Tek adam rejimi... Bunu da gördük!
Libya'ya gülerdik, Kaddafi "tek adam" diye... Irak'a gülerdik, onların da Saddam'ı vardı... Romanya'daki tek adam ise Çavuşesku idi... "Gülme komşuna!" demişler... Güldük, bak bizim de geldi başımıza...
Atatürk'e tek adam diyenler, "tek adamlığın" ne demek olduğunu asıl şimdi görsünler... "Tek adam" devleti kendi malı gibi milleti de tebası gibi görür. Dış güçler seni önce lider yapar, sonra tek adam yapar, sonra halkın oyları ile oluşan meclisten koparır seni, sen dersin ki meclis de neymiş; benim dediğim olur! Kraldan öte kralım dersin, bir sürü kararlar alırsın, ihaleler verirsin, filmin sonunda bu kararların altında meclisin imzası yoksa, bu "tek adamlık"tan dünyada yargılanırsın... Sana öyle oyunlar oynarlar ki, meclisi dışlayarak aldığın bu kararlardan dolayı seni tüm dünya yargılar! Derler ki bu adam insanlık suçu işlemiştir; bu adam doğa katilidir! Sen de hiçbir şey yapamazsın; çünkü gösterebileceğin meclis kararı yoktur! Meclisi dışlamışsın, halkın seçtiği insanları dinlemediğin için artık dünyayı yöneten güçlerin elindesindir!
Bu yüzyılda bu kafalar kalmadı artık, "değişeceksin,,; gençlere güveneceksin; şeffaf olacaksın; ihale açacaksın; ihalede şeffaf olacak ve onu en iyi teklifi iletene vereceksin ki kul hakkı yemememiş olacaksın!.. "İstediğimi yaparım!" diyemezsin; bu vatan için ölen şehitleri yok sayamazsın... Bu vatan onların kanı ile canı ile ayakta duruyor... Bakma insanların sustuğuna; aslında derin derin düşünüyorlar...
Kimse çocuğunu, tek adamın çocuğuna hizmet etsin diye dünyaya getirmez.
Kimse kaderini,tek adamın dudaklarından çıkacak bir söze bırakmak istemez.
Tek devlet olur ,tek bayrak olur ama bunlar tek adamın hizmetinde olamaz...
Yani inkar etsekde ,kabul etmesekde dünya bizi böyle görüyor.Sen o dünyanın içindesin.O dünyanın bir parçasısın.
Yani yolun sonu görünüyor! Herkesi korkutarak devlet yönetmeler çook eskidendi...
Mars daha bulunmamıştı... Aslında bizler Mars'ı bulan ilk milletiz... Tavlada "Aha, mars oldun!" deriz ya... Bu da bize Mars olsun!..
"Değerli arkadaşım Serdar Çakır ne güzel yazmış:
"Karamsar hallerin hayata karışırdı ve ben seni severdim...
Yüreğinden emeller koparırlardı bir kısmına da sen izin verirdin
Hepsinin farkındaydın bazen kendinin de ama ben sadece seni severdim...
En çokta SENİ severdim, hayatın hayatsız vakitlerinde küçücük gülüşlerinde,
Amaçlar doluydu ortalık bir o kadar durduruşlar ve bir o kadar da vazgeçişler...
Bütün bunların orta yerinde Neron'u anlar olurdum, hücrelerime kadar dolardım, çarpardı birbirine seninle atomlarım ve gözlerin olurdu gözlerim susardım."