Basın ve siyaset arasındaki geçirgenlik ve illiyet bağını beraber düşünürsek...
Hep beraber kökünü baltaladığımız çınarın ne olduğunu daha iyi görebiliriz...
Varlık nedenlerine sahip çıkamayan bir medyanın, sanal bir medyaya yenik düşmesi, neden şaşırtıcı olsun ki?
Basın özgürlüğünü kimi medya patronlarının zenginleşme ve iktidar yönetme saplantılarından bağımsız olarak ele alıyorum...
Meseleyi sadece “Fikir özgürlüğüne” de hapsetmiyoruz...
Mesele, insanı insan yapan ‘Onurlu kalmak” meselesidir.
“Yandaş” ya da “Yoldaş” tanımlamalarına hapsedilemeyecek kadar güçlü bir manifestosu olmalı düşünen insanın...
Adaleti, sadece bir telefon...
Sadece ego mesafesine taşıyan hoyratlıklar...
Önce sahibini zedeler!
Sıkılı yumruklarımızı açmamızı kim engelliyorsa...
Artık bir zahmet ona “Kusura bakma arkadaş!” diyecek cesaretimiz de olsun!