Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
BİR SAĞLIKÇI KARDEŞİMİZDEN GELEN MEKTUP, SÖZ VERDİM YAZDIM
Tekin Öget
YAZARLAR
22 Ocak 2021 Cuma

BİR SAĞLIKÇI KARDEŞİMİZDEN GELEN MEKTUP, SÖZ VERDİM YAZDIM

 

 

Hafta içi sağlık çalışanlarına söz verdim dedim ki derdinizi bana yazın bende köşemden paylaşacağım diye. Zira Murat Alan arkadaşımıza yapılan linçe Murat'ı destekliyorum dediğimde aynı linçe maruz kaldım. Olsun ben bir söz verdim bana sorunlarınızı yazın aynen noktasına virgülüne dokunmadan yazıp paylaşacağım diye. Arkadaş dedi ki Tekin Bey, siyasi baskı yaparlar zorda kalırsınız başınız belaya girmesin, ben de ona dedim ki kardeşim "Benim biatım ve kulluğum yalnızca ALLAH’A DIR, kula değil." Yeter ki sen samimi ve dürüstçe olan sorunlarınızı yaz bana. Söz verdiğim hemşire arkadaş mailime yazmış. Aynen paylaşacağım bir yanlışlık var ise eksiklik var ise ya da devletimiz yaptı lakin onların haberi yok ise ilgi bakanımız veya görevli arkadaşlar umarım bizi ve onları aydınlatıcı bilgi verirler. Maili atan arkadaş hali hazırda devlet hastanesi memuru olduğu için ismini yazmayacağım. Gelen mektup şöyle başlıyor.
"İyi günler Tekin Öget Bey, sağlıkçıların sıkıntılarını yazın demiştiniz, daha önce göndermek isterdim, cenazemiz vardı. Neyse konu başlıkları ana hatlarıyla şöyle;
1- Maaşlarımızı maaş + sabit döner şeklinde alıyoruz. Bunun üstüne nöbet parası ek döner veren hastaneler var. Ancak artık nöbet ücreti, ek döner, fazla mesai vermek istemeyen birçok hastane var. Benim çalıştığım hastanede bunlardan biri. Maaş adı altında 3000 TL bandında ücretler alırız. Emekliliğe de bu kısım sayılır. Bir polisin, askerin, öğretmenin maaşının hepsi yansıtılırken bizim 3/2 si yansıtılır. Diğer kamu memurları gibi tek kalem maaş istiyoruz. Maaş kısmını devlet öder döner kısmını hastane. Doğal olarak diğer memurlar kurumlarından maaş almıyorsa bizde almak istemiyoruz.
2- Branşında çalışan bütün sağlıkçıların devlet eliyle ayrılmasına son verilmesini istiyoruz. Aynı kurumda aynı işi yapan, ancak maaşı, hakları farklı olan birçok sağlık çalışanı var. 657,4c,4b,4’a, sözleşmeli. Devlet buna son vermelidir. Aynı işi yapıyor olup farklı ücretler almak maalesef ümitsizliğe düşürüyor insanları.
3- Her sağlık kuruluşunda kreş açılması. Anneler nöbette iken maalesef çocuklarını bırakacak kreşler yok. Bazı hastanelerde kreş var, oda sadece gündüz. Bu bile büyük bir nimet. Çocuk annesiyle işe geliyor, akşam annesiyle eve gidiyor. Hem daha fazla vakit geçirmiş oluyorlar, hem de çocukta herhangi bir rahatsızlık durumunda anne çocuğuna hızla ulaşabiliyor.
4- Ulaşımdan sağlıkçıların ücretsiz olarak faydalanması. Biliyorsunuz Pandemi döneminde sadece ücretsiz oldu. Bu belediyelerin tekelinde elbette ancak devlet kalıcı bir düzenleme getirebilir. Biz sağlıkçılar tarafından "sadece Pandemi de çalışıp daha öncesinden çalışmıyormuşuz " gibi tutum sergilenmesi zorumuza gidiyor. Doğuda asker, polisi görevi gereği operasyonlara giderken biz sağlıkçılar gönüllü gittik o bölgelere. Her fırsatta bize asker ve polisi örnek verenler bilmelidir ki, sağlıkçılar da onlarla o bölgede mücadele etti. Ne acıdır ki şehidimizi bölgeden alan sağlıkçı vurulursa şehit sayılmıyor.
5- Devletimiz görev başında hayatını kaybedenleri meslek ayrımı yapmadan şehit statüsüne almalıdır. Sonuçta sağlıkçılar tatilde, AVM'de gezmede tozmada kapmıyor bu illeti. Geride kalan aileleri mağdur edilmemeli. Devlet illiyet bağını istedi, yani bu virüsü hastaneden kaptığını ispat et diyor. Ölen sağlıkçının ailesi ki bu yaşlı anne, baba, eş ve bazen de küçük çocuklar oluyor. Tek ebeveyni sağlıkçı olan çocuklar illiyet bağını nasıl ispatlayacaklar. Virüs dilemi gelsin," evet ben bu kişiye hastaneden bulaştım diye."
6- Etkili ve kapsamlı sağlıkta şiddet yasası istiyoruz. Hep konuşulan ancak etkili ve caydırıcı bir yasa kabul edilmedi. Bir vatandaş sağlıkçıya saldırırken hastanenin kapı penceresi kırılırsa onlardan ceza alıyor sağlıkçıya zarar verince almıyor maalesef. Yasa çıkmadıkça daha çok dövülüp öleceğiz.
7- Mobing. Şimdi burada sırasını 7 yazdım ama siz 1 olarak kabul edin. Maalesef hiçbir kurumda sağlıkçılarda olduğu kadar Mobing yoktur. Daha iddialı bir şey söyleyeceğim; Mobing yapmayan temiz bir kurum bulamazsınız. Memurun yasadan doğan haklarını kullanmasına izin verilmiyor. Dilekçe hakkınız bile yoktur. Dilekçenizi önce amir görür onaylarsa dilekçenizi evrak kayıt kabul eder. Yasada yönetmelikte doğan haklarınızı kullanamazsınız. Örnek ben; kanser tedavisi gören babama bakma hakkımı hastane kabul etmek istemedi, bayağı uğraşıp ekstra yazılar dilekçeler yazmak zorunda bırakıldım.
8- Çalışırken kullandığımız ekipmanlar fazlaca kalitesiz ve yetersiz. Son 1-2 aydır 24 saatlik nöbette sadece 1 adet N95 maskesi verildi, kişi başına. Yoğun bakıma girip çıkıyorsunuz, sma maskenizi atamazsınız. Çünkü başka hakkınız yok. İlk zamanlar aynı tulumu da defalarca giyinmek zorunda bırakıldık.
9-Hastane yemeklerinin kalitesinin düzeltilmesi. Hastaneler yemek ihalesi yapar, en düşük fiyat teklifini veren kazanır. Firma o verdiği düşük fiyatı hizmetten kesiyor. Kalitesiz yağlar, malzemeler. Çoğu sağlıkçı beslenme çantası taşır maalesef. Bazen gerçekten yenilecek gibi olmuyor.
10- Ek gösterge
11.-Hemşirelerin branşlaşma sorunu. Doktorlar gibi hemşirelerinde branşlaşması gerektiğini savunmaktayız. Ayrıca aldığımız eğitimi ve sertifikaları alanımızda kullanmak istemiyoruz. Örnek, ben sağlık kurumları ve hastane yönetimi yüksek lisans mezunuyum. Yoğun bakım sterilizasyon, nutrisyon, cpr sertifikalarım var. Bakanlık hastane yönetimlerine diyor ki sertifikası olanı ilgili birimde çalıştır. Hastane yönetimi ne yapıyor torpilli ve eğitimsiz birini alıyor diğer sertifikalıyı da bu eğitimi kullanamayacağı bir yere veriyor. Yoğun bakım da 3 tane sertifikasız, torpilli varken benimle yoğun bakım sertifikası olan arkadaşı acil de çalıştırdılar covid çıkana kadar. Covid çıkınca da hemen yoğun bakıma. Madem ihtiyaç var neden baştan almıyorsun? Çünkü torpilimiz yok.
Bizim en büyük torpilimiz ALLAH diyerek yolumuza, çalışmamıza devam ediyoruz. Haksızlık karşısında da mücadelemize devam edeceğiz.  "Haksızlık karşısın da susan dilsiz şeytandır" Hz. Ali.  ALLAH şeytanın safında olanlardan eylemesin.  Teşekkür ederim hem kendi adıma hem de tüm hakları gasp edilen arkadaşlarım adına. İyi günler diliyorum."

Şimdi bana yazılan sorunları aynen yazdım. Evet çok zorlu bir süreçten geçiyoruz yeterince sinirlerimiz gerildi en ufacık sorunları dahi konuşamıyor kavga ve linç kültürü üzerinden hesaplaşmayı daha kolay görüyoruz. Aslında bu çok yanlış bir durum. Elbette ki ülkemizde bu tarz sorunlar hep vardı geçmişten gelen. Lakin 19 yıllık Ak Parti iktidarında sağlık ve hukuki haklar konusunda da birçok olumlu yasalar ve projelerde hayata geçirildi. Sadece şunu diyebilirim bu sorunları çoğu zaman muhalefetteki siyasilerin gamsız ve ideolojik tavırları çözüm üzerindeki sorumluluklarından kaçmalarından dolayı birçok çalışan mağduriyet yaşamaktadır. Aslında insani haklar olan talepler yerine getirilmelidir hem de hiç memur ayrımı yapılmadan. İnanıyorum ki bu yazılan sorunlar içinden birçoğu çözüm noktasına ulaştı bazıları da üzerinde çalışılıyor. Bize ve tüm sağlıkçı veya diğer memur arkadaşlara düşen olası sorunları fırsat elimize geçti mantığıyla değil insan olduğumuz için çözebilmeliyiz ve çözeceğiz de devletimizde ilgili bakanlığımızda bu konuda gereken her şeyi yapacaktır ve yapıyor da yeter ki siz müsterih olun, bu aziz devletimizde bu aziz milletimizde bu fedakarlıklarınızı asla unutmayacak ve gereğini yapacaktır hiç şüpheniz olmasın kardeşlerim. ŞİMDİ BİRLİK VAKTİ VE BU İLLETİ HEP BİRLİKTE YENME VAKTİDİR...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime