Enfeksiyon ve boğaz ağrısı hastalıkları özellikle ekim-kasım dönemine girilirken zirveye çıktı. Birçok kişinin boğuştuğu bu rahatsızlıklara iyi gelecek önlemler ve besinlerin ne olduğuyla ilgili arama motorlarında vatandaşların aramaları sıklaştı.
ENERJİ ALIMI DAHA FAZLA OLMALI
Öncelikle enfeksiyon hastalıklarıyla mücadele eden vücudun enerji gereksinimi normalden daha fazla bir hale geliyor. Enfeksiyon hastalıklarında ateş sık görülen bir bulgu olduğu için ateşin yükselmesi nedeniyle enerji alımı normalden fazla olması gerekiyor.
SU TÜKETİMİNE DİKKAT
Gribal enfeksiyon ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara yakalandıysak, enerji ihtiyacının karşılanması için protein, posa, vitamin ve mineral açısından zengin bir beslenme programı önerilir. Burada su tüketimi ise kritiktir. Sıvı kaybı nedeniyle günde 2,5-3 litre civarında su tüketilmelidir.
ÜST SOLUNUM YOLLARI ENFEKSİYONUNA İYİ GELECEK BESİNLER:
Memorial Hastanesi'nin verdiği bilgiye göre enfeksiyona iyi geleceği belirtilen besinler şöyle:
C vitamini: En iyi antioksidan vitaminlerden biridir. Eğer C vitamini vitamin formunda değil de besinlerden alınırsa bu gıdalardaki fotokimyasal maddelerden de yararlanılır. Böylece vücuttaki savaşçı hücreler de güçlenir. Gün içinde domates, taze biber, roka, maydanoz, mandalina, greyfurt, portakal, nar, kuşburnu ve kivi gibi C vitamini içeren besinler tüketilmelidir.
Çinko ve selenyum: Bağışıklık sistemi için önemli minerallerdir. Selenyum; deniz ürünleri, et, soğan ve sarımsakta bulunur. Çinko ise kabak çekirdeği başta olmak üzere; çiğ fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, hindi eti, kuzu eti, kuşkonmaz ve mantarda bulunur. Bu minerallerin antioksidan etkisi yüksektir ve vücudun toksinlere karşı savaşan hücrelerini güçlendirirler.
Omega 3 yağ asitleri: Bunlar en değerli yağlardır. Bağışıklık, beyin ve sinir sistemi, psikoloji, kalp-damar sağlığı için olmazsa olmaz bir besin ögesidir. Balık mevsiminin başlaması ile haftada mutlaka 2 gün balık yenmelidir. Balık omega-3 dışında vücudun üretemediği elzem aminoasitleri de içerir ki bunlar hücrelerin yenilenmesi ve yaşlanmaya karşın gereklidir. Çiğ fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlarda Omega 3 içermektedir.
Beta-karoten: Sarı-turuncu bitkilerde bulunmakta ve en kuvvetli antioksidanlar arasında yer almaktadır. Balkabağı, havuç, ananas, hurma ve kayısı en fazla beta-karoten içeren sebze ve meyvelerdir.
Kuersetin; Turunçgiller, elma, kırmızı üzüm, soğan, çilek, dut, böğürtlen gibi meyveler ve kırmızı soğan gibi besinlerin kabuklarında bulunan bir pigmenttir. Kansere, kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisi vardır. Bağışıklık sistemi ve cilt sağlığı için önemlidir ve güçlü bir antioksidandır.
Prebiyotik besinler, bağırsak sağlığı bütün vücudu etkilemektedir. Bağırsaklarda ne kadar probiyotik bakteri varsa metabolizma o kadar güçlü olur. Bu bakterileri artırmak için prebiyotik besinler tüketmelidir. Kefir ve probiyotik yoğurt bu bakterilerden zengin besinlerdir. Bunun yanında pancar, muz, pırasa, enginar, sarımsak ve soğan da bu bakterilerin artmasını sağlar. Sarımsak içinde kükürtlü bileşikler yanında A, B1 ve C vitamini de içeren çok faydalı bir besindir. Bu içerikler bağışıklığı kuvvetlendirerek ve hücreleri koruyarak antibiyotik, antiviral, antibakteriyel ve antifungal etki gösterir. Sarımsağın bu etkilerinden yararlanabilmek için bütün olarak değil çiğnenip, ezilerek tüketilmesi gerekmektedir
Zencefil: Keskin tadı ve aroması ile solunum yollarını açıcı, sindirimi düzenleyici, toksin atıcı, gaz söktürücü ve antiseptik özellikleri vardır. Çorbalarda, taze olarak sebze yemeklerinde ve salatalarda kullanılabilir.
Zerdaçal (Kurkumin): Zerdeçalın antiinflamatuar etkisinin yapılan geniş araştırmalar neticesinde kurkuminden kaynaklandığı belirtilmektedir. Kurkuminin inflamasyon ile ilişkili olan enzimleri düzenlemektedir. İnflamasyon işleyişinin; beyin, kalp - damar, akciğer, metabolik ve otoimmün hastalıklar gibi birçok kronik hastalıkta rolü olduğu bilinmektedir.