. Ç. GÜVEYİ: Çerkez çetesinin mensubu olduğunuz ileri sürülüyor. Türkiye'de yönetimsel bir Çerkez gruplaşması duydunuz mu? Sizin bunlarla bir bağlantınız var mı?
ABDÜLLATİF ŞENER: Böyle bir çete hiç duymadım ben. Ben baba tarafından tüm cetlerim hem alt kimlik hem de üst kimlik olarak Türk’üm. Hayatımla ilgili bir kitap var. Sayın Çiğdem Toker sordu ben cevaplandırdım. Orada etnik kökenim hakkında da bilgiler verdim ama benim açımdan insanların etnik kökenleri de önemli değildir. Ben bu ülkenin tüm vatandaşlarını birinci sınıf vatandaş olarak görür, ayrım yapmam. Bu soru neden soruluyor? Bunu kimler neden yaymaya çalışıyorlar? Demek ki hakkımda söyleyecek bir şey bulamayanlar bir şey icat ediyorlar.
BEN BRÜTÜS’SEM AKP’YE OY VERİP GERİ ÇEKECEK YÜZDE 47 NE OLACAK?
DURMUŞ: Sayın Şener Brütüs olarak adlandırılıyor kamuoyunda. Bu milletin Brütüs’leri affetmeyeceğini biliyor mu?
ABDÜLLATİF ŞENER: Yanlışın yanında olmayı kimse benden bekleyemez. Göreceğiz seçimde AKP’nin oylarını. Yüzde 47 oy verip sonra oylarını çekenlerin hepsini Brütüs yerine koyarlarsa bu duruma kendileri düşerler.
ÖZAY ATAY: Brütüs’ten farkınız nedir?
ABDÜLLATİF ŞENER: Benim Brütüs olmam için ortada Sezar’ların olması lazım. Eğer onlar Sezar’sa…
SEVDA: Hiç şarap içtiniz mi?
ABDÜLLATİF ŞENER: Hiç içmedim. Bira da şarap da… Hiç içki içmedim.
YURTTAŞ: Hangi gömleği çıkardığını hala anlayamadık. Bizden hangi gömleği sallayarak oy isteyeceksiniz?
ABDÜLLATİF ŞENER: Partinin bakış ve görüşlerini anlattım zaten. Ama 91’den 2007’ye kadar 16 yıl mecliste kaldım. Bazı dönemler en çok konuşan milletvekillerinden biri oldum. Basınla birlikte tarattırdım. Hem Meclis’te yaptığım hem de basında çıkan konuşmalarımı bir CD’ye yüklettirdim. 3 bin sayfadan fazlaydı. Baştan sona kadar incelesinler. Ta 91’de yeni vekil olduğum dönemde söylediklerimle şimdi söylediklerim arasında çelişki varsa derim ki evet burada çelişkim varmış.
2007’YE KADAR DEĞİL KÜRT AÇILIMI, SORUNUN ADINI BİLE KOYAMUYORDU AKP!
HÜLYA: AKP’yi iyi tanıyan ve içinden çıkmış biri olarak açılım konusundan daha önceden haberiniz var mıydı? Bu baştan beri AKP’lilerin bildiği bir şey miydi?
ABDÜLLATİF ŞENER: AKP’nin programında böyle bir şey yoktu. Zaten AKP’nin programının büyük bir kısmı da benim elimden geçmiştir. Hatta Sayın Gül’ün teklifi üzerine şöyle bir cümle koymuştum AKP’nin programına; “Kimimizin terör sorunu dediği, kimimizin Güney Doğru sorunu dediği, kimimizin Kürt sorunu diye tanımladığı bu konu…” Yani bu cümle AKP Programında vardır. O zaman adını bile telaffuz etmiyordu AKP. 2007 öncesinde açılıma dair hiç bir şey yoktur. Ama bireysel olarak ben Diyarbakır’a gittiğimde Kürtçe sizi seviyorum demiştim. Ama o günleri düşünün tek bir terör yoktu, tek bir silah patlamıyordu, tek bir şehit yoktu. Ve benim o davranışımı herkes o zaman olumlu karşılamıştır.
TOPRAK: Toplum tarafından değer verilen insanlar neden bir araya gelemiyorlar? Herkes neden tek başına bir şeyler yapmaya çalışıyor? Sizce sorun nedir?
ABDÜLLATİF ŞENER: Kimmiş bu bir araya gelmesi gereken isimler, keşke onları da söyleseydi faydalı olurdu. Herkesin farklı eğilimleri vardır. Bazı insanlar çok temizdir ama işe yaramaz, köşesinden kalkmazlar. Bazı insanlar bakarsınız sizin düşündüğünüz gibi değildir. Farklı hesapları planları vardır. Ama Türkiye’nin genel sorunu nedir biliyor musunuz? Başlatalım ve bunu var kılalım bunun mücadelesini yapalım diyerek işe sıfırdan başlama iradesini, kararlılığını gösteren insan azdır. Herkes bölüşmeye saldırır. Seçim zamanı nereden aday olsak meclise gireriz derdine düşüyorlar. Doğru giriş başlatmak lazım. Hadi gel başlayalım dediğinde önüne bakıyor, uzun ve yorucu bir maraton görüyor. Ben bu kadar sıkıntılı bir sürece giremem, hazırlasınlar da ben öyle gireyim diye düşünüyor insanlar.
AKP’NİN UMUTSUZ VAKA OLDUĞUNU ANLAYINCA BIRAKTIM!
SABRİYE: Neden hala kapalı kutuyu oynuyorsunuz? Bu zamana kadar elinizdeki tüm dosyaları açıkladınız mı? Açıklamadıysanız seçimleri mi bekliyorsunuz açıklamak için?
ABDÜLLATİF ŞENER: Meclis’te 608 tane dosya var bir işe yarıyor mu? Daha başka ne dosya istiyorlar? Kaç tane Bakan’ın kaç tane dosyası var yolsuzlukla ilgili şimdiye kadar. Milletvekillerinin dosyaları var ihaleye fesat karıştırmaktan. İşe yarıyor mu? Şartlar olgunlaşmadan hiçbir işe yaramaz.
T.C.: Bağımsız Türkiye Partisi ve BBP ile bütünleşmenizi umut ediyoruz. Bu konudaki fikirleriniz nedir?
ABDÜLLATİF ŞENER: Önceki cevaplarım bunu kapsar. Ama herkese kapımız açık.
POLAT EZEL: Bu kadar tahammülsüz birini (başbakan’ı kastediyor) nasıl başta anlayamadınız da dönem sonuna kadar anlayıp daha sonra karar verdiniz?
ABDÜLLATİF ŞENER: Anlayamama işi değil ki. Yani bir insan yıllardır biriyle beraberse mesela hemen terk etmez ki onu. Bir yanlış gördü diyelim, sonuçta emek vermişsiniz. Bir parti kurmuşsunuz. Umutlarınız, sorunların ortadan kalkmasıyla ilgili çabalarınız olur. En son bu umutsuz vaka dediğinizde bırakırsınız. Benim bıraktığım zaman da oranın umutsuz vaka olduğuna karar verdiğim zamandı.
POLAT EZEL: Turhan Çömez ve Ertuğrul Yalçınbayır gibi ayrılanlar ve partide kalıp rahatsız olan ama sessiz kalanları yanınıza çekip içeriden bir mücadele yapamaz mıydınız?
ABDÜLLATİF ŞENER: O günkü şartlarda mümkün değildi böyle bir şey. Her ikisinin de farklı düşünceleri vardı. Ama Ertuğrul Yalçınbayır beni aradı ben aday olmayacağımı açıkladığımda. Ondan sonra bakanlığa gelip beni aday olmaya ikna etmeye çalışmıştır. Burada beraber olalım, beraber devam edelim diye. Ama ben ona artık ilan ettiğimi aday olamayacağımız söyledim. Ne enteresandır ki içeride kalalım diyen Ertuğrul Yalçınbayır’ı da listeye koymamışlardır.
BİRİNCİ BÖLÜM:
Başbakan Ceneviz Kolonisi Oluşturuyor! Belgeleri Açıklayacağım Ama…
Misafir 4 Eylül 2011 Pazar 21:45
|
Misafir 11 Kasım 2010 Perşembe 15:05
|
PAZARCI 3 Ağustos 2010 Salı 14:05
|
yiğdo 2 Temmuz 2010 Cuma 11:39
|
11 Haziran 2010 Cuma 14:59
|
ahmet 28 Mayıs 2010 Cuma 12:47
|
Babacan 21 Mayıs 2010 Cuma 17:56
|
abidin uysal 9 Mayıs 2010 Pazar 12:04
|
bir bilen 9 Mayıs 2010 Pazar 04:40
|
enes 4 Mayıs 2010 Salı 01:56
|