İsviçreli bir araştırma ekibi, fiber optik kabloları kullanarak deprem ölçümünde devrim niteliğinde bir yöntem geliştirdi.
DAHA HASSAS DAHA EKONOMİK
Zürihli jeofizikçi Andreas Fichtner’e göre, bu yöntem geleneksel sarkaçlı cihazlardan çok daha hassas ve ekonomik. Normal sismometreler pahalı, düzenli bakım gerektiriyor ve dünyanın her yerinde bulunmadığı için özellikle yoksul ülkelerde ve okyanuslarda ölçüm yapılamıyor.
Fichtner ve ekibi, yer altına veya deniz altına döşenmiş fiber optik kabloları kullanarak lazer darbeleriyle ölçüm yapıyor. Fiber optik kablodaki ışığın hızı ve kablonun uzunluğu bilindiğinde, lazer darbesinin kabloda ne kadar sürede ilerlediği hesaplanabiliyor. Deprem sırasında kablodaki uzunluk ve lazerin ilerleme süresindeki değişimler, zeminin hangi noktada ve ne şiddette sarsıldığını ortaya koyuyor. Bu sistem, “dağıtılmış akustik algılama” olarak adlandırılıyor ve nanometre seviyesindeki hassasiyeti sayesinde geleneksel sismometrelerden çok daha doğru veriler sağlıyor.
TESADÜFEN KAYDEDİLDİ
Yeni sistem, İstanbul’da da test ediliyor. Fichtner’in ekibi, 2023’teki deprem dalgasını kullanılmayan bir fiber kablo aracılığıyla tesadüfen kaydederek şehrin 100 metrelik zemin yapısını haritalandırdı. Ortaya çıkan harita, bazı sokakların yakın olsalar bile diğerlerine göre 10 kat daha fazla sarsılabileceğini gösterdi.
FARKLI ALANLARDA DA KULLANILABİLECEK
Fichtner, fiber optik kablolardan elde edilen verilerin İstanbul’un depreme dayanıklı yapılaşmasında kullanılabileceğini ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesine katkı sağlayabileceğini vurguladı. Sistem ayrıca jeotermal enerji araştırmaları gibi farklı alanlarda da uygulanabiliyor. (T24)