Birkaç gündür Radikal’deki derin sancı medyanın ilgi odağı oldu. Yazı yazamayan yazar Cüneyt Özdemir'e dil üstadı Hakkı Devrim tarafından gün aşırı verilen ayar ve Özdemir'in yanıtları “Sokak yazarları plazada birbirini yiyor” diye çerez niyetine eğlence malzemesi oldu önce. Sonra Akif Beki-Murat Yetkin polemiği başladı. Ama bu kez iş eğlenceden çıktı, Radikal’deki derin kırılmayı göz önüne serdi. Radikal’in en deneyimli ve başarılı isimlerinden Murat Yetkin’i isyan ettiren kırılmaya birazdan geleceğiz ama önce biraz hafıza tazeleyelim.
Bundan birkaç ay önce Radikal’de değişim için start verilip “Medyada Radikal Devrim” diye zorlama heyecanlar yaratılırken azımsanmayacak bir kesim şüphe ile bakmıştı bu değişime.
Öyle ya; Radikal yayın politikası ve hedef kitlesi bakımından hep sol-entelektüel bir mevzi tutmuştu. Solculuğu, Yahudi sevgili itirafı yapmak ya da geçmişinden başörtülü eşi çıkarmaktan; Entelektüelliği de her iki cümlesinden birine “konvensiyonel gazetecilik” ezberini sıkıştırmaktan ibaret olan bir Yayın Yönetmeni ile nasıl bir radikal devrim yapılırdı ki? Kaldı ki; yapılsa bile o Radikal ne kadar radikal olabilirdi? Kalabilirdi?
Derken tüm bu dudak bükmeler arasında gerçekten de operasyon tamamlandı ve Radikal, Yeni Radikal oldu.
Haberlere göre yeni Radikal çok şey vaat ediyordu. Gazetecilik anlayışı değişecek, yazarlar sokağa inecek, masa başı polemikleri-ahkâmlar son bulacaktı falan… Tabii tiraj patlayacak, uzun zamandır 40 bin bandında seyreden Radikal artık çok okunan gazetelerden biri haline gelecekti.
Yeni Radikal’in ilk haftasında yine burada yaptığımız bir analizde hal ve gidişatı göz önüne sermiştik. (O analiz için TIKLAYIN…) Demiştik ki; “… Radikal nerede duracak yeni haliyle? “Taraf ile Cumhuriyet arasında bir yer” demişti Eyüp Can ilk değerlendirmesinde. Bu nasıl olacak? “Susurluk dönemindeki Radikal gibi” diyor bunu açıklarken Can. Peki, Türkiye Susurluk dönemindeki Türkiye mi? Medya dağılımı, dengeleri o dönemle bir mi? Tabii ki değil. O zaman soruyu tekrar soralım: Radikal farklı olarak nerede duracak yeni dönemde? Entelektüel kesim mi? Onlar zaten önceden de Radikal okuyordu. Oradan yeni okur gelmez. Liberal cesur bir gazete mi? Onların zaten Taraf’ı var. Muhalefete inanmayan bir genel yayın yönetmeni Eyüp Can. Kendi söyledi. Demek ki muhalif gazete bekleyen okurun özlemi de gitmeyecek. Merkeze oynayan, bir orada bir burada bir politika mı? Doğan Grubu’nun amiral gemisi zaten bu iş için var. Yandaş mı? Bünye kaldırmaz. Sol mu? Akif Beki’li Eyüp Can’lı sol bir gazeteye kimse inanmaz. O zaman Radikal kimin gazetesi olacak ki yeni tiraj alsın? Geriye bir tek 25 kuruşluk gazeteler arasında öylesine seçim yapan lumpen okur kalıyor ki onlar Radikal’e gitmez.”
Nitekim gitmedi. 75 kuruş olduğu zaman 40 bin satan Radikal 25 kuruşa indi, onca reklâm kampanyası yapıldı, haberlerle, röportajlarla şişirildi, sokaklarda mobil ekiplerce satıldı ve sonuç: 80 bin bandına takılıp kaldı. Ki bu 80 binin 30 ile 40 bini D&R’larda, Petrol Ofislerinde ücretsiz dağıtılıyor. Yani bunca gürültüden sonra geriye kalan tiraj artışı en iyi tahminle 10 bin civarı. Bu; sadece işin rakamsal yönü.
Bir de derin gazetecilik kırılması var. Susurluk dönemindeki gazete imajı ile yola çıkan Radikal değil o günleri yakalamak birkaç ay öncesini aratır hale geldi. Gazetenin hafifleyen imajı ile haberlerin-yazıların-yazarların iyice bir sit-com havasına bürünmesi, farklılık zorlamasının neden olduğu yapaylıktan doğan yalpalamalara Akif Beki’nin gazetede gittikçe artan ağırlığı eklenince, Beki’nin ideolojisinin Radikal’e uymamasının verdiği rahatsızlık sadece okurları değil, içeride de isyana neden oldu.
Bakın ne yazıyordu iki gün once Murat Yetkin: “…Dün, Akif Beki’nin görüşlerine itirazımı dile getiren yazım üzerine, -tebrik mesajlarının sayısına yaklaşamasa da- önemli miktarda tel’in mesajı aldım. Tesellim, tel’in mesajlarının Radikal okuru ruhunun R’siyle alakası olmamasıydı. Umarım bu iş Türkiye’nin son 15 yılındaki demokratikleşme mücadelesine karınca kararınca katkıda bulunmuş Radikal’e zarar verecek noktalara uzamaz.”
Murat Yetkin’in bu satırları öyle sadece Beki’nin tek bir çıkışından kaynaklı olamayacak kadar sert ve anlamlı.
Yetkin Radikal’de herhangi bir yazar değil. Doğan Grubu’nda herhangi bir yönetici de değil. Grubun Ankara’daki en önemli yöneticisi olarak kabul ediliyor. Temsil kabiliyeti de tuttuğu yer de isminin önündeki unvandan daha ileride. Onun için bu satırları sadece bir yazarın fikrini ifadesi olarak okumak hafif kalır. Embedded Yayın Yönetmeni Can’ın Beki’ye hayranlığının-bağlılığının gittiği/gideceği yeri işaret bakımından altı çizili olarak okunmalı. Ki öyle okundu gerekli yerlerde.
Burada Beki faktörü kilit rolde. Başbakanlık’taki görevinden sonra Radikal’de yazarlık, 24’te Genel Yayın Yönetmenliği altın tepside sunuldu ama biliniyor ki hiçbiri kesmedi Beki’yi. Şimdiki hedefinin açıktan, olmazsa perde arkasından Radikal’i de yönetmek olduğu herkesin bildiği sır.
Daha önce yazmıştık, Eyüp Can’ın kariyeri çok ilginç. Batırdıkça yükseliyor. Refleksleri çok farklı. İstediğini aldıktan sonra bu etkiden çok da rahatsız olmayacaktır. (O analiz için TIKLAYIN…)
Ama yenilense de Radikal’de gazetecilik refleksi kaybolmayan radikaller hala var. Var olmaya devam edip etmeyecekleri Murat Yetkin’in İstanbul’da yapacağı zirveye kilitli şimdi.
Murat Yetkin iki gün aradan sonra ufak bir pansumanla köşesini yazdı yine. Ama yaranın her yanından kan sızıyor. Bakalım devrim niyetine yola çıkıp hasta adama dönüştürülen Radikal ne kadar yaşayacak?
Bekleyip göreceğiz.
Haberin Videosu
Misafir 1 Mayıs 2011 Pazar 03:13
|
Misafir 15 Aralık 2010 Çarşamba 16:50
|
Misafir 11 Aralık 2010 Cumartesi 09:44
|
Misafir 11 Aralık 2010 Cumartesi 09:43
|
Misafir 11 Aralık 2010 Cumartesi 09:41
|
Misafir 11 Aralık 2010 Cumartesi 09:40
|
Misafir 11 Aralık 2010 Cumartesi 09:38
|
Misafir 11 Aralık 2010 Cumartesi 09:37
|
Misafir 11 Aralık 2010 Cumartesi 09:36
|
Misafir 11 Aralık 2010 Cumartesi 09:35
|