AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Diyarbakır anneleriyle buluşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki gösteren Çelik, "Kılıçdaroğlu'nun anneleri yanına davet etmesi için giden iki aile ile görüşmesi Diyarbakır anneleri ile görüşme diye sunulmuştur. Halbuki annelerle görüşmek Diyarbakır'ın annelerinin ayağına gitmektir. Annelerin ayağına gidilir." dedi.
Çelik'in açıklamaları şöyle:
Kılıçdaroğlu'nun anneleri yanına davet etmesi için giden iki aile ile görüşmesi Diyarbakır anneleri ile görüşme diye sunulmuştur. Halbuki annelerle görüşmek Diyarbakır'ın annelerinin ayağına gitmektir.
Buradaki soru şudur; niçin annelerin ayağına gidilemiyor, vicdan nöbetine destek verilmiyor. TSK'nın operasyonu halkı ezmektir dendiğinde o genel başkan 'meşru operasyonlardır' diye niçin cevap vermiyor?
Ne kadar demokrasiden bahsederseniz bahsedin, ne kadar özgürlüklerden bahsederseniz bahsedin eğer terör konusunda net bir yoksa bu demokratik mekanizmaların ve demokratik süreçlerin istismarı anlamına gelir.
Sosyal güvencesi olsun olmasın bütün yaşlılarımızın yüksek kalitede yaşlı bakım merkezlerinde hizmet alması güvence altına alınmıştır.
İslamofobi, İslam düşmanlığı ile 15 Mart mücadele günü olarak tarihe geçti. Yeni Zelanda'da bir katliam gerçekleşmişti. Burada bir Türk vatandaşı olan 51 kişiyi saygı ve rahmetle anıyoruz. BM Genel Kurulu 15 Mart Günü'nü 'Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü' kabul etti.
Bu işgalin öncesinde bir tablo vardı. Birileri çıkıp kendilerinin NATO içinde ne işe yaradığını değerlendirmeden Türkiye'yi sorgulamaya kalkıyorlardı. 'NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti' diyen Fransa Cumhurbaşkanı şimdi kalkıp 'NATO'nun doğu kanadının güçlendirilmesi lazım' diyor. Bunu tarihe kayıt olarak düşülmesi lazım. NATO'nun içinde en güçlü ülkelerden birisinin Türkiye olduğu değerlendiriliyor. Sorgulamaların bir önemi yok. Güvenlik mimarisi hakkında konuşurken ilkeli ve prensiplere dayalı konuşmalar yapılması gerektiği açtır.
Cumhurbaşkanımız defalarca altını çizdi, NATO bütün ülkelerin güvenliğine de katkı sağlıyor diye. Siz tutuyorsunuz böyle bir ülkeye ihtiyaç duyduğu bazı savunma aparatları, maddeleri konusunda ambargo uyguluyorsunuz. Dolayısıyla siz kendinize zarar vermiş oluyorsunuz. Bayraktar İHA ve SİHA'ların ne kadar önemli işlevi olduğunun dünyanın her tarafında altı çiziliyor. Yakın zamana kadar bunlara dönük kara propagandanın yapıldığını gördük. Tam bu dönem içerisinde NATO zirvesinde geniş kapsamlı bir değerlendirme olacaktır.
ADANA'DAKİ GÖSTERİDE POLİS MÜDAHALESİ
"Burada her zaman olduğu gibi prensibimiz açıktır, biz her zaman mücadelesini takdir ettiğimiz güvenlik güçlerimizin çeşitli olaylara müdahalede orantısız güç kullanmasını asla kabul edilemez, bunlar meşru sayılamaz. Adana'daki tablo ortaya çıktığı andan itibaren İçişleri Bakanımız ve Adana Valimiz soruşturmanın açıldığını söylemiştir. Orantısız güç meşruiyet sınırına çıkmış şiddet demektir.
Burada açıklamalara bakıyorum, muhalefet partilerinin açıklamalarına, bazı grupların açıklamalarına. Bu orantısız güç sanki hükümet politikası imiş gibisinden bir iftira kampanyası yürütüyorlar. 28 Şubat yeniden canlanıyormuş, eski günler yeniden geliyormuş gibisinden. Bunların hepsi sadece ve sadece hezeyandır. Türkiye'de 28 Şubat şartlarını ortadan kaldırmada en güçlü mücadeleyi biz verdik. Böyle bir sistematik şekilde yalan söyleme, iftira kampanyasına söyleyecek çok sözümüz var.
Orantısız güç kullanımı asla ve kata kabul edilemez. Soruşturma sonucu gereği yapılacaktır. Topyekün Adana Emniyetine, Emniyet teşkilatına ilzam eden kampanya görüyoruz. Bunu da reddediyoruz. Aynı gün içerisinde neredeyse 10 saatlik bir dilim içerisinde birden çok terör örgütünün saldırısını engellediklerini, aynı zamanda da uyuşturucu çeteleriyle mücadele ettiklerini görüyoruz.
Sonuç olarak oradan yola çıkıp bütün emniyet teşkilatına iftira atmak son derece yakışıksız tavırdır. Hele bizim hükümetini sistematik olarak şiddet yaklaşımımız varmış gibisinden ilzam edenlerin birçoğu 28 Şubat'ta verilen mücadelede kenarda durmuşlardır. Fedakarca görev yapanları takdir, orantısız güç kullananların asla kabul edilemeyeceğini meşru görülemeyeceğini, bunu topyekün reddettiğimizi, durduğumuz yerde olduğumuzu ifade ediyorum. Tabii ki provokasyonları görüyoruz. Neredeyse haftada 1 gün izinsiz gösteri yaparak, sokakların sistematik şekilde karıştırılmaya çalışıldığını biliyoruz. Çok iyi biliyorum kendi memleketim için olduğu için biliyorum. Büyük bir fedakarlıkla görevlerini yapıyorlar. Bunları birbirine karıştırmamak lazım."
Bu Türkiye'nin eski yarası. Ta Birinci Boğaz Köprüsü'nden tutun da başka bir çok eserin gerçekleşmesine kadar. Türkiye'de bu eserleri engellemek isteyen siyasi kampın iki davranışı vardır. Biri siyasi kadroları tehdit etmek ikincisi bunu hayata geçiren işadamlarını tehdit etmek. Kanunlar çerçevesinde hareket eden, çalışanları bu şekilde ilzam etmek Türkiye'yi felç etmeye çalışmak, yatırım düzenini yok etmeye çalışmaktır.
Ben iktidara gelirsem şunları serbest bırakacağım, şu basın yayın kuruluşlarına hiza vereceğim diyor CHP başkanı. Hukuktan bahsedip de arkasından hukuksuz eylemleri sıralamak maalesef adet haline gelmiştir. Bu ahlaken ve siyaseten sorumlu yaklaşımdır. Ben bu projeyi gerekli görmüyorum, uygulanmasına karşıyım, demokratik sınırlar içerisinde hareket edersiniz. Hükümete yanlış yaptığını söyleyebilirsiniz. Ona da millet karar verir. O köprüyü her gün kullananlara, işini gücünü hayata geçirenlere, ticaretini geliştirenlere, istihdam sağlayanlara sormak gerekir. Siyasetsizliğinizi, siyasi cari açığınızı tehditle kapatmaya çalışırsanız meşruiyet, hukuk, siyaset dışı yaklaşım olur.
ASGARİ ÜCRETE İKİNCİ ZAM YAPILACAK MI?
Bu tip çalışmalar hangi takvimle, zeminle gerçekleşir ilgili bakanlığın yapacağı açıklama. Prensip olarak şunu söyleyeyim çeşitli çalışan kesimlerin, emeklilerimizin korunması, kollanmasıyla ilgili stratejilerin geliştirilmesi gündemimizdedir. Uygun koşullar oluştuğu zaman bunları biz de açıklarız. Şundan herkes emin olsun çalışan kesim ve emeklilerimizin hayat koşullarıyla ilgili kapsamlı değerlendirme yapıyoruz.
Uzun zamandır üzerinde çalışılan konu. Cumhur İttifakı olarak açıkladık zaten. Olgunlaştığı zaman açıklanacak. Kamuoyuna Cumhur ittifakına ortak irade olarak sunuldu. MYK'da bu ve benzeri konularda değerlendirme yaptılar. Ortaya koyulan sorulara cevaplar arkadaşlarımız tarafından olgunlaştırıldı."