MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün akşam iftar yemeğinde gazetecilerle bir araya geldi.
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları:
O DÖNEMDEKİ KILIÇDAROĞLU ŞİMDİ YOK
Kılıçdaroğlu’nun okul arkadaşı olduğu ve okullarından biri Aydın Güven Gürkan, diğeri Kılıçdaroğlu olmak üzere sosyal demokrat çizgide iki genel başkan çıktığını söyledi. Bahçeli, “O zaman meşhur Gandhi’ye benzetir bir üslupla ona öyle yumuşak güç atfettiler. Onu yaparken hitabeti de güzeldi. Eğer 3 cümleyi aynı şekilde tekrarlamazsa çok net konuşuyor demektir. Ama aynı şeyi tekrarlar cümle olarak, o bakımdan siyasete girdiği dönemlerdeki Sayın Kılıçdaroğlu şimdi yok” dedi.
HELALLEŞMEYİ KAVGALAŞMAYA ÇEVİRMENİN ANLAMI YOK
Bazen konuşmaları sert üslupla yapmak zorunda kalmalarına rağmen mümkün olduğu kadar hakaretten uzak durduklarını belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
Son konuşma, altı partinin bir araya gelişi, önümüzdeki dönemde cumhurbaşkanlığı seçiminin sürekli gündemde tutulduğu bir ortamda çok anlamı olmayan konuşma olmuştur. Böyle bir sürece girdiği zaman yumuşatıcı bir iklimi vardı. Mesela bunlardan bir tanesi ‘helalleşme’ kavramı. Bu önemli bir kavramdır. Helalleşmek o kadar kolay olmaz, olursa da kardeşlik doğar helalleşmeden. Şimdi helalleşmeyi kavgalaşmaya çevirmenin anlamı yok. Şu an Türkiye’de helalleşmeyle başlayan kavgalaşmayla yola devam etmek istiyor. Yola devam ederken de ‘Kim varsa çıksın, önümden çekilsin, çekilmezse şöyle olur, böyle olur’ diyor. O zaman dinleyen kişiler bu tür cümlelerde adres ararlar, ‘Acaba kime söylendi, niçin söylendi?’ Bu adresi içeride mi ararlar, yoksa dışarıda mı? İçeride bulurlarsa çok farklı sonuçlar doğar parti açısından. Dışarıda bulurlarsa o zaman da onu yönlendiren merkezlerin tahriki, tahribi söz konusu oluyor gözükür. Bayramdan sonra helalleşmeyi kavgalaşmadan sıyırıp bayramlaşmaya dönüştürmesinde yarar var. Bu Türkiye’de siyaseten Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri açısından önemli bir döneme de işaret eder.
KILIÇDAROĞLU KAVGADA KAYBEDER, TECRÜBESİ YOK
Bahçeli, bu savaşın İstanbul barışıyla sonuçlanması halinde Türkiye’nin kazancının herkesin kazancı olacağını ve böyle bir kazancın da her siyasi partiye fayda getireceğini söyledi. Bahçeli, şunları kaydetti:
Şu an için 121 siyasi parti var. Haritayı masanın üzerine koysak 121’in içerisinde Ukrayna’nın neresi olduğunu bilmeyenler de yararlanır. Bizim anlayışımıza göre bayramdan sonra sayın Kılıçdaroğlu’nun bir helalleşmenin ötesine geçip, kavgalaşmaya heveslenmesi doğru bir şey değildir. Bayramlaşmayı ve toplum içinde barışmayı tercih etmeli, çıkış yolu budur. Kavga geçmişte yapılmıştır. Nelerin yapıldığını yaşayanlardanız. Sosyal maliyeti çok olmuştur. Yuvalar yıkılmış, gaziler, mağduriyetler, mahkumiyetler, şehitler, hayatını kaybeden insanlar olmuştur. Şimdi böyle bir süreçten gelen ve hala kavganın nerede bittiğine dair kanaatleri tam oluşmamış insanların bazı konularda çok dikkatli olması lazımdır. Halk TV de dikkatli olsun. 6-7 Eylül olayları, 3 devrimcinin idam edilişini sürekli körükleyerek, ortamı kızıştırmanın, geçmişteki kavgayı tahrik edici ifadeler kullanmanın bir felakete gideceğinin farkına varmalılar. Kılıçdaroğlu böyle bir kavgada kaybeder. Çünkü kavga tecrübesi yok ama bizde 53 yıllık kavga tecrübesi var.”
CUMHUR İTTİFAKI'NIN ADAYI AK PARTİ GENEL BAŞKANIDIR
“Kılıçdaroğlu aday mı?” sorusu üzerine ise Bahçeli, “Gönlümde yatanı başkasıyla paylaşmak doğru bir şey değil. Benim gönlümde yatan Cumhur İttifakı’nın adayı AK Parti Genel Başkanı’dır. Şimdi adayımız o iken ‘Şöyle olsun’ demek gönül kayması olur, o da sağlıklı olmaz. Gönül kayması çok önemlidir, risklidir, çok da zararlıdır. Onun için gönlümüzü bir yere vermişiz. Bu siyaseten de memleket meselelerinde de kesinleşmiş bir durumdur. Böyle bir durumda Allah selamet versin kim ne olacaksa olsun, bizden öte olsun da. Kavgayla adaylık olmaz. Ancak ve ancak kavganın derinleşmesi, yaygınlaşması gibi konulara Türkiye’ye götürür. Onun için kavgayla adaylığa heveslenmemelerinde yarar var” dedi.
BİR ARAYA GELDİĞİ ZAMAN YUMRUKTAN BAŞKA BİR ŞEY OLMUYOR
Altılı masanın devam edip edemeyeceğine yönelik soru üzerine de Bahçeli, “Altıdan evvel beşi düşünün, beş birbirine benziyor mu? Bir araya geldiği zaman yumruktan başka bir şey olmuyor” ifadelerini kullandı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “istibdat” açıklamasının anımsatılarak, “Altılı masada bir şey mi oluyor?” sorusuna, “Altılı masayla alakalı değil, Kavala’ya bakışta farklılıklar var Türkiye’de. O bakışta yanlış bir bakış” karşılığını verdi.
BABACAN, ÇOK ZEKİ HAREKET EDİYOR
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, partilerinin isim ve logosuyla seçime gireceklerine yönelik açıklamasının belirtilmesi üzerine de Bahçeli, “Dağılma değil, çok zeki hareket ediyor. Yeni siyasi partilerle alakalı Seçim Kanunu’nu dikkate alarak, bugünden işaret veriyor. Altı kişiyle bir yere varılamayacaksa o zaman tek başına nasıl seçime girip, sonuç alacağını şimdiden düşünüyor ve uyarıyor. Demek ki beşine de aynı uyarı gelirse ortada altı diye bir şey kalmaz” şeklinde konuştu.
TAVSİYEM AMERİKA’YA GİTMESİDİR
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın “sözde Ermeni soykırımının tanınmasını içeren yasa teklifine ilişkin bir soruya da Bahçeli, “Bunun arkası, önü yok. İhanetin arkası ve önü yok. Ya kendisi ‘TBMM benim Meclisim değildir’ diyecek veya Meclis gereğini yapıp bunu atacak. Nereye gitmek istiyorsa Ermenilerin hangi diasporasında kim varsa orayla temasa geçmesi lazım. Kendisine tavsiyem Amerika’ya gitmesidir” yanıtını verdi.
KAVALA SOROSÇU'DUR
12. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Gezi olayları sırasında Türkiye’nin imajıyla ilgili söyleminin anımsatılması üzerine de Bahçeli, “2013’te telaffuz ettiği ifadeleri şimdi Abdullah Gül’ün dikeniyle beraber değerlendirirsem ona ne getirip ne götürdüğü, nasıl bir savrulma içinde olduğu çok daha iyi anlaşılır. Osman Kavala Sorosçu’dur ve Türk milletini temsil edecek bir zekada, kabiliyette, soyda değildir” yanıtını verdi.
Muhalefetin Gezi olayında MHP’lilerin de yer aldığı yönündeki söylemlerine ilişkin de Bahçeli, şunları söyledi:
İlk dönemlerde Taksim Meydanı’nda olmayan yoktu ki. Ağacı kökünden sökmeye MHP’lilerde bir eğilim göremezsin. Ağaç dikmekle yetişirler. Baktılar ki ağaç yerine memleketi yıkıyorlar, o zaman dediler ki ‘dur.’ O günden itibaren ülkücü camia devlete zarar verebilecek bir eylemin içerisinde olmaz. 53 yıl kolay bir dönem değil, yaşananları da bildiğimiz için söylüyorum. Bu dönemi tekrar yaşatmak isteyenler Allah muhafaza yarıda kalmış hesaplaşmayı gündeme getirirlerse Türkiye felakete gider. Bunun altından CHP kalkamaz. Şimdi kalkıyor bazıları söylüyor, ‘Burada ağaç dikmenin ne mahsuru var?’ Bizim okuduğumuz okulda 12 bin öğrenci vardı. Boykotların ilk başladığı yerlerden birisi. 68 yılında boykotlar başladığında talep neydi biliyor musunuz? ‘Vestiyer istiyoruz.’ Palto giyecek hali yok. Ama o zamanki istek vestiyer. Vestiyere paltosunu asacak kişi yok. Ama o koskoca profesörler ‘vestiyerde şu yok, bu yok’ derken ODTÜ’de bir olayın arkasından sopayla başlayan çatışmalar silahla devam etti. O zaman 75 santim marangozda yaptırılmış özel sopa vardı, adı anayasaydı. Hala o sopa devam ediyor.