Stefan Zweig “İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar” isimli anıtsal eserinde tarihi kişilerin hayatlarının dönüm noktası olan o anları hikâye eder ve o an yaşanmasa ne olurdu çerçevesinde öncesi ve sonrasını anlatır.
Her tarihi kişiliğin öylesi bir anı vardır.
Süleyman Soylu portresine başlarken Zweig’ı ve o kitabı anımsamamız boşuna değil.
15 Temmuz… O karanlık gece. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım televizyonlara bağlanıp yaptıkları açıklamalarla vatandaşları bu hain kalkışmaya karşı cesaretlendirirken pek çok yetkili ve etkili isim arazi olmuştu.
Ama…
O gece bir isim daha vardı ki; sadece televizyonlarda ortaya çıkmadı, bizzat televizyona girdi.
Söz oyunu bir kenara durum şuydu: Hain darbeciler sembolik önemi hayli yüksek olan TRT’yi basıp o korsan bildirilerini okutup yönetime el koyduklarını açıklarken TRT’yi darbecilerden temizlemek için vatandaşlar canları pahasına TRT binasına yöneldi.
İşte o kitle arasında bir isim daha vardı; Süleyman Soylu. Darbecilerin TRT’den kovulduğunu da darbe bildirisini okuyan spiker Tijen Karaş’ın darbecilerin elinden alındığını da Süleyman Soylu’nun bizzat olay yerindeki mücadelesi sonrası açıklamalarından öğrendik.
İşte…
O ana kadar da Soylu istikrarlı bir şekilde çıtasını yükseltiyordu ancak eğer bir Zweig daha çıkar ve Soylu’yu yazarsa yıldızının parladığı an olarak o anı yazacaktı.
Ve hemen sonrası…
FETÖ ile mücadele hak ettiği şekilde sert bir şekilde başladı ancak pek çok kurum türkü söyleyerek bu mücadelede yer alınca iş Süleyman Soylu’ya düştü ve bu kritik dönemde en kritik bakanlık ona emanet edildi.
Sonrası mı…
Geçen iki aya yakın sürede 15 Temmuz gecesi gösterdiği performansın tesadüf olmadığını gösterdi, sadece FETÖ değil, PKK ve diğer terör örgütlerine, bunların siyasi peçe takmış benzerlerine göz açtırılmamaya başladı.
Bugün, Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ ile mücadelede yalnızlık duygusunu belki de Süleyman Soylu’ya bakarak hafifletiyor.
Süleyman Soylu portresi yazarken kaşından gözüne, hitabet yeteneğinden tipik Karadenizli ataklığına pek çok kişisel özelliğe de girebilirdik, ki genelde portrelerin içeriği bu şekilde olur. Ancak yukarıda çizmeye çalıştığımız tablo diğer tüm özelliklerinden daha kayda değer diye düşündük ve bu kez bir istisna yaptık. Hakkın teslimi bazen detay gibi gözükebilir ama bazı detaylar vardır ki, özün yerine geçer. Burada öz, budur.