Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, dün Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu ziyaret etti.
Saadet Partisi Genel Merkezi'nde gerçekleşen görüşmenin ardından Karamollaoğlu ve Davutoğlu, ortak basın toplantısı düzenledi.
Daha sonra Karamollaoğlu ve Davutoğlu, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin kararıyla, Osman Kavala hakkında verilen kararın, tekrar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) sevk edilmesi sürecinin başlamasına ilişkin soruya iki parti lideri de yanıt verdi.
KARAMOLLAOĞLU: BURADA BİR YANLIŞ VAR
Osman Kavala’ya ilişkin kararda adalete güvendiğini ancak bir yanlışın olduğunu belireten Karamollaoğlu, "Biz Kavala konusunda farklı davranabiliriz ama bu mahkemelerin kararlarını yorumlama noktasına gitmeyeceğim. Onların yeri geldiklerinde çok yanlış kararları olduğunu biliyorum.
Ben adalete güvenmiyorum. Benim ya da bir yakınım mahkemeye gitse oradan doğru karar çıkacağını düşünmüyorum. On binlerce insan var Türk mahkemeleri karar vermiş, onların kararları hiçe sayılabilir. Ben Kavala'yı tanımam bilmem, kendisini görmüşlüğüm de yok fakat bir mahkeme bir adamı beraat ettirmişse ve siz de zorla tutacağız diyorsanız burada bir yanlış var." ifadelerini kullandı.
DAVUTOĞLU: SEBEP NE GEZİ
Türkiye'nin Avrupa'da böylesine yalnız bırakıldığı bir dönemin olamadığını belirten Davutoğlu da, şu ifadeleri kullandı:
Türkiye bu duruma düşürülemez. AİHM’de bir Türk hâkime var orada. Onu çekiyor musunuz? Kavala dosyasından bağımsız söylüyorum, bu bir utanç. Türkiye kendi üyesi olduğu, bakanlar komitesinde temsil edildiği, başkanlık yaptığı bir yapıda yargılanır bir duruma düşmüştür. Sebep ne? Gezi olaylarından suçlanan Kavala 2013’ten 2017’ye kadar herhangi bir tahkikat yapılmıyor. AİHM de şu vardıysa neden bu kadar bekledin diyor.
"DEĞER Mİ ALLAH AŞKINA"
Teknik bir hukuki süreç olarak başlıyor. Oradan bırakılıp başka bir yerden tutuklanıyor. Bütün bunlara değer mi Allah aşkına? Davadan bağımsız olarak söylüyorum. Ona mahkemeler karar verir. Ama Türkiye’nin dünyada böylesine yalnız bırakıldığı ikinci bir dönem yoktur”