Bugün hepimizin övünç duyacağı, gururlanacağı bir gün çünkü bugün Cumhuriyetimizin 98. Yılı… Dün olduğu gibi bugün de hem Batılı güçler hem de içimizdeki bölücü, ayrılıkçı kimi cemaat ve gruplar, Cumhuriyetimizi hedef almaya, onu yok etmeye ve Atatürk’ü İngiliz ajanı olarak göstermeye çalışmaktadır.
Dün, sistematik şekilde İngiltere tarafından Cumhuriyetin yok edilmeye çalışılmasını dönemin İngiltere Büyükelçisi Lidsay’ın 1925 tarihinde “İngiltere ve Batılı devletler Ankara’ya karşı sistematik olarak direnirlerse, Türkiye’deki yeni rejim (Cumhuriyet) ve Mustafa Kemal devrilebilir.” şeklindeki ifadesiyle anlayabiliyoruz.
Cumhuriyet neden Batılı devletleri özellikle de İngiltere’yi rahatsız etmekteydi ve neden birileri günümüzde Cumhuriyet’e ve Atatürk’e sürekli saldırma halindedir hiç düşündünüz mü? Çünkü Cumhuriyet dediğimiz yeniden var olma ve halk temelli bağımsız millet meclisi sistemi, son yıllarında İngiliz politikalarına teslim edilen sarayın idaresine zıt bir sistemdi. İngiltere’ye göre bir kişiyi (sultan) kontrol etmek meclisi kontrol etmekten daha kolaydı!
Ne acıdır ki İngilizler tek kurşun atmadan İstanbul’a bir Osmanlı gemisi üzerinde rahatça geldiler ve yine ne hazindir ki Osmanlı askerlerinin hiçbir müdahalesiyle karşılaşmadan saraya oturdular. Manda ve himaye yanlısı kimi saray bürokratları ve kimi cemaat önderlerinin başını çektiği dinci gruplar ise “yaşasın itilaf devletleri” diye bağırarak İngilizleri karşılamışlardı. (Andrew Mango, Sultandan Atatürk’e Türkiye. s.59) Bu duruma kayıtsız kalamayan Mustafa Kemal ise itilaf devletlerinin Dolmabahçe Sarayı önündeki yaklaşık 50 gemisinden bahsederek tarihe geçecek şu cümleyi söylemiştir: “Geldikleri gibi giderler.”
Mustafa Kemal’in ifade ettiği gibi “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü içerdiği mana bakımından çok dikkate değerdir; çünkü bu söz hâkimiyetin saraydan yani tek bir kişinin idaresinden daha büyük olan milletin meclisinde olması gerektiğini simgeler. Dolayısıyla Cumhuriyetimiz bağımsız, halkçı ve laiktir.
Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da milli mücadele ateşini yakmak ve emperyalizmi ülke topraklarından defetmek için Samsun’a ayak basışı İngilizleri ve ziyadesiyle sarayı o kadar rahatsız etmiş olacaktı ki saray, apar topar Mustafa Kemal’e padişah imzalı bir mektup gönderir ve derhal İstanbul’a gelmesini tebliğ eder fakat, Mustafa Kemal bu mektuba cevap vermeyecektir. Daha sonra saray ise bu sefer Mustafa Kemal’in idam edilmesi için fetva çıkarttırır. İngiliz kuklası Sadrazam Damat Ferit ise, 5 Nisan 1920’de milli mücadeleye karşı savaş başlatarak Kuvayı Milliyecilerin katli vaciptir diye fetva yayınlattırır. devamında Mustafa Kemal için peşi sıra gelen yine idam kararları…
İngiltere politikası olarak Atatürk düşmanı kimi çevre ve gruplar Cumhuriyet’e karşı her zaman hilafeti ve saltanatı şirin göstermeye, onu desteklemeye çalıştılar ve hala da çalışıyorlar. İngilizler için tek adamı yani sarayı kontrol etmek bir milleti ve onun meclisini, iradesini kontrol etmekten daha kolaydı. Mustafa Kemal önderliğinde yürütülen milli mücadele ve sonrasında ki bağımsız Cumhuriyet, her daim Batı’nın ve özellikle de İngiltere’nin düşmanı olmuştur. O yüzdendir ki İngilizler milli mücadeleyi sürekli kötülemiş, Vahidüddin’e meclis-i Mebusan’ı kapatmasını, Damat Ferit’e ise mili mücadeleye katılanları idam ettirmesini söylemişlerdir. Dediğim gibi sebep çok açıktı, hilafet ve saltanat sayesinde tek adamı kontrol etmek daha kolaydı İngiltere için.
1923’te Cumhuriyet ilan olunduğunda İngilizler bunu şaşkınlıkla karşılayarak uzun bir süre Ankara ile temas kurmaktan çekindiler, Ankara’ya elçi göndermek istemediler, İngiltere için iş o kadar can sıkıcıydı ki Batılı diğer devletlere baskı yapıp onların da Ankara’ya elçi göndermemelerini istediler. İngiliz Yüksek Komiseri Henderson şöyle diyecekti:” Ankara’nın en az 2 yıl başkent kalacağını düşünüyorum, kesinlikle emin olduğum şudur ki, saltanat diriltilirse İstanbul yine başkent olacaktır.”
Buradan da anlaşılacağı üzere İngilizler saltanatı tekrar diriltip, Cumhuriyet’i bitirip İstanbul’u başkent yapmak niyetindelerdi. Fakat halk artık kararını vermişti, ilelebet hür ve bağımsız Cumhuriyet…
Sonuç olarak, İngiltere Mustafa Kemal’i kesinlikle istemeyerek padişahın yeniden başa gelmesini istedi, TBMM’i ve Cumhuriyet’i asla kabul etmek istemedi, saltanatı destekledi.
Bütün kötülemelere karşın Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır.
Bize bugünü armağan eden başta Mustafa Kemal olmak üzere emeği geçen herkesin ruhu şad olsun.
98. yılımız kutlu olsun.