Sağ, kökleri ve köklerinden aldığı refleksler nedeniyle sol kadar hiçbir zaman etkili bir yayıncılık yapamadı.
Tercüman bir istisna...
Çünkü, konjonktürel bir ihtiyacı kendiliğinden karşılayan organik bir tarafı vardı Tercüman’ın...
Tıpkı, sivil toplum örgütlerinde olduğu gibi sağ, sol’un arkasında kaldı.
Türkiye tarihinde, tarafsızlık meselesi de henüz kavramsal olarak yerine oturmuş değil.
Nedir tarafsızlık sahi?
Nihayetinde ticari işletmesi olan bir medya patronundan ne kadar tarafsızlık, ya da bağımsızlık beklenebilir?
Sanırım beklentilerimizi fazla yüksek tutmayı seviyoruz!
Neyse...
Geldiğimiz noktada maalesef, yandaş/yoldaş kavramını en azından kısa sürede vitrindenindiremeyeceğimiz anlaşılıyor...
Bu durumun yeni ayrışmalar meydana getirdiği...
Yeni kavgaları körüklediği...
Siyasetin enstrümanı olmaktan kurtulamayacağı anlaşılıyor.
Peki, 3. Bir yol yok mu acaba?
Biraz daha sakin...
Biraz daha makul olunarak, 3. Yol için bir kapı aralama imkanı da mı yok?
Çünkü...
Böyle gitmez!
Bir yerde kopar bu iş.
İnandırıcılık kalmayınca, geriye kalanların da hiçbir önemi yok!
İletişim iletişim olalı...
Bu kadar kakofoni hiç yaşamadı!