MATEMATİK ETKİSİ

Matematik aslında çok basittir. Son yıllarda öğrencilerin sınavlarda matematikte başarısız olmaları, matematiğin sanıldığı kadar zor bir mantık temelli bilim dalı olduğu anlamına gelmez.

Neden mi böyle diyorum?

En basit haliyle dört işlem üzerinden matematiği ele alalım ve bunu güncel politikle değerlendirelim.

Şimdi matematikle güncel politiğin ne akalası var dediğinizi duyar gibiyim.

Dört kişilik bir aileyi ele alalım ve yuvarlak hesapla aile reisi olan babanın 3.000 TL (asgari ücret 2.825 TL) aldığını var sayalım. Hanımı çalışmıyor, ev hanımı. İki çocuğundan büyük olan okula giderken iki yaşındaki küçük kardeşi ise annesinin kucağında büyümeyi bekliyor ve bu çocukların haliyle çeşitli ihtiyaçları oluyor.

Bir de bu ailenin minimum 800 TL kira verdiğini düşünelim geriye kaldı mı 2.200 TL

Ayrıca,

Büyük kardeşin okul masrafları…

Küçük kardeşin mama vs. ihtiyaçları…

Hanımın çeşitli ihtiyaçları…

Babanın çeşitli ihtiyaçları…

Aldığı maaştan geriye ne kaldı, koskoca bir sıfır (0). Ah şu Harezmî neden buldun ki sıfırı (0)…

Babanın aldığı maaş döviz cinsinden şu an ki kurla 260 avroya denk gelmektedir. Sadece 260 avro. Avrupa’da asgari ücretin en düşük olduğu ikinci ülkeyiz. Bu dört kişilik bir ailenin kültür-sanat aktiviteleri, çeşitli konser, spor vs aktiviteleri yapma ihtiyacı olmasına rağmen hiçbirini yapamadığının farkındayızdır herhalde, en azından ülkeyi yönetenler bunun farkındadır diye düşünüyorum, yanılıyor muyum!!! Bırakın bu aktiviteleri yapmayı orta halli bir restorana gidip yemek yediklerini düşünebiliyor musunuz, ya ardından gelecek hesap, sonrasında borçtan aile içi kavga, o ortamda büyüyen sıkıntılı çocuklar… Ülkenin refah seviyesi ilk olarak çekirdek ailede başlar.

Yukarıda matematiğin sanıldığı kadar zor bir bilim dalı olmadığını çok küçük bir örnekle anlamış olduk galiba. Sonuç olarak bu durumda olan milyonlar var ve bu kişiler tam anlamıyla yaşıyorlar diyebilir miyiz? Cevabı siz biliyorsunuz keza, zengin ve fakirden gelirine göre adil bir şekilde vergi alınmayan mekanizmada sosyal devletin varlığından söz edebilir miyiz? Cevabı siz biliyorsunuz.

Almanya’nın kıskandığı Türkiye…

ABD’nin gıpta ile baktığı Türkiye…

İçişleri Bakanımızın haziran ve temmuz aylarında ekonomide şahlanacağız dediği bir Türkiye…

Cumhurbaşkanımızın Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçelim, bakın görün döviz nasıl düşüyor dediği bir Türkiye… Ve geldiğimiz nokta…

Bir devletin güçlü olduğunun göstergesi halkının malına, mülküne, adil yaşam hakkına, itibarına, saygınlığına, ekonomik özgürlüğüne, refah seviyesine verdiği değerle ölçülebilir. Aksi halde itibardan tasarruf olmaz dersek ve gerçekleri görmezden gelirsek aslında halkın itibarına gölge düşürmüş oluruz. Devlet, her daim halkını korumakla yükümlüdür. Maalesef ki olan yine emekçiye, işçiye, emekli ve memura oluyor. Hesap kitap ortada diyecek başka bir söz yok. Halep oradaysa arşın burada.