Alaattin Aktaş, "Kısır tartışmalarda boğulmak bu olsa gerek" başlığıyla verdiği yazısında, klasik hale gelen soruları değerlendirdi.
ALAATTİN AKTAŞ'IN YAZISI ŞÖYLE:
Kısır tartışmalarda boğulmak bu olsa gerek…
Herhangi bir ay; örneğin ekim… Daha ayın ilk günlerinde her ay olduğu gibi o klasik tartışma ve fikir yürütme başlar…
“Acaba ekim enflasyonu kaç gelir?”
Ay biter, oran belli olur; bu kez başka bir tartışma…
“TÜİK’in bu oranının inanılır tarafı yok, aslında gerçek oran açıklananın üç katı, beş katı…”
Tartışma biter mi sanıyorsunuz…
“Ekim böyle geldi ama siz asıl sonraki ayları görün!”
Sonra cep telefonlarından hesap makinesi açılır…
“Enflasyondaki dört aylık artış şu kadar oldu, son iki ayda da şu kadar artış açıklanırsa yılbaşında şu kadar fark alacağız.”
Asgari ücretlinin derdi ise biraz farklıdır…
“Asgari ücreti enflasyon kadar artıracaklarmış, öyle söylüyorlar, desene perişanlık devam edecek.”
Diğer tarafta enflasyon biraz yüksek gelse ve çalışanlarla emeklilere yüksek artış verilse diye el ovuşturarak bekleyenler vardır…
“Artışlar biraz yüksek olsa ben de o karambolde daha çok zam yapsam; sonuçta tüm yüksek oranlı artışlar benim işime gelir.”
Ekonomi yönetiminin derdi tümüyle başkadır…
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ